| Alım İçin! | |
|
+24Santos Jacob Poulsen James Ruby Black LawLight Kashikato Audrey E. Moreau Eragon James Black Jasmine Bloom Cursley Lilynette Jean Dejanira Janson De La Cœur Bruce Logan Walker Peter Chris Walken Remus Teddy Worep Emilie Slytherin William N. Longrange Heaven Dejanira Adélaïde Bourque Wise Slytherin Evaline A. Brielle Mistéra C. Bathory Edward R. Longrange Orion Eric Dark Pierre Raymond Fidelio Augustus Lorenzo Peverell Bryñ Ârec Léwi's Amelia N. Ramanicol 28 posters |
|
Yazar | Mesaj |
---|
Amelia N. Ramanicol İksir Profesörü ~ Ravenclaw Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 1125 Ruh Hali : Nereden : Buradan(:
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Alım İçin! C.tesi Ağus. 01, 2009 12:39 pm | |
| Aşağıdaki formu doldurunuz.
İstenen Mevki: RPG: | |
|
| |
Bryñ Ârec Léwi's Sihirli Kanun Yürütme Timi Başkanı
Mesaj Sayısı : 23 Ruh Hali :
| Konu: Geri: Alım İçin! Salı Ağus. 04, 2009 7:29 am | |
| İstenen Mevki: Esrar Dairesi Başkanı RPG:
- Spoiler:
“Justinnn! Senin burada ne işin var ?”
Ah… İçkili geçen bir gecenin ardından duyulan kadın sesleri. Uykunun en güzel yerinde koyulan tiz çığlıklar ve her zaman duyduğu ‘senin ne işin var burada’. Sarışınlar.. Hep böyle aptal mı olurlar? - Aslına bakarsanız bu da diğer pek çok sarışın gibi çakma olmalı- Yatakta yarı çıplak yatan bir adamın ne işi olabilir ki?
Başım deli gibi ağrıyor. Yine çok içmiş olmalıyım. Merlin aşkına şu kadına sustursun biri. İki saattir başımda dikilmiş onu nasıl kandırdığımı anlatmamı istiyor. Ardından da kafasından hikâyeler uyduruyor. Oysa beni evine davet eden oydu. Ben bir şey yapmadım ki. Tamam, en kışkırtıcı gülümsememi takınarak bakmış, göz kırpmış ve bir-iki güzel söz etmiş olabilirim ama onu yatağa atmayı hiç düşünmemiştim. İnanmadınız tabi bana. Normaldir, çünkü ben de inanmadım. Yine de suçum yok. O da istemese burada olmazdım değil mi?
Uyuyamayacağım anlaşılan. Ama göz kapaklarım o kadar ağır ki. Tonlarca yük var sanki üzerlerinde. Aman tanrım işkence çekiyorum. Bella şimdiye kadar birlikte olduğum kadınlar en dişli olanı sanırım ve en salağı da diyebilirim. Benim gibi bir adamla olduğu için gurur duyması gerekirken kafamı şişiriyor. Oysa akşam evine gelmem için yalvarmıştı.
“Lanet sesini keser misin Bell? Kimseyi kandırmadım ben. Sen istedin ben buradayım. Şimdi sus çünkü uyuyacağım.”
Algılama konusunda ciddi sorunlar yaşıyor olmalı. Yoksa bağırmayı bırakırdı. Sesi hala kulaklarımda yankılandığına göre haklıyım. Zar zor tek gözümü açabiliyorum. Gördüğüm manzara pek hoş değil gibi. İki tane Bella görüyorum. Birine katlanamazken iki tanesi.. Katlanılmaz. Gözlerimi ovuşturuyorum düzgün görebilmek için. Neyse ki biri kayboluyor. Elinde tuttuğu benim kıyafetlerim olmalı. Hemen giyinip, uzaklaşmamı söylemeye çalışıyor sanırım. Bana emir verilmesinden hiç hoşlanmam ama bu kez dediğini yapacağım çünkü başım hala ağrıyor ve Bella’nın sesini duydukça geçmeyecek..
İsteksizce kalkıyorum. Kıyafetlerimi alırken Bella’nın gözlerine bakarak gülümsemeyi de ihmal etmiyorum. Bu onu daha da kızdıracak. Gömleğimin düğmelerini açık bırakıyorum. Oldukça sıcak. Evden çıkarken Bella’nın yanağına küçük bir öpücük konduruyorum. Gözlerinden ateş çıkacak neredeyse. Daha fazla zorlamamalıyım.
***
Evim.. Odam.. En önemlisi de yatağım.. Çok yorgunum. Biraz daha uyumam gerek. Üzerimdeki gömleği yere fırlatıp kendimi yatağa atıyorum. Sessizlik.. Beraberinde gelen huzur. Üç gün hiç kalkmadan uyuyabilirim. Gözlerimi kapatıyorum yavaşça. Rüya alemine teslim ediyorum kendimi.
Gözlerimi açtığımda karanlık olmuş.Tüm gün uyumuş olmalıyım. Eğer ilgileneceğim bir iş olmasa hayatım değişirdi sanırım. Gün boyu uyu, sonra gecelere ak. Oh, ne güzel bir dünya. Hayallere dalıp tekrar kendimden geçiyorum.
“Hey Just!”
Ufak bir sarsıntı yaşıyorum. Umrumda değil. Tek derdim uyumak ve yapacağım. Sarsıntı şiddetleniyor. Güzel uykum yine bölünüyor.
Kafamı kaldırdığımda başımda dikilen bu kez Jake. Bu adam niye rahat bırakmaz ki beni. Kapıyı kilitlediğime eminim. Nasıl girdi ki içeri? Çatlaktır kendisi, bulmuştur bir yolunu. Aklımdan geçenleri okumuş gibi pencereyi gösteriyor. Tanrım, gerçekten çatlak..
“Yeni bir fıstıkla tanıştım. Yanına gidiyorum. Gelmek istersin diye düşündüm.”
Diyor sırıtarak. Ayaklanıveriyorum. İşte benim dostum. Hemen hazırlanmalıyım….
| |
|
| |
Amelia N. Ramanicol İksir Profesörü ~ Ravenclaw Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 1125 Ruh Hali : Nereden : Buradan(:
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Salı Ağus. 04, 2009 7:32 am | |
| kabul edildiniz. rütbenizi veriyorum(: | |
|
| |
Augustus Lorenzo Peverell Büyü Yasaları Uygulama Dairesi Başkanı
Mesaj Sayısı : 3 Ruh Hali : Nereden : Amisos
| Konu: Geri: Alım İçin! Paz Ağus. 16, 2009 1:36 pm | |
| İstenen Mevki:Büyü Yasaları Uygulama Dairesi Başkanı RPG: "Augustus sen ciddimisin...Aslında benimde düşündüğüm şey buydu.Ama emin değildim...ben aslında sana ne diyeceğimi bilmiyorum.Karmakarışığım şuanda...bilmiyorum bende galiba sana karşı arkadaşlıktan daha fazlasını hissediyor olabilirim.İnan şuanda hiçbirşey söylemek istemiyorum.Ben...ben biraz yanlız kalmak istiyorum." dedi Nathe gölün kenarında yürüyerek uzaklaşmaya başladı.Neydi şimdi bu... Aşk itirafı değildi ama aralarında bir şey olduğunu yada olabileceğini söylemişti acaba... "Bu işin peşini bırakmayacağım" dedi Augustus yanındaki birinin bile duyamayacağı bir seste.
