Evapsie Harry Potter ve RPG'nin birleştiği adres(: |
|
| Vampir Alımları | |
|
+6Mordred Poulsen Eragon James Black LawLight Kashikato Sylvia B. Deacon Gethia De Laqué Miranda L. Ramora 10 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Miranda L. Ramora Slytherin Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 540 Ruh Hali : Nereden : Helsinki
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Vampir Alımları Cuma Tem. 31, 2009 3:35 pm | |
| Kan emici olarak bilinen bu ırk insan ve hayvan kanıyla beslenir. Genelde ölümlere sebep olur... ve bir özellik değil ırk'tır. Başvururken bunu unutmayın!
1 Öğrenci 2 Yetişkin alınacaktır. Yeterli görülmeyen başvurular kabul edilmeyecektir.
*Ad-Soyad. *Neden vampir olmak istiyorsun? *Kişisel özelliklerin? *Aile geçmişi? *Rp geçmişin? +Bu özelliğe sahip olduğunu düşünerek yazacağın bir rp.
-Geri dönüşü yoktur!
| |
| | | Gethia De Laqué Ravenclaw 1. Sınıf
Mesaj Sayısı : 92 Ruh Hali : Nereden : Rusya
Seviye RP Puanı: (89/100)
| Konu: Geri: Vampir Alımları Salı Eyl. 01, 2009 11:01 pm | |
| * Gethia De Laqué * Karakterimi vamprilikle tamamlıyabilirim diye düşünüyorum. Karakterimin kurgusunda ailesinin bir seherbaz düellosunda öldüğü yazılı. Onlar düello yaparken bir vampir geliyor ve seherbazlar dikkatlerinin dağılmasını fırsat bilerek onları öldürüyor. Ben yaklaşık on yaşındayken oluyor. Vampir beni alarka kaçıyor. Çok aç olduğu için yolda beni ısırıyor ve zehirleniyoru. Beni Lord'a götüyor. * Onu tanımlamak çok güçtür; çünkü her zaman uç noktalardadır. Öfkenin en uç noktasına ulaşabilir. Aşkın en büyüğünü yaşayabilir. Sadakati herkezi şaşırtabilir. Kötü olan kendinden başkasına sadık olmamasıdır. Annesi gibi kendinden başkaısna çalışmaz. Asla kalbiyle hareket etmez. Daima hisleri yerine aklı olduğuna inanır. Kendinden emin yürüdüğü bu yolda kismeye danışmaz. Daima kendine güvenir. Bütün çıkar hesapları ve oyunları öğrenmiştir. Hogwarts'a geldiğinde farklı bir dünyaya düşmüş gibi hissetmiştir. Bir süre sonra bir çok kişinin ne kadar saf olduğunu farketmiştir. Kendinden emindir. Büyücülük onun için ek bir hobi gibidir. Kitaplardan çok büyü öğrenir. Büyü denemeye ve başkalarında uygulamaya bayılır. Onun dışında muzurluktan hiç kaçmaz. Hogwarts'da öğrendiği büyüleri dışarda uygulayabileceğini düşünür. Dikkat toplama yeteneği ve amaca olan bağlılığı ile ön plandadır. Mücadeleden asla vazgeçmez, pes ediş onun için ölümdür. İstediklerini kabul ettirmek onun huyudur. Hayran olunmaya bayılır. İyi zamanlarında heyecanlı, etkileyici, güler yüzlü, başkalarının yaşamına bile ışık getiren, dahası bunu görev olarak kabul eden sevimli, iyimser kişi olabilir. Rahatına düşkün ve umursamaz tavrını dışarıya asla göstermez. Her ne kadar çok dolap çevirirse çevirsin herkeze kendini sevdirmeyi başarır. Daima eğlenceye odaklıdır. Ama onun bu şeker haline aldanmak çok saçmadır. Hayatı boyunca parlak zekası sayesinde bir çok kişiyi yola getirmiştir. * De Laqué eski bir fransız ailesidir. Kendine has yöntemlerle insanları yola getirir. Hazır cevaplılıkları ve kötücül yanlarıyla dikkat çeker. Aile fertleri bir çok suçabulaşmıştır. Kendinden emin Gethia bile bu ailenin içinde korkarak yaşar. Aile'nin malikanesinde bir hücre yeri vardır. Düşmanlarını oraya hapsettikleri söylenmektedir. Gethia bunun yanlış olduğunu tabiki bilmektedir. Ailenin bir çok ferdi kendine bile acı çektirmeye bayıldığından bura vardır. Gethia bu durumu delice bulsada ailesine bağlıdır. Asil ailenin hepsi karanlık taraf mensubudur. Daha doğrusu kendileri için çalışılar ; ancak karanlık tarafın bütün kötücül özelliklerini almışlardır. Ne yazık ki aileden sadece bir iki kişi kalmıştır. Sonunda büyük savaşta Gethia'nın kalan son aile fertleride ölmüştür. Bu yüzden aile soyadını taşıyan bir tek Gethiadır. * 1.5 yılı aşkın. Genelde sitelerde adminlik yaptım. Şu anda birsitede adminim. Karanlık lady vb. gibi bir çok rütbede karakter yönettim. Vampir karakterlerimde olmuştur.
* Sabahın muhteşem sıcak güneşinin aydınlattığı gökyüzü şimdi mor tonalrdaki karanlığa bürünüyordu. Uzaktan gelen ışık gittikçe yaklaşıyordu. Kulaklarımda çalan ağız müziğin havası bütün arabayı sarmıştı. Ellerim direksiyonun üzerinde kayarak hareket ediyordu. Yola bakmaya üşenmeme rağmen araba gitttiği çizgiden tek bir santim kaymıyordu. Hiç korkum olmadığı bağrarak şarkıya eşlik edişimden belliydi. Arabanın gittiği yol bir kaç metrede bir sokak lambalarıyla aydınlatılmıştı. Yolun ötesindeki ormandan güzel kan kokuları geliyordu. Bu aylar ayı avlama ayıydı. Ayıların avlanması yasak olmayan ayları çok seviyordum. Ölen ayıların hesabını kimse sormazdı. Ay bu gün benim inadıma kan kırmızısıydı. Yolun her geçen dakikasında buğazımdan gelen hırıltı artıyordu. Artık kana ihtiyacım olduğunu düşünüyordum. Mor gökyüzünden süzülen ay ışığının altında arabayı durdurdum. Bir kaç saniye içişnde contağı kapatmış dışarı çıkmıştım. Arabann dışında kan kokusu her zamankinden daha berraktı. Yolun biraz ötesine doğru yürüdüm. Ormanın nbaşına vardığımda artık koşuyordum. Bacaklarım kendiliğinden bulduğu yolda bana eşlik ediyorlardı.
Ormanın derinliklerinde durdum. Kokunun en hoş olduğu yer burasıydı. Burda garip olan sadece ayı kokusu yoktu. Bu insan kokusuydu. İnsan kokusna en yakın koku ayı kokusu olsada ikisini ayırt etmek çok kolaydı. Hırıltılı tıslamalarım arasında kokuyu iyice işime çektim. Orman çok karanlıktı. Büyük , kara bulutların arasından süzülen kırmızı ay ışığından başka bir şey yoktu. Siyah cübbemi bir harekette geriye attım. Kızıl saçların gözümün hafifce önüne düşüyordu. Görüş alanımı kesmedikleri için onların bu halini seviyordum. Ne yazıkki şu anda onları düşünecek durumda değildi. Buğazımda başlayan yanma hissi bana açlığımı hatırlatıyordu. Hızlı adımlarla kokunun geldiği yöne gittim. Gerçekten haklı olduğumu anlamam pek güç olmadı. Bir adam yerde yatmıştı. Daha ölmemişti. Bu derin sessizlikte kalbinin gür atışını duyabilişyordum. Başındaki hafif kesikten başını çarptığını anladım. Bu benim işime geliyordu. Sakince yanına oturduğumda adamın ' Elenor... ' dediğini anladım. Onun sevdiği olduğunu düşündüğüm bu kız benim için hiç bir anlam ifade etmiyordu. Bu derin açlığımda iç güdülerimi bastırmam olanaksızdı. Adamın sıacak bileğğini kavradım. Ufacık ellerim bukalın bilekte dans ediyorlardı. Bileğğinde en büyük damarı buldum. Kanın akışını hissediyordum. Ellerimle sıkıca tuttuğum bileğe eğildim. Dişlerimi adamın damarına saplarken derinin kısı yırtılma sesini duydumi. Bir insanın duymasını imkansızlaştıran bu ses benim en sevdiğim seslerdendi. Adamın acı çığlığı tam o anda ormanı sardı. Ben daara ulaşında taze kan itaat ederek genzime doğru akmaya başladı. Yanma hissi akan her sıcak kan damlasıyla azalıyordu. Birinci litreden sonra adam daha fazla acıya dayanamamıştı. Artık bağarması durmuştu. Acıdan gözleri büyümüş ; bağıramıyordu. Ayın kırmızısı adamın gözlerine vuruyorduç. Büyük , siyah göslerinden parlayan kırmızı top bana bir şey hatırlattı. Bu yüzden ziyafetime acele devam ettim.
Adamın kanının son litresindeydim. Yere tek bir damla kan dökülmemişti. O an ormanın derinliklerinden pati sesi duydum. Ardından gelen uluma beni doğruladı. Kurtadamlar buradaydı. Hemen son litreyide bitirdim. Adamı sonsuzluğa uğurlarken siyah gözlerinden akan son damla yaşla beraber gözlerini kapadım. Yere tek damla kan dökülmemişti. İyi iş çıkarmakla övünüyordum. O an karşımda duran suliyeti gördüm. Bu kurt benden metrelerce daha uzundu. Kalıbı benim neredeyse altı katımdı; ancak emindimki benim kadar gücü yoktu. Bir adım öne çıktım. Tıslamalarımın arasında ' Burdan gitsen iyi olur köpecik. ' diye soludum. Kurt bir kez daha bana inatla uludu. O an kavganın başladığına emindim. Ayın kırmızısı hiğç olmadığından daha parlaktı. Kurt ileri doğru atıldığında bende atılmıştım. Onun kürklü derinisi dilşlerim hafifce yaladı. Bir uluma hissettim. Benim ejderha dersi kadar güçlü derime kurtun patileri çarptı. Patileri beni sıyırıp geçerken kurt bedenindeki büyük yarayla yere kıvrıldı. Ağaca yaslanarak gülümsedim. Bir kaç dakika içinde yaraiyileşmeye başladı. O an hemen duruşumu değiştirdim. Biraz daha eğildim. Gözlerimi öfkeyle kıstım. Kurt aynı şekilde bana bakıyordu. Parlak , sivri dişlerimi ay ışığında belli o0lmaları için çıkardım. Tıslamam arttığında bir kez daha ileri atılmıştım. Sonunda kurtun boynundan büyük bir parça koptu. Kurt uluyarak yere düştü. Birden kolumun kenarında bir ıslaklık oldu. Kafamı çevirdim. Kolum boydan boya pençe iziyidi. Bu ben, kızdırmıştı. Gene aynı tıslamayı çıkarttım. Kurt artık bana tepki veremiyordu. Yerde uluyordu. Onun üstünbe atladım. Artık ne olacağı umrumda değildi. Sonunda kızmıştım. Dişlerimi kurdun büyük derisine bastırdım. Buğazındaki açık yaradan büyük bir parça daha kopardım. Kurt uluyarak kıpırdandı. Bir kaç dakika sonra kurdun ulumalarından artık eser yoktu. Toprağın üzerinde tüğlü et topakları duruyordu. Ağaçların gövdeleri kurtkanıyla boyanmıştı. Yerdeki cesedin yanı kan içindeydi. Arkamdaki manzaraya bakmaksızın arabama doğeu gittim. Bu avımda çıkan ufak pürüz bana eğlence olmuştu. Ayın kırmızı ışığı koluma yansıdığında kurdun pençesini hatırladım. Bir daha baktığımda penceden iz yoktu.
En son Gethia De Laqué tarafından Salı Eyl. 08, 2009 3:36 am tarihinde değiştirildi, toplamda 6 kere değiştirildi | |
| | | Sylvia B. Deacon Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü
Mesaj Sayısı : 9
| Konu: Geri: Vampir Alımları Çarş. Eyl. 02, 2009 1:43 pm | |
|
* Adım & Soyadım * Sylvia Bonnie Deacon
* Vampir Olma Nedenim * Çünkü karakterimin vampir olması, çok yaratıcı ve bol malzemeli bir kurgu yaratıyor. Ayrıca sakin bir yapıya sahip karakterim, vampir kurgusuyla birleşerek soğuk ve otoriter bi hal alıyor...Vampirliğin getirisi olan bu soğukkanlı ve kuralcı yapı karakterimde bulunmasını istediğim özelliklerden biri olmakla beraber aynı zamanda Hogwarts'ta bu karaktere sahip bir profesörün bulunmasının ilginç ve yenilikçi olduğuna inanıyorum.