Nathe'ye aşıktı ama bu davranışı onu üzmüştü; yani üzdüğünü anlayabiliyordu çünkü eskiden beri ne zaman Nathe üzülse Augustus bunu anlayabilirdi.
Nathe karşı kıyıya kadar gitmişti ve orada yüzünü siliyordu yoksa ağlıyor muydu... Yerden aldığı taşı göle fırlattıktan sonra bir anda yere çökmüştü "bir terslik var" diye düşündü Augustus ve kıyı boyunca koşarak karşı tarafa geçti. Nathe'nin yanına geldiğinde Nathe sesli bir şekilde ağlıyordu; onun yanına çöktü ve elinin tersiyle gözyaşlarını sildi.
"Biliyorum yalnız kalmak istiyorum dedin az önce ama ağlamana yada üzülmene dayanamam eğer seni mutsuz edicekse sana olan..." bir an duraksadı Ignotus çünkü bu sözcüğü söylemeye hazır olup olmadığını bilmiyordu ama hazırdı ve Nathe'ye aşık olduğuna artık emindi aslında aşık olmanın da ötesinde tutku besliyordu "Eğer seni mutsuz edicekse sana karşı olan aşkım, o zaman gidebilirim ama samimi ve gözlerimin içine bakarak hyatımdan çık git defol diyene kadar buradayım canım... Çünkü seni seviyorum." dedi Ignotus.
İlk defa bir kıza karşı seni seviyorum diyordu ve karşılık alamamaktan korkuyordu ama artık bu duyguyu saklamaya gerek yoktu.
Nathe'nin güzel çehresini iki avcu arasına aldı ve onun mavi gözlerine kendi mavi gözleriyle bakmaya başladı.Belki durumu daha da kötüleştirecekti ama içten verilen bir öpücük herşeyi çözebilirdi.
Augustus yavaşça yüzünü Nathe'ninkine yaklaştırdı ve göz yaşları nedeniyle ıslanan dudaklarına bastırdı.İçinde bir yerlerde birşeyler uçuşuyordu... Islaktı ama vücudunun tamamında yoğun bir ateş hissediyordu Augustus ve Nathe'den tepki alana kadar da devam etmeye niyetliydi.
Defalarca Nathe'yi -alnından yada yanağından- öpmüştü ve her seferinde içindeki o şey yine harekete geçiyordu ama ilk defa Augustus terlediğini ve kalbinin atışının hızlandığını hissetti.
İlk tutkulu öpücük günbatımının turuncu ve kızıl karışımı ışıkları altındaydı ve bir damla yaş Augustus'un gözlerinden kayarak Nathe ve onun dudaklarının birleştiği noktaya düştü... Not: Bu rpg başka benim başka bir sitede Nathalie Stephen La'Row ile yaptığım rpgdir. | |
|
| |
Amelia N. Ramanicol İksir Profesörü ~ Ravenclaw Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 1125 Ruh Hali : Nereden : Buradan(:
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Paz Ağus. 16, 2009 1:39 pm | |
| kabul edildiniz. rütbeniz veriliyor. | |
|
| |
Pierre Raymond Fidelio Seherbaz Karargahı Başkanı
Mesaj Sayısı : 4
| Konu: Geri: Alım İçin! Salı Ağus. 18, 2009 4:20 am | |
| İstenen Mevki:Sihirsel Denetleme Ve Düzenlemeler Kurulu Başkanı
-------------------------------------------------------- BÖLÜM 1: 'Alohamora..!'
Birbiri ardına stabilize edilmiş günlerden biri daha başlayacaktı işte.Tek oğlum olan Anthony nin hogwarts da büyü yapabildiğini hissetmek ise gurur vericiydi.Bu düşüncelerin içinde yorgun ellerim asasına büromun kapılarını açmak için 'alohamora' emrini vermişti.Bu yıl içerisinde oğlumla olan tüm yazımı onla sohbet ve daktilomun başında sihirsel eksik veya fazlaları,yanlışları,öğrenciler için ağır olacak sihirsel etmenleri ve bir çok şeyi tartarak geçirmiştim.Bu gün ise sihirsel işleyiş denetimi için bir toplantı düzenleyecektim.Herşeyden önce rahatlamak için odamın dip köşesinden birinde yayılmış olan cini uyandırmaya yeltenecektim.Her ne kadar işini kendi gören bir insan olmayı yeğlesemde içimdeki asil ve karanlık kan cini uyandırmak için sabırsızlanıyordu.Her harfte ses tonum artıyordu:
'Hey Dumby ayaklan ayaklan!Yine ortam basık ve iç bunaltıcı ,önce toz almak için davran sonrada başımın ağrısı durduracak denli bir kahve hazırla'
Solgun suratlı dumby efendisinin isteklerini harfiyen yerine getirmek adına taze uykusundan gözlerini ovalayarak uyanmış ve kekeler ağız tonuyla konuşmaya girmişti:
'Eee... mmm.reder emredersiniz eee.. fendim'
Cinin bu hali içimi ufak olarak acıtsada tekrar emir telkininde bulundum.
'Haydi dumby yapacak çok işimiz var acele et..!'
Dumby elinden geldiğince hızlı hareket ederken bense gözümü kapamış içerideki olağan sessizliği dinliyordum.Uyku ile uyanıklık arası geçen 10 dkkada Dumby nin sesiyle birlikte irkilmiştim:
'Yü.. ce.. effee.ndim ka..kahveniz..!'
Onu bu kadar korkutmamama rağmen neden kekemelediğini anlamış değildim.Teşekkür manasında başımı salladıktan sonra elimle rahatına bakabilirsin işareti yollamıştım.Oda sonsuzluğun önünde eğilmiş hissiyatı vererek iki parmağının 'şık' sesiyle birlikte ortadan kaybolmuştu.
Kahvemi içtikten sonra küçük not defterimin üstüne Sihirsel Denetlemeler toplantısının saat kaçta olduğunu görmek için bir'Lumos Maxima' yollamıştım.Kısa bir süre ortaya gelen ışığın ardından başka şahsiyetlere göre yorgun gözüken gözlerim rahatlıkla 12:30 yazısını okuyabilmişti.
---------------------------------------------------- BÖLÜM 2: 'Okullar büyük bir düzen içerisinde dersliklerini açmış ve öğrencilerin yeni sihirsel yaptırımlardan gayet zevk aldığı gözlemlenmiştir Sayın Fidelio..!'