* Kişisel Özelliklerim * Duygularımı belli etmemek gibi bir özelliğim olmasına rağmen insanların ve öğrencilerin hakkımda veya başka konularda neler hissettiğini, düşündüğünü bilebilirim. Herkes benim soğuk, kuralcı, otoriter ve kötü olduğumu düşünür, aslında haklılar bir yerde ama kötü olduğuma inanmıyorum. Vampirlik bir ırktır, seçip kontrol edebileceğin bir özellik değil, eğer bu yolda ilerlemeye karar verdiyseniz, elinizden geleni yapmak zorundasınız, aksi takdirde o yol sizin için bitmiş demektir. Bu yüzden her zaman için elimden geleni yapmak huyumdur, vampirken soğukkanlı ve sakin olmak da. Her şeye rağmen vampir olmaya bayıldığımı söylemek zorundayım, bana bahşedilen bu harika özelliklerden yararlanmamak gibi budalaca bir davranış sergilemeyeceğimden emin olduğum zamanlarda dönüştürüldüm. Kafam net olduğundan benim için bir sorun olmadığına inanıyordum, bu yüzden vampir olmak benim için harika bir olay. Kişisel özelliklerime gelince soğukkanlı, kuralcı, otoriter, affetmeyen ve itici. İnsanlara güvenmiyorum, gerektiğinde gereğinden fazla alaycı ve dalgacı olabiliyorum. Asla bana karşı yapılan bir hatayı unutmam ve bunu sürekli hatırlatarak karşımdakinin rahatsız olmasını amaçlarım. Sorumluluk bilincim yerindedir, profesörken asla taviz vermem ve hep en iyisini isterim. Öğrenciler ellerinden geleni yaptıkları sürece bir sorun yaşanmayacaktır ama dersimde rahat, geniş, laubali ve gevşek hareketler sergileyen öğrencilerin vay haline...
* Aile Geçmişim * Ailemde büyükannem dışında vampir yok, bildiğiniz üzere vampirlik gensel bir şey değil. Büyükannem, 50 yaşında dönüştürülmüş bir caıydı, normalde bu dönüşümler bu kadar geç yapılmaz, yaşlı bedenin buna dayanamayacağına inanırken dönüştüren herkes taze kan içmek ister. Buna rağmen büyükannem bir kaza üzerine dönüştürülmüş. Bir vampir, kendini kaybettiği bir zamanda bir insanı öldürmüş, ancak başarılı olamamış ve bir hata yaparak kendi kanının adama bulaşmasına sebebiyet vermiş. Yeni dönüştürülen her vampir gibi doymak bilmeyen bu kontrolsüz vampir, babası tarafından öldü sanılarak terkedilince şehirde korku salmaya başlarken, büyükannemi de ısırmış. Ailemizde daha önce hiç vampir olmadığı için ilk başta ne olduğunu anlayamayan büyük annem, o zamanlar diğerlerinden bir farkı yokmuş. Büyükannemden yıllar yılı kaçırılmaktan bıkmış olan ben, asla onunla yalnız kalamıyordum. Ama her zaman için bana büyüleyici ve harika gelmişti. Yine de sürekli arkasından konuşulmasına rağmen bir türlü yalnız yakalayıp sorularımı soramadığım büyükanneye 15 yaşındayken kaçmıştım sanırım. Bitmek bilmeyen merakımı bir yetenek olarak gören büyükanne, bana olan biteni anlatınca tek istediğim şeyin dönüştürülmek olduğunu anlamıştım. 20'li yaşlarıma geldiğimde çok genç olduğum bahanesini öne süremeyen büyükannenin beni dönüştürmesi üzerine ailemle bir dahaki görüşmelerim çok kısa sürmüştü. Zaten bir vampir olarak asla yaşlanmadım ve yaşlanmayacağım, bu yüzden kardeşlerim benden daha yaşlı bir hale gelmişken onların yüzüne bakmak çok da normal bir durum olmazdı hani...
* Rp Geçmişim * 4 senelik RP geçmişimde 3'ten fazla siteye adminlik yapmakla beraber, bir çok sitede gerek profesör, gerekse diğer diğer rütbelerle aktif rol oynadım. RP'ye başlamadan önce de yazdığım hikayelerin beğenilmesi, RP'ye olan hevesimin artmasına, artan hevesim ise bir bağımlılık haline gelerek her yaz RP sitelerinde kendimi kaybetmeme neden oldu dileyebilirim.
* Örnek RP'm * - Spoiler:
Her gün gözlerini doğan güneşi karşılayacak bir şekilde açmak değil de, gecenin içinde parlayarak kendine hayran bırakan ayın yükselmesiyle birlikte açmak beni hiç rahatsız etmiyordu artık. İlk başlarda çok olmasada zorlamıştı bu durum beni, ancak oldukça kolay adapte olmuştum bu duruma. Bu benim için en doğrusuyudu belki, bir insan olarak yaşamaktansa bu şekilde bir yaşamın bana bahşedilmesinden memnuniyet duyuyordum. Küçük bir kızken annemlerin, büyük büyükannem hakkındaki konuşmalarına kulak misafiri olduğumda ne dedikleri hakkında en ufak bir fikre sahip olmayan ben, şu an itibariyle neden bahsettiklerini kavrayabiliyordum. Tamamen dönüştürülmemiş olsamda, vapmirlik damarlarımdaki kanda olmasa da, her zaman için benliğimin bir köşesi bir gün bunun olması için umut besliyordu sanırım. Her zaman hazırlıklıydım bu duruma içten içe, şimdi ise gerçeklersen dileğimin tadını çıkartıyordum. Aslında büyükanne'yi çok severdim, yaşına karşın oldukça çekici ve güzel gözükürdü gözüme. Ne zaman o bize gelse yada onu görmeye gitsek benim onunla yanlız kalmama hiç bir zaman izin vermezlerdi. Bu gizem yetmezmiş gibi bir de onun arkadasından konuştuklarını duymak içimdeki merak ateşi alevlendirmişti. On beş yaşımdaydım sanrım, büyükanneye kaçıp neler olduğunu öğrenmek için karşısına dikilmiştim. İşte o dakika tüm hayatım değiştirecek olan şey karşımda duruyordu. Büyükannem - o zaman büyük büyükanne olduğunu da öğrenmiştim- bir vampirdi ve bu gerçeği öğrendiğim zaman ondan hiç korkmamamıştım. Tek ağzımdan çıkan cümle "Beni de dönüştür!"olmuştu. Çok genç olduğum bahanesiyle geçiştirmişti o an için bu kaçınılmaz değişimi, ancak ben peşini bırakmamıştım. Yıllar birbirini takip ederken bende büyükanneyi takip eder olmuştum....
Sonunda istediğimi aldım, ilk başlarda hissettiğim suçluluk duygusunu da aşmıştım ancak bir türlü kendimi ve varlığımı sorgulamayı kesemiyordum. Olduğum şeyden memnundum ancak varlığımı sürdürebilmekmek için "kan"a bağlı olmak en çok canımı sıkan şeydi. Gençken susuzluğumu gidermek için gözümü bile kırpmadan saldırdığım kişiler önemsizken, zaman ilerledikçe değişen düşüncelerim birilerinin hayatlarına mal olan kendi yaşantımı gözden geçirmeme neden oluyordu. Tüm bu sahip olduğum insanüstü yeteneklerimi bir yandan sevip bir yandan varlığımı sorgulamam kendi içimde çelişki yaratıyordu. Bu nedenle çok sık düşünceleri içinde kaybolan biri olduğum söylenebilirdi. Gözlerim yatağımın tam karşısında duran pencereye kaydı.Gökyüzünde yükselmiş olan ay, benim vaktimin geldiğinin habercisiydi. Kapıdan çıkmak pek alışkanlıklarım dahilinde değildi, meraklı komşularım nedeniyle alışkanlık olmaktan çıktı da denilebilir tabiki... Bu nedenle her zaman yaptığım gibi "benim" yolumun başlangıcı olan, ıssız bir sokağa açılan arka ondanın penceresine yöneldim ve kendimi boşluğa bıraktım. Tek bir ses çıkarmadan gerçekleşen düşüşüm, vampir olmanın bana sağladığı güzelliklerin sadece ufak bir parçasıydı.
Geceleri dolaşmak benim için bir zorunluluk değildi ancak sokakların tek hakimi olarak etrafta dolanmak oldukça çekici geliyordu, kimseden korkmadan hatta korkutan olarak sessiz sokaklarda yürümek... Süt beyazından daha da açık renkteki tenim için zararlı tek şey gümüştü, güneş değil. Güneşin sokağın her köşesine ışığını yayma hevesiyle parladığı zamanlarda, geceleri olduğu kadar özgürce dolanamasam da , - bu arada sanılanın aksine güneşle direk temas anında beni buharlaştırmaz- kısa süreli güneşin etki alanına girmem büyük bir sorun yaratmıyordu. Kısaca geceleri dışarı çıkmaktan hoşlanıyor olmak tamamen benim karakterimin getirisi olan bir şeydi, tıpkı bu gece olduğu gibi...Issız sokaklar uzun zamandır - yüzyıl kadar zamandır- benim krallığımdı. Kimsenin şaşkın bakışları üzerimde olmadan istediğim yere girebilir, istediğim yere tırmanabilirdim. Bu gece sadece oturup düşünmek istiyordum, bu nedenle içinde bulunduğum şehirin en sevdiğim yeri olan saat kulesi bu geceki rotamın kaynağıydı. Gecenin ilerleyen zamanlarında ne yaparım bilemiyordum, şimdiyi yaşamak gerektiğine inananlardanım. İnanç kelimesi, çok uzun zamandır aklımda yanıt bulmayı bekleyen sorularım gün yüzüne çıkmasına neden olmuştu. Üstüne üstlük bir de kilisenin yanında geçmek zorundan kaldığım için artık beynime hücum etmelerini sonlardırmam imkansızdı...
Serin gecenin altında esen rüzgar, güneşin batmasıyla birlikte kırmızıya boyanan gökyüzüyle aynı renkte olan saçlarımı uçuşturuyordu. Bense üşümek nedir bilmeden kulenin tepesinde otururken, sadece bir noktaya odaklanmıştım. Az önce yanından geçmek zorunda kaldığım kilise tam karşımdaydı ve ben içimdeki öfkenin uyanışı nedeniyle başka bir yere bakamıyor, başka bir şey düşünemiyordum. İnsanların körü körüne böyle bir şeye kendilerini kandırmaları oldukça uzun zamandır beni rahatsız ediyor, hatta tiksindiriyordu. Eğer bir Tanrı varsa yukarıda ve kendi yaratısı olan insanların benim gibi bir varlığın yiyeceği konumuna düşmüş olması onu alakadar etmiyorsa bu benim için büyük bir problemdi. Olduğum şeyden hoşnut bir konumada bulunuyor olmam benim dışımdaki kimseyi düşünmeyeceğim anlamına gelmezdi. Bu nedenle Tanrı'nın şu an benim gözümde bulunduğu konum bir hiçti, ona saygı gösteren insanları umursamaz tavrı benim açımdan onda saygı gösterilecek ne varsa alıp götürüyordu.