Büyü Yasaları Uygulama Dairesi Başkanı Bay Lorenzonun sesi gençliğinin verdiği çalışma iştahıyla toplantı salonunda yankılanmıştı.Okulların Sihirsel Denetimiyle ilgili tüm yorumları değerlendirdikten sonra bütün yaz daktilosunun başında geçirdiği sihirsel düzenlemelerin boşa gitmediğini anlayarak yüzümde bir tebessüm uyanmıştı.Ciddiyetimi bozmadan toplantıya özel davetli olan St Mungo baş şifacısına sorumu yönelttim:
'Madem dersliklerde herşey rahat işlev görüyor o zaman SyB vaka sayısına öğrenelim öyle değilmi Bayan Dickenson'
Tüm endam ve ihtişamıyla ayaklanan Bayan Dickenson büyük bir ciddiyetle gözlerimin içine bakarak yanıt vermişti:
'Efendim ne hoş bir durumdur ki I. Sınıflardan bile ders işlenişi düzeninin güveni sayesinde rahatsızlık duyumu almadık'
İyice mutlu olmuştum.I. sınıflardaki oğlum Anthony inatçı ve özgüveni tam bir çocuktu.İlk sybsinde başına bir şey gelecek diye ödüm patlıyordu.Biraz da bu yüzden bu kadar irdelemiştim.Son olarak kurulun en değerli üyelerinden olan Esrar Dairesi Başkanı Bay Léwi's e döndüm.Ciddiyet dolu temiz yüzü onun ne kadar aydınlık bir geleceğinin olduğunu gösteriyordu:
'Esrar Dairesi nesnelerinin denetimi ne durumda acaba..?'
'Kontroller her gün yapıldığı için elimizden kayıp giden üzücü bir sonuç yok Sayın Fidelio.Bu işbirliği devam ettikçe yüzümüz yere gelmeyecektir.'
Zaferim gitgide büyüyordu.Mesleğimin meyvelerini topladığım bu yıllar benim için çok önemliydi.Berrak ve kendimden emin ses tonumla söze girdim:
'Uzun yıllar sihir dünyasının büyük bir refah altında yaşayacağı ortadadır arkadaşlar.Bakanımız Colean ın işbirliği altında emeklerimizi sürdürüp genç büyücüler adına daha sağlam bir gelecek inşa etmeye devam edeceğiz.Hepinize teşekkür ederim toplantı sona ermiştir..!'
Salon gitgide boşalırken yalnızlık vaktinin geldiği uyarısı beynimde yankılanıyordu.Oğlumun evimdeki artık olmayan neşeli ses tonu iyice eksik bırakmıştı hayattan beni belkide.O sırada Dumby salonun giriş kapısından gözüktü.Onu görünce yalnızlık demimin bi parçada olsun köreldiğini düşünerek içten bir tebessüm yollamıştım.Dumby ise 'vay canına' ifadesiyle gözlerini kocaman açmış ve elverdiğince gülmüştü.Sonra kendince yaptığı bu durumdan utanarak tek bir 'şık' la ortadan kaybolmuştu.Gelecek günün beynimde istişaresini yapmak için odama yöneldim.Monoton hayatım çıkışsız bir labirenti anımsatsada kendimce hoşuma gider olmuştu.Evet sıkılmakta bir zorluktu ve zorluklar bir nimetti insanlar için.Bu düşünceler içinde beynimde bir melodi tutturarak çalışan bakanlık görevlilerinin ses karmaşası içinde ikinci kez odamın kapısına
'Alohamora!' dedim. Ve son olarak içimden şöyle tekrarlayıvermiştim:SINIR TANIMAYAN BİR ZEKA EN BÜYÜK HEDİYEDİR İNSANA... | |
|
| |
Orion Eric Dark
Mesaj Sayısı : 4
| Konu: Geri: Alım İçin! Salı Ağus. 18, 2009 5:25 am | |
| Ölüm Yiyen olabilmek için yaptığım Rp'm bunun içinde geçerlidir. Rütbemde Bakanlık Çalışanı olmasını , alta da ek olarak Ölüm Yiyen yazılmasını istiyorum.
* Esrar Dairesi Başkanı | |
|
| |
Amelia N. Ramanicol İksir Profesörü ~ Ravenclaw Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 1125 Ruh Hali : Nereden : Buradan(:
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Salı Ağus. 18, 2009 8:00 am | |
| | |
|
| |
Edward R. Longrange Unutturma Dairesi Başkanı ~ Eeylops Baykuş Dükkanı Sahibi
Mesaj Sayısı : 106 Ruh Hali : Nereden : Bakanlık
Seviye RP Puanı: (43/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Paz Ağus. 23, 2009 7:23 am | |
| İstenen Mevki:Unutturma Dairesi Başkanı(Başkanlık olmazsa oranın çalışanı olabilirim) RPG:Edward son günlerde sıkıntılıydı.Nerdeyse kendini içeri kapamış o Noel ‘i bekliyordu.Camdan bakıp kar tanelerini görmek istiyordu.Edward yine fazla gösterişli olmayan takvimine göz attı,
24/12/2006 yazılıydı Edward, küçük ve tiz bir çığlık attı çok az kalmıştı Noel olmasına yine camdan bir bakış attı .Güneşin parlaklılığı ve sıcaklılığı her yandan belli oluyordu. Edward hemen dışarı çıkıp bir kule gibi olan saate baktı on ikiyi beş geçiyordu. Edward bunun sevinciyle dışarı çıkıp güneşi izlemeye başladı.
Ve bir arkadaşı gelip Edward’a Ne haber. Noel ne zaman, bir tane bile kar görülemedi, şuana kadar. Edward: Bu zamana kadar kar olmayabilir, ama Noel'in gelmesine dokuz gün kaldı , dedi sevinçten, ve ayrıca otuz iki Aralık ta Noel'i iple çekiyorum.” Arkadaşı Ronald : -“Bende iple çekiyorum ayrıca saat on iki buçuk oldu diyip ordan” Uzaklaştı. Edward da oturduğu kayadan kalkıp yürümeye başladı. Zihninden sadece Noel, Noel ve Noel geçiyordu. Artık yorulunca yürmekten o; nemli ve güneşin parlaklığından bir harikaya dönüşen çimlere oturdu ve yanında bir şeyin kıpırdadığını hissetti.Edward hemen yerinden şıçrıyarak ayağa kalktı ve etrafına bakındı gözleri fal taşı gibi açıldı bu bir kitabtı. Kitabı alıp, Güzel çimlere oturmaya devam etti. Ve kitabın üstünde bir yazı vardı Kitap Alanbus Monelva Reddli’e aittir.”Yazıyordu. Edward bu kitabı sayfalarını çevirirken eline küçük bir damla kondu. Güneş ın parlaklılığı azalmış yağmur başlamıştı.Bahçedeki herkezin yüzü dona kalmıştı.Edward da kitabı okumasına devam etti ,çünkü yağmuru seviyordu. Okula dönen arkadaşların dan birine: Dönmeyin hem güneş hala biraz var gökkuşağı çıkabilir.”Dedi Edward. Arkadaşı: -“Evet olabilir.Ama bir sorun var yağmuru sevmiyorum diye ekledi ve” ordan uzaklaştı. Edward gökkuşağının olmasını bekledi sonunda olmuştu. Edward bu şahaseri hayranlıkla izledi.Yağmuru sevdiği için fazla görmüştü gökkuşağını. Ve izlerken ,kafası o kitaba takıldı .Ve ıslacık olan çimlerde aranmaya başladı. Ama bulamadı sonunda eskiden oturduğu kayanın yanına bakmak fikri geldi ve kayanın yanında kitaplan aynı renkte ve deride , küçük bir sandık buldu. Yaklaşık 13 cm di sandığı açtı içinden bir not vardı.
Nottada şunlar yazılıydı: -“Alanbus Monelva Reddli’nin kitabı ait olması yerde! Edward bu notu Noel gelene kadar düşündü ve Noel geldiğinde Çok Önemsizdi Edward İçin...
Noel balosuna katılmak istemiyordu bunun için katılmadı ve yarını beklemeye başladı. Sabahın erken saatlerinde uyandı ve camdan baktı. Gözlerine inanmıyordu çünkü kar yağmış ve heryer bembeyazdı. Hemen dışarı çıktı, saatin altı buçuğunda. paltosunu giymişti, ama hayla üşüyordu. Ondan sonra bahçede bir duyuru gördü Yetersiz katılım olduğu için Noel Balosu iki ocak iki bin altıya ertelenmişitir." Yazıyordu. Edward çok sevindi ne yapacağını bilemedi. Bu sefer gidecekti. Karların yağmasını izlerken çocukların mutlu yüzleri bahçeye Toplanmıştı. Ve akşama kadar eğlendiler. Akşam olunca Edward da yatağına gitti ve yarını beklemeye başladı O günde erken kalkmıştı. Akşam olunca hoş ve güzel bir kızla çıktı baloya. İsmide Vanessa Paursi di ve balo bitince Vannesa'lan konuştular ve gece 2.30 ta yatağına dönmüştü Edward. Yatarken yastığının arkasında kaybettiği kitabı buldu çok sevindi. İçinde ne olduğu merakıylan kitabın hepsini okurken, sayfayı her çevirdiğinde bir melodi oluşup şarkı halini alıyordu kitabı okumayı bitirince,yatağına uzandı bütün gece düşündü yavaş yavaş gözleri kapanıyor ,uykusu geliyordu.Derin derin soluk alıyor yarınki sınavı düşünüyordu.Ve yüklerin hepsi bir arada toplanınca tatlı bir uykuya daldı.Saatin dokuz buçunda arkadaşı Ronald sayesinde uyandırılmıştı Ronald: Uyan hadi derse geçikiyoruz!,hadi Edward!,biçim değiştirme dersi unuttunmu yoksa? Edward: Oh unutmuştum Ronald saol. -Hey beni bekle Ronald! Edward Sonunda Ronald'a yetişerek sınıfa doğru hızlı adımlarla yürüdüler. kapıyı yavaşça çalıp sınıfa girdiler. Profesörden özür dileyip sıralarına oturdular. Profesör: Bugün çocuklar Hayvanlarınızı Su Kadehine Dönüştürmeyi Öğrencez. Gördüğünüz gibi sıralarınızın önünde fareler var .Asalarınızı çıkarıp Veraverto diyip ,asanızı ileri hafifçe kondurun.! Edward profesörün dediğini yaptı. Bir İki Üç Veraverto! olmuştu başarmıştı Ronald'a hemen üçüncü deneyişinde yaptmıştı. Son Bakış! Edward'ın dersleri çok iyi gidiyordu.Onun için hayatını hırs ve kazanç duygusuyla yaşadı.. tüm hayatı boyunca bu özelliği sürdü!... Son... (Başka Sitede Yaptığım Rp Dir.) | |
|
| |
Amelia N. Ramanicol İksir Profesörü ~ Ravenclaw Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 1125 Ruh Hali : Nereden : Buradan(:
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Paz Ağus. 23, 2009 7:25 am | |
| | |
|
| |
Mistéra C. Bathory Esrar Dairesi Başkanı ~ Vampir
Mesaj Sayısı : 10
| Konu: Geri: Alım İçin! Ptsi Ağus. 24, 2009 11:06 am | |
| İstenen Mevki:Esrar dairesi RPG:
"Nefret ediyorum Eloisé.Sinirlerimi zıplatmayı her seferinde nasıl başarıyorlar açıkcası merak ediyorum.."
Jéraminé Valéntiné Café'de resmen tepiniyordu.Café'dekiler ise rahatsız gözlerle Jéraminé'e bakıyorlardı.Eloisé bunu fark etmişti ve Jéraminé fısıldayarak;"Jér yeter.Millet bize bakıyor,ve unutma bunlar Muggle"..Jéraminé etrafına baktı ve önündeki kahveden yudumlamaya başladı."Tamam tamam.Ama deli oluyorum Eloisé.Onlar birer küçük sıçan olmayı hakediyorlar.Beni engelleyen varsa oda babama verdiğim sözdür.Ama artık dayanamıyorum.Bunları hakedecek ne yaptım ki..Orada yaşamamı zorlaştırıyorlar.Ama şu andan sonra artık zorlaşan onların hayatı olcak.Ooof ben sorunsuz bir hayat istedikçe bunlar..Tanrııım.." Jéraminé sinirden neredeyse ağlamak üzereydi.O hayata yeni başlamıştı.Eski Jéraminé olmamak için benliğiyle büyük savaş vermişti.Ve birileri bu savaşın sonuçlarını terse döndürmeye çalışıyorlardı.Hayır hayır eski Jéraminé olmayacaktı.O kadar acı çekmiştiki bu günlere gelene kadar.O acıları tekrar istemiyordu hayatında.Birini bile.Ağlamak istemiyordu tekrar.Yaptıklarının sonuçlarına katlanmak istemiyordu.Evet bunları aşmıştı.Ya geleceği..?İnsanlar değişebilirmiydi ki?Tüm o karanlık günleri buna inanarak yaşamıştı.Ama birkaç kendini bilmez gerizekalar bunu çürütmeye çalışıyorlardı.Ve bu durum Jéraminé'nin canını müthiş sıkıyordu.Eloisé elindeki dergiye daldı.Ve aralarında uzun bir sessizlik oluştu.Jéraminé Eloisé "Eloisé biraz dışarı çıkalımmı.Kastı burası.Hadii" Jéraminé seri bir şekilde kalktı ve ponponlu şapkasını kafasına geçirdi ve çantasını sırtına taktı.Kapıyı açtı ve Eloisé'le dışarı çıktılar... Dışarıda yağmur bastırmıştı.Herkez bir yerlere saklanmaya çalışıyor,şemsiyesi olanlar ise şemsiyesini açıyorlardı.Jéraminé ve Eloise konuşmadan yürüyorlardı.Ve karşılarına bir anne ve annesinin elini sıkıca tutan bir çocuk çıktı.Çocuğun gözlerinde tuhaf bir ışıltı vardı sanki.Sanki gerçek değildi.Ve sinir bozucu bir şekilde sırıtıyordu.Kadın ise Jéraminé ve Eloisé'in yanından geçerken Jéraminé'nin gözlerine bakarak "Beni ilerde bekle.Gitmemiz gerekiyor".Jéraminé neye uğradığını şaşırmıştı.Kimdi o kadın.Onu nereye götürecekti.Eloisé'e baktı.Eloisé sorgular gözlerle Jéraminé'ne baktı.Jéraminé sinirle; "O kadın kim bilmiyorum..Nereye gideceğimide..Korkuyorsan hemen şuan gidebilirsin..".Eloisé ise "Tamam o zaman.Gidiyorum.Görüşürüz sonra.." Nasıl bir arkadaştı bu.Nasıl yalnız bırakmıştıki?Belki tehlikedeydi.Ve o gitmeyi seçmişti.Jéraminé'nin umrunda değildi.Gitmek isteyen gidebilirdi.Kalması için hiçbirşey yapmayacaktı.Jéraminé köşeyi döndükten sonra bekledi.Ve kadın siyah peleriniyle geldi.Yanında çocuk yoktu.Zaten öncedende çocuk olduğundan emin değildi.Jéraminé kadına; "Siz kimsiniz.Ve nereye gidiyoruz.