Aklımda bu düşünceler dolanırken, hiç tereddüt duymadan bir anda harekete geçtim. Kendimi saat kulesinden aşağıya bırakırken, düşmenin hızıyla hissettiğim soğuk rüzgar kendimi daha da iyi hissetmemi sağlamış, verdiğim kararın doğruluğuna inancımı bir bar daha yükseltmişti. İçimdeki sinir duygusu benliğimi ele geçirdiğinde kimsenin yanıma yaklaşmaması en iyisiydi. Çünkü istersem engel olabileceğim bu duygu, benim için uyuşturucu bağımlılığı gibi bir şey olmuştu. Hiç bir zaman kasıtlı olarak sinir katsayımı arttırmazdım, sadece ortaya çıktığı zaman beni ele geçirmesine izin verirdim. Sadece buna yeticek metanetim vardı. Gözümü karartan bu duygunun beni çepeçevre sarmasıyla birlikte boş sokaklarda, görülemeyecek kadar hızlı bir şekilde ilerliyordum. En ufak bir sekme olmadan kilisenin kapısında durduğum zaman, yorulmak nedir bilmeme rağmen, akciğerlerimi tamamiyle boşaltan ve içimdekinin esen rüzgara karışmasını sağlayacak -eski alışkanlıklardan kalma- olan nefesimi güçlü bir şekilde dudaklarımın arasında salıverdim. Bir adım sonra, az önce karşında bulunduğum kutsal(!) mekanın içerisindeydim. Uzun zamandır böyle bir mekanda bulunmamıştım, sanırım en son dönüştürülmeden önce girmiştim bir kiliseye... İşte hayat böyle bişeydi, ne zaman nerede karşına ne çıkaracağı belli bile olmazdı ve her zaman beni kandırmanın bir yolunu buluyor olması kesinlikle rahatsız ediciydi. Muggle'lar arasında yaşamak benim tercihim ve yeni bir şehre her taşınmam sırasında bu sefer kimseyi incitmemek adına kendime kurallar koyuyordum ancak birilerin yada bir şeylerin seni olmak için zorladığın kişiye her zaman bir bahanen olmasıyla aynı durumdu benim için gerçerli olan. Her zaman kendim kurallar koyar bunları yine kendim kırardım ve bunu da zavallı bir şekilde hayatın beni kendi istediği yöne yönlerdiriyor olduğu yalanıyla örtbas etmeye çalışırdım. Ama kim kendiyle savaşı sırasında kendinden bir şeyler saklayabilir ki...
İçinde bulunduğum binada canlı birisini bulmak planlarım dahilinde değildi sadece binadan çıkartıcaktım sinirimi. Ama kaderin oyunu işte, önüme daha cezbedici bir seçenek koymuştu. Usulca alıp verdiği nefesi, vücudunun yaydığı sıcaklık ve damarlarında dolaşan kan beni tamamiyle kendimden geçirmek için kullanılan birer çekicilik farktörü gibiydiler...Gözlerim kapalı bile yerini tespit edebileceğim kişi - tahminimce peder- şu an benim varlığımdan habersiz huzur içinde uyuyordu. Bu saatten sonra beni durdurmak tam anlamıyla imkansızdı, kan isteği boğazımı yakmaya başlamıştı ve gittikçe kötüleşiyordu. Kendimi daha fazla tutmanın bir yararı olmadığının farkına vararak karşımdaki kişinin uykusunda yakaladığı usulluğu bende şu an karşımda duran avıma eğilirken yakaladım.Dişlerim boynundaki ince deriden damarlarına giden yolu bulduğu zaman, içime dolan sıcaklık kendimi mükemmel hissetmemi sağlamıştı. İçinde bulundağum zaman dilimi dünyadan kopuk gibi geliyordu; ne buraya gelmeden önce hissettiğim sinir, ne de burdan çıkarken hissedeceğim suçluluğun bir önemi vardı şu an tek önemli şey önümde duran varlığın kanını son damlasına kadar tüketmekti. Kafamın içinde düşüncelerimi yolladığım bir köşeden sıyrılmayı başaran sadece tek bir şey benim kontrollü olmamı sağlıyordu. Vampirler için ana kural; sadece avın canlı olduğu sürece kanını içebilirsin, yoksa onun bedeninde dolaşan ve benim sayemde az sonra kapısını çalacak olan ölüm, ölen kişinin kanının benim damarlarımda dolaşması ile birlikte benim de onunla öbür dünyaya yolculuğa çıkmama neden olurdu. Bu nedenle rahip son nefesini verirken benim dişlerim çoktan kendine yer bulmak için açtığı delikleri boş bırakmıştı bile...
Az önce ufak bir vahşete sebep olduğum kiliseden uzaklaşırken her zaman oluğu gibi, bir insanın benim yüzümden hayata veda etmesi nedeniyle duyacağım pişmanlık yavaş yavaş içimde büyümeye başlamıştı bile. Ama bu sefer bunun bir önemi yoktu, çünkü vermek istediğim mesaj açık olmasına rağmen yerine ulaşmasa bile ben elimden geleni yapmıştım. Tanrı uğruna kendi hayatından vazgeçmiş birini, -bunun hiç bir işe yaramadığının kanıtı olarak- Tanrı'nın umarsızlığı nedeniyle yaşamdan söküp almıştım. Kimse benim yaptığımı anlamayacaktı - şu yanı sıra bir cadı olma işi gerçekten işlevseldi - ama benim istediğim zaten bir insanın benim farkıma varması değil , nasıl olup da varlığımı gözden kaçırmış olduğunu farketmesi gereken Tanrı'nın anlamasıydı...
| |
| | | Miranda L. Ramora Slytherin Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 540 Ruh Hali : Nereden : Helsinki
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Vampir Alımları Salı Eyl. 08, 2009 11:48 am | |
| Gethia De Laqué kabul edildin. Sylvia B. Deacon labul edildin.
*Profilinizdeki özel yetenek bölümüne, özelliğinizi ekleyin lütfen *15 gün içinde bana yeteneği aldığınızı gördüğünüze dair Pm atmazsanız, yeteneğiniz elinizden alınacaktır.
| |
| | | LawLight Kashikato Sihirli Yaratıkların Düzenlenmesi ve Denetimi Dairesi Başkanı
Mesaj Sayısı : 5 Ruh Hali :
Seviye RP Puanı: (81/100)
| Konu: Geri: Vampir Alımları Ptsi Eyl. 14, 2009 1:15 pm | |
| *Ad-Soyad: LawLight Kashikato *Neden vampir olmak istiyorsun: Daha önce Vampir RP si yapmıştım (bir HP RP'sinde bir de Hellsing rp'sinde) *Kişisel özelliklerin: RP geçmişimde mevcut.. *Aile geçmişi: RP geçmişimde az çok mevcut.. *Rp geçmişin: RP seviyesi bölümünde.. Bu özelliğe sahip olduğunu düşünerek yazdığın bir RP: saçmalık gibi olcak ama, rp geçmşiimden rp seviyesine geçerek okursanız onu vampir gibi düşünerek yazmıştım.. | |
| | | Eragon James Black Esrar Dairesi Başkanı ~ Vampir
Mesaj Sayısı : 4
| Konu: Geri: Vampir Alımları Ptsi Eyl. 14, 2009 2:57 pm | |
| Ad-Soyad: Eragon James Black. Neden vampir olmak istiyorsun: Vampir rol oyunları yapmak hoşuma gidiyor. Kişisel özelliklerin: Ciddi yapılıdır. Kıvrak bir zekâya sahiptir. Akıl oyunlarında bir numaradır. Zekâsını ve bilginliğini kendisine verilen bir hazineymişçesine görür. Mantığı ve orijinalliği onu diğer herkesten farklı kılar. Düşüncelerini mantığıyla birleştirip, çıkar yol bulması ve bunu soğukkanlılıkla yapması onun özelliklerinden birisi. Kendini beğenmiş, hazır cevabın tekidir. Kin beslemek gibi bir huyu vardır. İnsanların zayıf yönlerini kendisine eğlence olarak görmektedir. Aile geçmişi: Karar verilmedi. Rp geçmişin: Beş-altı sene oluyor. Çoğu yerde adminlik yaptım, hala bir kaç site de adminliğim bulunuyor. Üye olduğum sitelerin soğunluğunda vampir olmuşumdur. Örnek Rp: Şuursuz adımlarla karanlığın içerisine dalmıştı. Boşlukta kaybolmuş göz bebekleri, yavaş yavaş tutunacak bir dala yaklaşıyordu. Gözleriyle ya da kulaklarıyla etrafını kolaçan etmesine gerek yoktu. Yalnızdı. Gecenin de gelmesiyle iyice serinleyen hava, hafif bir esintinin yüzünü dalamasını sağlıyordu. Rahatsız bir şekilde gecenin soğuk havasını ciğerlerine doldurdu. Saçlarının arasında dolanmaya devam eden esinti için yapacak bir şeyi yoktu şimdilik. Geç kalmamak için hızlı hareket etmeliydi. Çevik adımlar atmaya başladı. Birkaç saniyede istediği yere gidebilirken neden yavaşça yürüyordu? Hızlandığını, esintinin saçlarının arasında biraz daha sert girdiğini fark edebiliyordu. Boşluktan çıkmış, dalgın bir şekilde etrafını süzen mavi gözleri, duraksayarak bir noktaya odaklandı. Cezp edici karanlığın büyüsüne kapılmış bedeni, kendisini kuru gibi görünen nemli ağaca attı. Gecenin soğukluğunu tekrar bedeninde hissederken aldığı derin nefesleri hızla geri verdi. Biraz önce sertleşen esinti şimdi, yumuşak ve tatlı geliyordu. Kapanan göz kapakları ile birlikte tekrar boşluğa kayan göz bebekleri, bütün renkleri görebiliyordu. Parıldıyor ve huzur veriyorlardı. Aniden başına bir kılıcın girmesi gibi acı hissettiğinde göz kapaklarını hızla açtı ve mavi gözlerini tekrar dışarıyı süzerken buldu. Kendisini çaresiz hisseden genç büyücü, bu düşüncesinden kurtulması gerektiğini fark etti. Neden böyle aptal şeyler hep onun başına gelirdi ki? Çok çalışmaktan mı? Ah, o Hogwarts’ın gelmiş geçmiş en tembel öğrencisiydi. Ve bununla gurur duyuyordu. Kayıtsızca aldığı derin bir nefes ile ayağa kalktı yavaşça. Temkinli ama çevik bir şekilde ilerlemesine devam etti. Kendisini biraz daha rahatlamış ve yürüyebilecek gibi hissediyordu. İstediği yere gelirken, parmaklarını birleştirerek teker teker hepsini kıtlatmaya çalışıyordu.
Sabırsız adımlarının sonunda istediği yere gelmişti. Ürkütücü ve bir o kadar da sevimsiz olduğunu düşündüğü yaratıklara bakıyormuş gibi kafasını arkasına çevirdi. Eğer orada birileri varsa bile onlarla bu gece karşılaşmak istemediğine kanaat getirdi. Nixié ile buluşacaktı. Ona vahşi yönünü göstermek istemiyordu. Aslında, söyleyip kurtulmak varken neden söylemediğini bilmiyordu. Bu düşünceyi kafasına yerleştirdi. Uygun zaman geldiğinde bunu yapacaktı. Derin bir nefes aldı. Bu aptal havaya ihtiyacı bile yokken neden içine çekme gereği duyuyordu, buna anlam veremiyordu. Parmaklarını yumruk hâline getirip tırnaklarını etine geçirdi. Küçükte olsa onu kendine getirecek bir etkendi bu. Onun kokusunu alabiliyordu. Ormanın başlangıcından geliyordu. Onun eşsiz kokusu her zamanki gibi boğazında bir acı hissetmesine neden oldu. Yalnız olacaklardı ve kontrolü elinden bırakma gibi bir şansı asla olmayacaktı. Hafifçe göz kapaklarını indirdi ve sadece onun ayak seslerine odaklandı. Duyabiliyordu. Süzülürcesine ona geliyordu. Ne kadar narin ve tatlıydı. Tırnaklarını etine biraz daha sert batırmaya başladı. İnsan tenine böyle bastırsa herhalde insanın derisi parçalanırdı. Mavi gözlerinin karanlıkta parlaması için, göz kapaklarını tekrar kaldırarak bekledi. Süzülürcesine karanlığın içerisinden çıkan narin beden, yavaşça Jason’a yaklaşıyordu. Mavi gözlerini, onun mavi gözlerine dikti. Ne kadar çekici