Öğrenmeye hakkım var değilmi..?"Kadın sesinde sakin bir tonla"Gidince görürsün tatlım" Jéraminé bundan nefret ediyordu.Sorusuna cevap alamamaktan.LAfın dolandırılmasından.Ve şu gizemli takılmalardan..Jéraminé bir kez daha sesini yükselterek; "Soruma yanıt alabilmiş değilim.Şuan öğrenmek istiyorum.Yoksa gelmiyorum.Tamammı söyle şimdi" Kadın fısıldayarak "Annene gidiyoruz küçüğüm.İstesende istemesende.Şuan ölmek üzere ve tek isteği seni görmek.Bunu ondan esirgeyecekmisin?" Jéraminé umursamaz bir tavırla"O ancak benide yanında götürmek ister.Ve şuan için ölmeye niyetim yok..Ben değiştim tamammı..Annemide onun zehirli isteklerinide istemiyorum.Çıkın hayatımdan artık.Defolun.."Jéraminé tam koşmak üzereyken bir güç onu alıkoydu.İplerle bağlanmıştı.Ve hiçbiryere kımıldayamıyordu."Evet güzelim ya isteyerek ya zorla.Son isteği diyorum.Hanımımın istemediği şeyleri yapmak zorunda bırakma beni.".Jéramine savaşmak istemiyordu.Yorulmuştu.Bu duruma boyun eğerek"Tamam.Onu göreceğim.Arık yoruldum.Savaşacak güç bırakmadınız bende.Yeter.Olsun ve bitsin.Gidelim.Ama çöz beni önce.Hadiii"..Kadın görünmez iplerle bağladığı Jéraminé'i asasının küçük bir harektiyle çözdü.Ve kadınla beraber cisimlendiler...
Geldikleri yer bir zindandı.Bir sürü küçük cam vardı.Ve camların önünde küçük beyaz mumlar.Işığı yanan odadan acı dolu iniltiler ve çığlıklar yükseliyordu.Yavaş adımlarla odaya girdi.Ve ayin düzenleniyordu.Annesi ortada yatakta etrafında kanlar ve mumlarla çığlıklar atıyordu.Ve yatağın etrafında ise siyah pelerinli 10 insan görünümlü yaratıklar mırıltılarla ellerindeki kitaplardan birşeyler okuyorlardı.Ve Jéraminé içeri girdiğinde yaratıklar diz çöktü.Ve en sakallı olanı "Geldiiii"diye fısıldadı.Annesi yatağından kalktı.Yerleri kanlara basarak "Jéraminééé..Yaklaaş bebeğim.O kokunu içime çekiceğim.Hadi canım.Balııım".Jéraminé'nin midesi bulanmıştı.Annesine karşı yüreğinde bir sızlama dahi oluşmadı.Annesine yaklaştı.Ve annesi hırıltılı nefesiyle Jéraminé'nin kokusunu içine çekti.Ve son sözleri olan "Artık ölebilirim.."'le yaratıklar annesinin bedenine doğru ilerlediler ve sivri dişleriyle kanlı bedeni bir çırpıda yediler.Jéraminé dondu kaldı.Böyle birşeyi beklemiyordu.Neler olduğunun birkaç dakika sonra farkına vardı ve buradan çıkmalıydı.Yoksa sıradaki yem o olacaktı.Yaratıkların yüzlerinde tatmin olmuş bir ifade vardı.Sakallı olan konuşmaya başladı.. "Annesi nasıldı çocuklar..?? Mmmm çok lezzetliydi değilmi Valéntin?Ya sence Susi?Ha Mélanie..Kızı nasıldır kim bilir??" İşte bunu duymak istemiyordu.Burdan hemen kaçmalıydı.Hemen,şimdi,derhal.Onu getiren kadın hemen üstüne atıldı.Ve "Gelin çocuklar.Bu kolay lokmaymış".Jéraminé cebinden asasını çıkardı ve "Sersemleeeet" diye haykırdı.Ve diğer yaratıklar içinde aynı şeyleri tekrarladı.Kapıya doğru koşmaya başladı.Ondan önce davranan yaratık çelme takıp Jéraminé'i düşürdü ve Jéraminé içinden küfretti.Tekrar ayağa kalktı ve koşmaya başladı.Nereye gideceğini ne yapacağını bilemiyordu.Belkide ölecekti.Ama verdiği savaşta kendisi kazanmıştı.Önemli olan buydu.Asla teslim olmamıştı.Ve sözünden dönmemişti.O ne acılar çekmişti.Beş para etmez yaratıklaramı yenilecekti.Hayır olan gücüyle koşmaya başladı.Ve bir ormana saptı.Koştu koştu..Artık gücü kalmamıştı.Gözleri kararmaya başladı.Ve bayıldı.Ruhu bir hiçliğe doğru sürüklenmeye devam etti...
| |
|
| |
Evaline A. Brielle Uçuş Profesörü ~ Müdüre Yardımcısı
Mesaj Sayısı : 406 Nereden : İrlanda ♥
| Konu: Geri: Alım İçin! Salı Ağus. 25, 2009 7:42 am | |
| | |
|
| |
Wise Slytherin Deneysel Büyüler Dairesi Başkanı ~ Ölüm Yiyen
Mesaj Sayısı : 269 Ruh Hali : Nereden : Diagon Yolu
Seviye RP Puanı: (70/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Çarş. Ağus. 26, 2009 3:47 am | |
| İstenen Mevki: Deneysel Büyüler Dairesi Başkanı
RPG:
Yine masa başında uyuya kalmıştı. Saate baktı, neredeyse sabah olmuştu. 'Bu kadar çok çalışmamalıyım!' diye düşündü. Kendisine kahvaltı hazırlamak için yeni bulduğu sihri denedi "Lunchedere!" dedi ve sofra kendi kendine kurulmaya başladı. Kendinden hoşnut bir ifadeyle gülümserken masayı görünce gene sinir olmuştu! Parşömenler, parşömenler ve mürekkeplerle tüy kalemler. Sıkılgan bir şekilde asasını salladı ve toplanmış yığına baktı. Kahvaltının hazır olduğunu görünce sihri 'Kullanılabilir' başlığı altına ekledi. Kahvaltıdan sonra odasına girdi. Ayna karşısına oturup kendisini süzdü. Saçlarına asasıyla şekil verip siyah ağırlıklı makyajınıda yapınca koyu yeşil iş kıyafetlerinden birini giydi. İş için hazır olduğunu anlayınca parşömenlere asasını doğrultarak onların işyerine gönderdikten sonra kendiside ofisine cisimlendi. Her şey dünkü gibiydi. Masanın kenarından parşömenler dağılmış, alelacele bırakıldıkları için eşyalar alt üst olmuştu "Aklapakla!" dedi ve iç çekerek yerine oturdu. Yaklaşık beş yüzüncü denemesinden sonra bulduğu büyü hayli ilginçti. Ama yasadışı olacağını bildiğinden yazmak istemedi. "Deathbiota!" dediğinde şeytani bir hayalet onu baltayla kovalamış "Deathincendio!" kelimesini bulana kadar can çekişmişti. Aslında bu büyüyle kendisinin hayalet olacağını sanmıştı Wise. Bunları düşünürken kapı çaldı
-Girin!