ve güzel duruyordu. Nefes almayı bırakmıştı. Kendisini sadece ona zarar vermeyeceğine alıştırıyordu -ki öyle olacaktı. Yüzündeki acı çeken ifadeyi silip, yerine tatlı bir tebessüm yerleştirdi. Şu durumda ne kadar sahte olsa da Nixié veya diğer hiç kimse bunu anlayamazdı. Böyle sahte bir tebessüm yerleştirmişti çünkü; acı çekiyordu. Kendisini zorluyordu ve kendisini tutmazsa orada Nixié’nin boğazını parçalara ayırıp, kanının son damlasına kadar içebilirdi. Düşünmesi bile onu kendisinden geçiriyordu. Bunları unutup iyice kendisine yaklaşan zarif bedene bakmaya devam etti. Sessiz karanlığın içerisinden tatlı ve melodik bir ses konuşmaya başladı. “Beni kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim, Nixié. Nasılsın?” Yüzündeki ifadeyi hiç bozmadan konuşmasını bitirdi ve beklemeye başladı. | |
| | | Mordred Poulsen Ravenclaw 1. Sınıf
Mesaj Sayısı : 15 Ruh Hali : Nereden : Tottenham
| | | | Santos Jacob Poulsen Sihirli Kanun Yürütme Timi Başkanı
Mesaj Sayısı : 17 Ruh Hali : Nereden : Diagon Yolu
| Konu: Geri: Vampir Alımları Paz Kas. 22, 2009 1:54 pm | |
| *Ad-Soyad:S.Jacob Poulsen *Neden vampir olmak istiyorsun:Çünkü vampir olduğunda hikayeye başka bir kurgu geliyor alacakaranlık'ı izleyene kadar sevmedim bu vampirliği ancak alacakaranlık fikrimi değiştirdi.Yani farklı bir kurguyla oyuna devam etmek istiyorum.RP'lerimde bile vampir kurgusu beni dahada güçlü yapacaktır yani RP'lerimin daha iyi ve daha güzel olmasını sağlayacktır diyorum(çalıntı değil Mordred ikinci üyeliğim sihirli pano yada yazdım zaten) *Kişisel özelliklerin:ünlüm henüz listede yok. *Aile geçmişi:Poulsen ailesi 100.000 asırdır Muggle'dır.Daha sonra bir kişinin Safkan doğması aileyi Safkan yapar.Aile vampirrlerden nefret ettiği için vampirler aileyi kovalayıp onları vampire dönüştürürler vampir olanlar aileden dışlandılar ailedeki ilk vampirler abilermdi abilerimden birisi 13(Hogwarts'a gideceği gün bir vampir tarafından ısırıldı ve Hogwarts'a gönderilmedi ailede onu kabul etmeyince bir vampir kabilesine katıldı 17 yaşında bir kurtadam tarafından öldürüldü.)Diğer abim 18 yaşında Hogwarts'tayken bir vampir tarafından kaçırıldı ve vampir'E dönüştürüldü 23 yaşında Hogwarts'a döndüğünde tüm okulu darmadağan etmek istediğinde bir veela tarafından dolunay çıkasıya kadar bekletildi ve dolunay ın çıktığı gece kurtadam ona saldırdığında veela onu serbest bıraktı.Bir diğer ve en büyük abimse 29 yaşında Hogwarts'ta profesörken bir vampir çetesi tarafından 13 ısırık alarak vampire dönüştürüldükten sonra Hogwarts'tan ayrıldı ve daha sonra aynı çeteye katıldı 51 yaşında çok yaşlandığı için çete lideri tarafından öldürüldü ve ölüsü dolunay gecesi kurt-adamlara verildi.Bende 4 yaşında 2 ısırıkla bir vampir tarafından dönüştürüldüm ve aileden dışlandım 14 yaşında bana anlatılan Hogwarts'ı hatırladım ve buraya geldim. *Rp geçmişin:Evapsie ve Godric's Hollow +Bu özelliğe sahip olduğunu düşünerek yazacağın bir rp: Karanlıklar arasından kan susuzluğumu bitirmek istiyordum.Yasak Ormanda gezen vampir olan oğlumu gördüğüde üstüne atladım.Oğlumu görünce: -Minik-Poulsen burada ne arıyorsun. Mordred: -Kan susadım ve buraya Yasak Ormana geldim ya sen? Ben: -Aynı neden yüzünden. Oğlumla beraber geziyorduk bir kaç yaratık bulur kan susuzluğumuzu dindiririz diye düşündüm ancak sonunda aradığımız şeyi bulduk bir yaratık.Yaratığa doğru saldırmaya hazırlandık.Yaratık bir anda: -Durun ne yapıyorsunuz siz?,dedi. Yaratık birden insan şekli aldı galiba bu bir Animagus'tu Mordred: -Draco,diye bağırdı. Draco: -Poulsen. Mordred: -Burada ne arıyorsun? Draco: Burada kısa bir gezintiye çıktım sanırım sen ve baban kan susadınız. Mordred: -Kesinlikle,dedi. Haydi beraber arıyalım. Mordred: -Kardeşin Kevin nerde? Draco: -Diagon Yolu'na gitti. Mordred: -Santos'da Diagon Yolu'nda doğdu. Draco: -Hey bu bizim evimizde kalan bir adam neden aynı aileden değilsiniz?dedi. Mordred: -Biz gerçekten kardeş değiliz,dedi. Draco: -Ne?diye bir çığlık attı. Daha sonra Santos: -Aramaya devam edecek miyiz?,diye sordu. Ararlarken eninde sonunda bir yaratk buldular Mordred Yaratığın tam boynuna atladı Şah Damarı'na Santos da Şah Damr'Nın olduğu yerden bir parça kaptı kanı emerlerken Draco iğrendiğini hissetti.Eve dönerlerken Draco artık kan emme sahnesi görmeyeceği için mutluydu.Eve döndüklerinde Kevin evdeydi Darco'Ya nerde kaldın dedi Santos'UN dişinden akan kanı görünce anladım diye cevap verdi. Yeahh bunu Draco ile beraber yazdık. | |
| | | Audrey E. Moreau Biçim Değiştirme Profesörü ~ Hufflepuff B.S ~ Eğitim Müsteşarı
Mesaj Sayısı : 740 Ruh Hali : Nereden : Paris
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Vampir Alımları Paz Kas. 22, 2009 2:59 pm | |
| Eragon James Black kabul edildin.
Alımlar kapanmıştır. LawLight Kashikato, Mordred Poulsen, Santos Jacob Poulsen başvurularınız kabul edilmemiştir.