-İstediğiniz evraklar hazır efendim. Ayrıca kabalık etmek istemem ama mesai bitti.
-Teşekkür ederim. Çıkabilirsin.
Öyle dalmıştı ki saati fark etmemişti bile! Herşeyi düzeltti ve eve cisimlendi. Eve geldiğinde karnının aç olmadığını fark etti. İşlerden ev cini olduğunu bile unutmuştu! "Sunny!" dedi genç kadın. O anda genç cin beliriverdi. "Efendi ne ister?" dedi burnu nerdeyse yere değen bir reveransla. "Sadece kahve. Köpüksüz olsun!" dedi ve cine işini yapması için izin verdiğini belirtti. "Efendi nasıl isterse!" dedi cin son bir reverans yapıp yok oldu. Uzun siyah altın işlemeli perdeleri ve gül ağacından yapılmış ipek çarşaflı yatağına oturdu ve odasını süzdü bir süre. Üstünü değiştirmediğini fark etti ve oymalı ahşap dolaptan siyah ipek geceliğini aldı. Makyajını sildi, uzun kahverengi saçlarını dalgınlıkla taramaya başladı. Genç kadın tam kendi güzelliğine dalmıştı ki cinden gelen şak sesiyle nerdeyse yerinden zıpladı. "Ne yapmaya çalışıyorsun sen? Beni öldürmeye mi! Neyse kahve." dedi cini azarlayarak. Cin binlerce kez özür diledi ve o izin verdiğinde evi temizlemek için odadan ayrıldı. 'Hımmm... Yarında yeşil olmaz, siyah?' diye düşündü yarınki iş toplantısı için ne giyeceğine karar veremeyerek. En sonunda düz siyah ve dar bir kıyafeti ütülenmesi için sandalyeye koydu. Bu sırada çoktan kahvesi bitmiş saat neredeyse yarım olmuştu. Hafif ve kızgın bir şekilde kendine mırıldandı. Belkide izin almalıydı. Ama iş dışında aklına yapacak bir şey gelmiyordu. Belkide Sally'i ziyaret ederdi. 'Bu iyi bir fikre benziyor!' diye düşündü. Arkadaşıyla yapacaklarını planlamaya başladı. Birden kendisine daha da kızdı. Zaten planlı yaşamı yüzünden yalnızdı! Derin bir iç çekti ve kendisini rahat yatağa bıraktı. [/center] | |
|
| |
Amelia N. Ramanicol İksir Profesörü ~ Ravenclaw Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 1125 Ruh Hali : Nereden : Buradan(:
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Çarş. Ağus. 26, 2009 3:50 am | |
| | |
|
| |
Adélaïde Bourque
Mesaj Sayısı : 23
| Konu: Geri: Alım İçin! Salı Eyl. 01, 2009 6:03 am | |
| Uluslararası Sihirsel İşbirliği Dairesi Başkanı - Spoiler:
Zaman durmuştu sanki. Başka kimse yoktu dünyada ikisinden başka.Hareket etmeye çalıştı. Başaramadı. Sanki bir beden kilitme laneti yemişti. İçiyse vücudunun aksine fazla hareketliydi. Hissettiği şeyi kendine tarif etmekte kifayetsiz kalıyordu. Bir duygu kokteyliydi sanki bu. Adı ya da tanımı ne olursa olsun, hoşuna gitmemişti. Nathan'ın kusursuz ve bir o kadar gergin yüz hatlarından kaybolup gitti bir an. O derin, siyah gözlerdeki nefreti hissettiğinde ise ilk hamlenin karşıdan geleceğini anladı. Ne kadar zor olsa da kendini toparlayıp karşı tarafın lanetine karşı kalkanını tutabildi.
“Yapabileceğinin hepsi bu mu Eleanor?”
Nathan’ın kin ve alaycılık dolu sesi kulaklarında yankılandı bir süre. Bu kadar mı nefret diyordu ondan? Bir zamanlar ona taptığını söyleyen o adam bu adam mıydı? Hayır, hayır! Gerçek değildi bu. Kaldıramazdı, kabul edemezdi bunu.
Nathan’ın yolladığı ve son anda yana çekilerek kurtulduğu lanet olayın gerçekliğini Sylvia'ya acı bir şkeilde hatırlatarak kendine gelmesini sağlamıştı. Karşısındaydı işte. Elinde asası ve gözlerindeki nefretiyle ona lanet göndermeye hazırlanıyordu. Mantığının ve kalbinin cebelleşmesinden sonra kararını verdi. İnandıkları uğruna terk ettiği bu adamı gene inandıkları uğruna yenmek zorundaydı. Aşkı boşverebilmeyi öğrenmişti nasıl olsa. Başarabilirdi.
Asasını Nathan’a doğrulttup tereddütsüz olduğunu umduğu bir sesle bağırdı.
“Expelliarmus”
Nathan hiç gecikmeden geriye doğru çekilip büyüden kurtulurken, küçük, sinir bozucu bir kahkaha attı.
“Ne kadar zayıfsın Eleanor. Her zamanki gibi.”
İçinde öfke dalgasının büyüdüğünü hissederken karşısındaki adamın nefretle parıldayan gözlerinde başka bir duygunun belirtisini farketti o an. Dudakları hafifçe kıvrıldı. Ses tonu ya da mimikleri hiçbir şekilde belli etmese de Sylvia Nathan’ın gözlerindeki paniği görmüştü. Şayet geçen beş yıl Nathan’ın panik olduğunda hiçbir şey yapamadığı gerçeğini değiştirmediyse her şey çok kolay olacaktı.
Üstüne gelen lanetten asasının bir hareketiyle kurtulurken ipeksi bir sesle konuştu. Bu sefer sesinin tereddütsüz olduğundan emindi.
“Hayır Nathan.” dedi delici bakışlarını adamdan ayırmadan. “Zayıf olan ben değilim-”
Asasını bir kez daha doğrultup haykırdı.
“Stupefy”
Lanet Nathan’ın göğsüne hızla çarptığında Sylvia yarım kalan cümlesini tamamladı.
“Sensin.”
Nathan’ın gözleri bir an dehşetle açılıp ardından aniden kapandığında gövdesi de geriye doğru düştü. Ellerinden kayan asası beton zeminde yuvarlanarak Sylvia’nın ayaklarının dibine geldi. Yanılmamıştı. Henüz on yedilik bir yeniyetmeyken Syltherin ortak salonunda yaptıkları düelloda olduğu gibi yenmişti Nathan’ı.