*Profilinizdeki özel yetenek bölümüne, özelliğinizi ekleyin lütfen *15 gün içinde bana yeteneği aldığınızı gördüğünüze dair Pm atmazsanız, yeteneğiniz elinizden alınacaktır.
| |
| | | Jonas Big Show Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi Çalışanı
Mesaj Sayısı : 8
| Konu: Geri: Vampir Alımları Salı Ocak 05, 2010 12:40 pm | |
| *Ad-Soyad.Jonas Big Show *Neden vampir olmak istiyorsun?Çünkü vampirlikte anlayamadığım bir çekiclik buluyorum ve rp hayatımda bir gezgin hayatı yaşıyorum ve vampirler oldukça hızlı bu sayede her yere gidebilirim ama bunlada kalmıyor rp hayatıma yeni bir konu ekliyorum ve kan arayan bir ezgin diye bir hayata dönüştürebiliyorum insanlardan ve cadılardan soğuklaşıyorum ve buda karanlık kişiliğimi ortaya çıkarıyor hemde harika bir güç benim oluyor inanılır gibi değil. *Kişisel özelliklerin?Jonas tam bir kas yığınıdır 200 kg dir yaklaşık olarak ve vampir olması onu dahada güçlendirir bu nedenle beyaz yüzü ve soğuk gözleri onun karablığını ortaya çıkarır ve Jonas'tan çoğu insan uzak durur bunun nedeni turuncu gözleri ve kanın kokusunu alma ve süper güç,hız ve kusursuzluk gibi vampir özelliklerinden dolayıdır. *Aile geçmişi?Show ailesi aslında Nigel Show tarafından kurulmuş ama daha sonra Victor Big Show tarafından ailenin o zamanki liderine Big unvanı verilme amacı ortaya çıkmıştır ve Big unvanı alan kişinin soyadı Big Show olur Big unvanı şuan 27.Big Show olan Jonas'tadır. *Rp geçmişin?1,5 ay. +Bu özelliğe sahip olduğunu düşünerek yazacağın bir rp. Bölüm 1:Isırılış Çalıştığım mekanda vampirlerde çalışıyordu ve ben salata doğruyordum birgün birden bıçak hafifçe elimi kesti birden yanımdaki havayı koklamaya başlamıştı korkmuştum vampir bana doğru baktı sonrada elime baktı elimdeki kanı görür görmez birden gözleri parlamıştı birden üzerime atladı ve hemen kolumu ısırdı sivri dişleri canımı yakıyordu iki saniye öncesinde üstüme atladığında gözlerim iri iri açılmıştı ve kolumu ısırdığında çalan melodiler acının ve korkunun melodisiydi gözlerimde ve tüm vücudumda acı hissettim sonunda vampir beni bıraktığında gözlerimi açtım tenimin beyazlaştığını farkettim vampir olmuştum sanırım vampir olmak heyecanlı olacaktı ama insanlara saldıracağım kesindi onlarada aynı acıyı çektirecektim ama vampirlki bana heyecan katacaktı. Bölüm 2:Güç Vampir olalı 1 ay geçmişti ve ben işyerinden vampir olduktan sonra atılmıştım heryeri çok iyi görüyordum fakat turuncu renk görüyordum ben bu korkunçtu ve bir insandan tonlarca kat güçlüydüm birden ama bunları düşünürken arkamda bir ses duydum sesin içinde ismim kazılıydı:''Dur seni pislik Jonas Big Show!''arkamdaki kimdi bilmiyordum ama animagustu o çünkü kaplana dönüşmüş ve üstüme atlamıştı bense cevabımı gayet basit verdim onu ittim fakat vampirlik gücüm+220 kglik kas yığını olmam onun normal birşekilde üstümden düşmesini değil onun havaya uçtuğunu görmek oldu.Korkmuştum kendimden korkmuştum komik olsada kendimden korkmuştum. Bölüm 3:Aşk Victoria Blade.Ona aşık olmuştum ama onunla çıkamazdım ben bir vampirdim o ise bir büyücü.Victoria ile birgün tanıştım fakat acı çekiyordum beni ısıran o aptal vampire küfür ediyordum ama Victoria nedense benden korkmuyordu ikimizde birbirimize aşıktık ama bu aşk imkansız gibi görünüyordu bir akşam Victoria ile yürüyüşe çıktık.Yürüyüşümüz zaten büyücülerin dünyasındaydı fakat kötü olan karşımıza iki yaratık çıkmasıydı bunlar birer animagustu birden iri bir aslanaan dönüşüp bize saldırmaya çalıştılar fakat ben Victoria'yı koruyacaktım bende onlara doğru koştum birden birisinin insan olup Victoria'mı yakaladığını gördüm bense baktığımda yakaladığımda insan olmuştu.''Dur yoksa öldürürürüm onu!''işte bu lafı söylemişti adam bense diğerini ısırmıştım ve öldürmüştüm onu adam kaçmaya başlamıştı bense peşinden tüm hızımla koşuyordum.Adamı yakaladığımda onudaısırıp öldürmüştüm Victoria'm benden korkmuştu ona korkmamamasını söyledim ve yürüyüşe devam ettik daha sonra onu evine bıraktım. Bölüm 4:Evlilik Victoria ile evleniyorduk ve evlenmiştik artık ikimiz birlikteydik hayallerim gerçek olmuştu. MUTLU SON: Mutlu bir sonla bitmişti ama vampir olmama tehlikeli olduğumu değiştirmiyordu
En son Jonas Big Show tarafından Perş. Ocak 21, 2010 11:17 am tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi | |
| | | Michelle Lizzié Pickens Ravenclaw 1. Sınıf
Mesaj Sayısı : 67 Ruh Hali : Nereden : Atlantis. Asdf.
Seviye RP Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Vampir Alımları Salı Ocak 05, 2010 1:08 pm | |
| Karışmak gibi olmasın, tam üstündeki mesajda alımlar kapanmıştır yazıyor. (: | |
| | | Jonas Big Show Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairesi Çalışanı
Mesaj Sayısı : 8
| Konu: Geri: Vampir Alımları Perş. Ocak 07, 2010 10:35 am | |
| - Violet Emily Clanthe demiş ki:
- Karışmak gibi olmasın, tam üstündeki mesajda alımlar kapanmıştır yazıyor. (:
offff:( yinede yazacağım belki kabul edilir | |
| | | Audrey E. Moreau Biçim Değiştirme Profesörü ~ Hufflepuff B.S ~ Eğitim Müsteşarı
Mesaj Sayısı : 740 Ruh Hali : Nereden : Paris
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Vampir Alımları Paz Mart 07, 2010 7:07 am | |
| Sophia Lisa Velasque'ın da hatırlattığı gibi vampir alımları kapanmıştır, dolayısıyla başvurunuz kabul edilmemiştir Jonas Big Show. Başlığı kilitliyorum. | |
| | | | Vampir Alımları | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|