Asayı almak için eğildiğinde yanından hızla geçen lanetle nerde olduğunu hatırladı. Ne on yedi yaşındaydı ne de Sytherin ortak salonunda. Hemen doğrulup etrafına bakındı. Biraz ileride iri yarı bir ölümyiyenle savaşan Kate’i gördü. Onun hemen sağında uzun sarı saçlı bir ölümyiyenle çarpışmakta olan James vardı. Ve yüzlerini seçemediği onlarcası...
Asasını onlara yöneltip yardım etmeye hazırlanırken ölümyiyenlerin sırayla buharlaşmakta olduklarını fark etti. Yeniliyorlardı.
O anda kulaklarına kalın bir erkek sesi ulaştı.
“Ennervate”
Hızla dönüp baktığında sersemletme büyüsünden kurtulmuş olan Nathan’ın, elinden tutup doğrulmasına yardımcı olan bir ölümyiyen gördü. Büyüsünü yolladığında ise artık çok geçti. Buharlaşmışlardı. Tıpkı "o günkü" gibi gözlerinin önünde yok olmuştu Nathan. Belki beş, belki on yıl sonra görecekti onu bir daha. Belki de hiç göremeyecekti. Yitip gitmişti bir kez daha gözlerinin önünde. O berbat günkü kadar canlı bir şekilde hatırladı Sylvia diyaloglarını.
_____________________________
“Sylvia, şakası bile hoş değil.”
“Ben şaka yapmıyorum.”
“Neden bahsediyorsun sen?”
“Nathan… Ben sana ölümyiyen olmak istemediğimi söylemiştim.”
“Evet. Ama seherbaz olmak istediğini söylememiştin.”
“Ben çok üzgünüm. Ama olmak istediğim kişi olmak istiyorum. Bunu engelleyemem.”
“İstediğin bu mu? Çok güzel. O halde bana ihtiyacın olmayacak.”
_____________________________
Sırtında hissettiği bir elle geçmişten sıyrılıp bugüne dönebildi. Elin sahibini görmek için arkasına döndüğünde James'i gördü.
“İyi misin” dedi James yumuşak bir sesle.
“Ee- evet, iyiyim.”Durup etrafına bakındıktan sonra devam etti.“Ya sen? Diğerleri?” James konuştuğunda sesinde engelleyemediği bir titreme vardı. “Ben iyiyim.” dedi. Bir an sustu, başını yere eğdi. “John ve Lucy …” Sesi giderek bir fısıltıya dönüştü ve havada asılı kaldı. Cümlesi bitiremedi. Gerek de yoktu zaten. “Lanet olsun” derken gözlerinden süzülen yaşlar yanaklarına ulaşmıştı.
...
Bu kötü karşılaşmanın ardından bir hafta geçmişti ve bir hafta boyunca yakasını bırakmayan baş ağrısıyla ve kabuslarla boğuşmak durumunda kalmıştı.
Öğleden sonra uyayabildiği birkaç saatten sonrskan ter içinde uyandı. Her saniyesinde Nathan'ın olduğu bir kabus görmüştü yine. Sakinleşmesine yardımı dokunabileceğini düşündüğü kısa bir duş alıp baş ağrısı için ilaç almaya lüzum görmeden bir kahve yaptı kendine.
Bordo bir örtünün çevrelediği yatağının üzerinde sırtını vermiş oturuyordu şimdi. Kahvenin hoş aromasını içine çekerek yudumladı.
Odasında gezindi bakışları. Aralıklı pencereden süzülen ışık huzmesi koyu tonlarla döşenmiş odanın kasvetini biraz olsun azaltsa dışarıdaki ılık ilkbahar havasından nasibini almamış görünüyordu bu oda ve sahibesi.
Kahvesinden küçük bir yudum daha alırken yüz hatlarının gerginleşmesi bir hafta önce yaşananların anısının aklına doluştuğunun kanıtıydı.
Nathan'ın bakışları canlandı gözlerinin önünde. Her ne kadar bir duygunun somut olabileceği kadar somut olsa da o nefret, inanmayı reddediyordu çaresizce. Elinden başka bir şey gelmiyordu.
Kahvesinin son yudumlarını da içtikten sonra fincanı solundaki şifonyerin üstüne bıraktı. Yatağından kalkıp odasından çıktı. Evinin tahta zemininde yürüdü yavaş adımlarla. Bahçeye açılan, zeminle uyumlu kapının kolunu çevirip dışarıya attı kendini.
Ilık bir rüzgar yanaklarını okşadı anında. Saçları hafifçe hareketlendi. Dün yağan yağmurdan sonra etrafa yayılan toprak kokusunu içine çekti onu rahatlatmasını umarak.
Bir şey fark etmedi. Bir nebze olsun rahatlayamadı. Kafasını kurcalayan sorulardan bir tanesi bile yok olmamıştı. Hepsi yerli yerindeyd ve işgale devam ediyorlardı.
Bahçenin ortasındaki hasır masayı çevreleyen hasır sandalyelerden birine oturdu.
Suçluluk duygusu, merak, nefret, aşk… Hepsini birden yaşıyordu. Üstün olan ise sürekli değişiyordu. İki meslektaşını kaybetmişken Nathan’ı düşünmesi vicdan azabı çekmesine neden oluyordu. Bu anlarda suçluluk duygusu ağır basıyordu. Ama elinden gelen bir şey yoktu. Nathan’ı hala sevdiğini çok uzun zaman önce anlamış ve bunu kendine itiraf etmişti. Böyle yaşamaya da alışmıştı zaten. Onu görmekse bu alışmışlığı tamamen yerle bir etmişti. Dünya üstüne yıkılmış gibi hissediyordu. Tüm düzeni alt üst olmuştu.
Güneş batmak üzereydi şimdi. Etrafa yaydığı harika kızıllıkla eşsiz bir manzara sunuyordu dünyaya. Sylvia ise ne olursa olsun Nathan’ı unutamayacağını söylüyordu kendine. Nasıl başarabilirdi ki bunu? Ellerini tuttuğu, dudaklarının ıslaklığını hissettiği ilk ve son erkekti o.
| |
|
| |
Misafir Misafir
Seviye RP Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Çarş. Eyl. 02, 2009 10:10 am | |
| İstenen Mevki:Sihir Bkanı Yardımcısı(var ama çok gündür girmiyor) RPG: Bir kaç kadeh içtikten sonra Kızıl Şarap'tan ayrılmıştı. Şimdi boş sokakların karanlığın içinde belirginleşen sessizliği, Dolunay'ın eşssiz ışığı altında ilerliyordu. Sarsak adımlarından yorgunluğu sezilebiliyordu. Siyah gözlerinin güçsüzlüğü kendini ele veriyordu. Bu güçsüzlük herzamankinden farklıydı. Ölüm yiyenlerin sayısı artmıştı. Bu nedenle artık sık sık toplantılar düzenlemek zorunda kalıyordu. Bu da onu yoruyordu,fakat şaşılası bir sükünet hissediyordu bedeninde. Atan bir heyecanla tartışmlar oluyordu. Toplantıya katılanlar arasında Mathers'ta vardı. Bu grubun ileri gelenlerinden sayılabilridi. Verilen kararlarda söz sahibi oluyordu. Toplantılar Mathers ile konuşurken ,yahut onu seyrederken daha tabii davranıyordu. Sert bakışı kesinkinleşiyor,sesi daha çekici bir ton alıyordu. Toplantılarda tartışmalar fazla kızıştımı,Mathers ayağa kalkar,çınlayan titreşimler yapan sesiyle konuşmaya başlardı. Sözlerindeki iğneleyicisertlik ötekileride yatıştırır ölçülü olmaya davet ederdi. Bazen onlara kızıyordu. Toplantılara Ruby katıldığında genel bir gergnlik yaratırdı havada. Bütün tartışmalar kavgalar Ruby veMathers[Eregons'un] başı altından çıkardı. Hep yeni yıkanmış gibi görünen parlak saçlı Audrick de onların tarafındaydı. Ortalığı karıştırmayı severdi. Andrew ise az konuşurdu;bağırmadan ciddi bir sesle konuşurdu. Jeff gibi o da hep Vlasov'un fikirlerini paylaşırdı.Herşeyde ikiyüzlülük,düzensizlik çoğu zaman komik ama her zaman kötülük getiren bir çeşit budalalık...Bu onu güldürüyordu. Seslerin yükseldiği kalabalık bir sokağa daldı. Bu sesler sertti,ağırdı. Cenaze töreni için toplanan bir kalabalıktı. Uğultular kesildi. Sokakta sadece tempolu adımların tok sesi kaldı. Bu sesler başlar üzerinde yükseliyor,henüz uzaklarda bulunan bir fırtınanın ilk gökgürültüsünü andırıyordu. Gitgide şiddetlene soğuk rüzgar tozu toprağı suratlara çarpıyordu. Hüzünlü ilahilerden yoksun bu cenaze töreni,murakabeye dalmış bu çatık kaşlı yüzler bir felaket hissi uyandırıyordu Vlasov'da. Kafasında ağır ağır dönüp duran düşünceler,izlenimlerini geri plana itiyordu. Kalabalığı uzun kollarıyla yararak lanetler okuyup, sıyrılmaya çalışıyordu. Koluna bir omuz atıldığını hissetti. Ölümün karanlığında kalmış siyah gözlerini;eski sivri uçlu uzun şapkayı hiç tereddüt etmeden kaldırdı,karşısındakinin tepkisini önemsemedi,önemsemzedide. "Micheal'ın cenaze törenine katılacak mısınız efendim ? "Micheal'dan banane! Onu tanımıyorum bile ! Tanısam bile niye törene katılayım ki!" "Yinede katılmalısınız !Elbet bir gün sizde ölüceksiniz!" "Haklısın galiba...Ama bildiğim birşey daha var benden önce sen ölüceksin ! Defol başımdan ! " Artık sokaklar boş kalmıyordu. Hergün her dakika birileri ölüyor gibi cenaze törenleri oluyordu. İntiharlar,katliamlar gittikçe artıyordu. Bu tür olaylar hoşuna gitmiyor değildi; fakat bunu kimler tarafından yapıldığını bilmiyordu. Bir an için adamlarının habersiz baskınlar yaptıklarını düşündü. Buna cesaret edemeyeceklerini bildiğinden aklından silmeye çalıştı bu düşünceyi. Kalabalığın doldurduğu sokaktan ayrıldı. Sessiz karanlık bir sokağa daldı. Sert rüzgar gözleri kör ediyormuş gibi sıkı sıkı gözlerini yumdu. Biraz ovuşturduktan sonra gözlerini açarak bir kaç adım attı. Uzun ince bir gölge sokağın sonunda iler geri ilerliyordu. Sinirli, birşeyler kaybetmiş gibi dönüp dolanan bu gölgeden çekinmedi. Kim olduğunu sokağın züerine düşmüş sisten göremedi. Karanlığın altında,dolunayın ışığında biraz daha ilerledi,gölgelerden başak bir şey görmek imkansız gibiydi. Gökyüzündeki yarasaların gölgeleri sokağa yansıdı. Geceninderin soğunda fink atan yarasaları izledi bir süre. O da onlar gibgece yürüyendi. Gündüzleri güneşten nefret ederdi. Sokağın sonundaki gölgeye dikkatlice baktı. O esrarengiz gölge Vlasov'u fark etmiş olsa gerek ona doğru bakıyordu. Gölgeyi biraz daha yaklaştı. Ve garip garip güldü. "Yakalandın...!Şimdi karanlık,sessiz sokakta yalnız...Tehlikenin tam ortasında,tam kucağındasın ! Sessinden emindi. Gözlerinde ateşten kopmuş korlardan birşeyler vardı sanki. Siyah cübbesinin altında korkunç hayaletlere benziyordu,karanlığın sisin altında geceyi tamamlıyor gibiydi. Cübbesinin cebindeki asayı sıkıca tuttu. Bir an sadıracakmış gibi oldu. Havada savaş kokusu vardı<table cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%" border=0><tr><td colSpan=2></TD></TR></TABLE> | | |
En son Robert Jasper Riddle tarafından Çarş. Eyl. 02, 2009 1:08 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
|
| |
Amelia N. Ramanicol İksir Profesörü ~ Ravenclaw Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 1125 Ruh Hali : Nereden : Buradan(:
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Çarş. Eyl. 02, 2009 10:25 am | |
| RP'niz bu mevki için yetersiz bulunmuştur. | |
|
| |
Misafir Misafir
Seviye RP Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Çarş. Eyl. 02, 2009 1:08 pm | |
| |
|
| |
Wise Slytherin Deneysel Büyüler Dairesi Başkanı ~ Ölüm Yiyen
Mesaj Sayısı : 269 Ruh Hali : Nereden : Diagon Yolu
Seviye RP Puanı: (70/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Çarş. Eyl. 02, 2009 1:23 pm | |
| | |
|
| |
Misafir Misafir
Seviye RP Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Çarş. Eyl. 02, 2009 1:58 pm | |
| |
|
| |
Amelia N. Ramanicol İksir Profesörü ~ Ravenclaw Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 1125 Ruh Hali : Nereden : Buradan(:
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Çarş. Eyl. 02, 2009 1:59 pm | |
| | |
|
| |
Misafir Misafir
Seviye RP Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Çarş. Eyl. 02, 2009 2:01 pm | |
| İstediğiiniz şeyi yazabilirim o üyelikle. |
|
| |
Amelia N. Ramanicol İksir Profesörü ~ Ravenclaw Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 1125 Ruh Hali : Nereden : Buradan(:
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Çarş. Eyl. 02, 2009 2:07 pm | |
| tamam, o sitedeki üyeliğine girip forumda duyurulara Evapsie'deki nickini yaz. Ancak bu şekilde kanıtlayabilirsin. | |
|
| |
Misafir Misafir
Seviye RP Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Çarş. Eyl. 02, 2009 2:30 pm | |
| Anlamadım nasıl |
|
| |
Amelia N. Ramanicol İksir Profesörü ~ Ravenclaw Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 1125 Ruh Hali : Nereden : Buradan(:
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Alım İçin! Çarş. Eyl. 02, 2009 2:38 pm | |
| ay arkadaşım bilerek mi yapıyosun? bu arada sihir bakanı yardımcısı olamzsın, yardımcısını Sihir Bakanı seçer, Lord'un Lady'sini seçmesi gbi... | |
|
| |
| Alım İçin! | |
|