Evapsie Harry Potter ve RPG'nin birleştiği adres(: |
|
| Animagus Alımları | |
|
+9Carmen C. Calveline Remus Teddy Worep Eddy Rodolphus Lestrange Paul St. Tyrus Darius Dejanira Melanore Lilith Longrange Edward Nigellus Moreau James A. Slytherin Miranda L. Ramora 13 posters | Yazar | Mesaj |
---|
Miranda L. Ramora Slytherin Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 540 Ruh Hali : Nereden : Helsinki
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Animagus Alımları Cuma Tem. 31, 2009 1:58 pm | |
| Animagus özelliği sizin istediğiniz zaman bir hayvana dönüşmenizi sağlar. Öyle hemen animagus oliyim diyemezsiniz. Zor bir iştir. Bazı istisnalar olsada bütün animaguslar bakanlık tarafından kayıt altındadır. Animagusların tek ortak özellikleri her dönüştüklerinde onları tanımanızı sağlayacak ve diğer hayvanlardan ayrılmasını sağlayacak birşey bulundurmalarıdır - bu herşey olabilir, bir parmağın eksik olmasından gözünde benek olmasına kadar. (:
3 Öğrenci, 6 Yetişkin alınacaktır.
Aşağıdakileri cevaplamanız yeterlidir.
*Ad-Soyad. *Neden animagus olmak istiyorsunuz? *Kişisel özellikleriniz? *Animagus olunca sizi tanımamızı sağlıycak özelliğiniz? *Dönüşeceğiniz hayvan? *Rp geçmişin? Bu özelliğe sahip olduğunu düşünerek yazacağın bir rp.
En son Miranda L. Ramora tarafından Ptsi Ağus. 31, 2009 1:05 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi | |
| | | James A. Slytherin Slytherin 1. Sınıf ~ SYB Dersliği Sorumlusu
Mesaj Sayısı : 354 Ruh Hali : Nereden : Hogwarts
Seviye RP Puanı: (20/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Ptsi Ağus. 31, 2009 12:45 pm | |
| *Ad-Soyad:James Eragons Andrew Riddle *Neden animagus olmak istiyorsunuz?:İstiyorum.Bu Dünyada Muggle Doğumluları Yaştmamak İstiyorum Ve Bazı Kişilere Karşı Kendimi Korumak İçin İstiyorum. *Kişisel özellikleriniz?:Kavgacı,Sinsi,Haylaz Ve Pürüzcü Biri *Animagus olunca sizi tanımamızı sağlıycak özelliğiniz?:Kolumda Bulunan Metalik Kırmızı Dikenli Tel Dövmesi *Dönüşeceğiniz hayvan?:Panter *Rp geçmişin?:2-3 Yıl Oldu +Bu özelliğe sahip olduğunu düşünerek yazacağın bir rp: Karanlık Bir Yaz Akşamıydı.İnsanların Evlerine Çekilip Ortalığın Sakinleştiği Zamanlar.Sokakta Sadece Birkaç Ayyaştan Başka Kimse Yoktu.Zifiri Karanlığın Ortasındaki Çemverin İçerisinde Gibiydim,Kendimi Öyle Hiseddiyordum.Vucüdumdan Geçen Titreme Omuriliğimi Sarsmıştı.Vucüdumdaki Titreme Buralarda Bir Yerlerde İyilik Meraklısı Birinin Olduğunu Gösteriyordu.Gülümseyerek Titremenin Üstüne Gittim.İşte Oradaydı Karşımdaydı.Gülümseyerek Ona Baktım.o Da Bana Kötümser Bir Gözle Baktı.Kendimi Tutamıyordum,Kendimden Geçmiştim Vucüdumda Çoğalan Tüyler Onun Ürpermesine Sebeb Olmuştu.Birkaç Dakika Pantere Dönüşmüştüm,Sonra Ela Gözlerim Kendini Metalik Kırmızaya Bırakmıştı.Kendimi Tutamadım Ve Üstüne Atladım
En son James A. Slytherin tarafından Perş. Eyl. 03, 2009 5:38 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Miranda L. Ramora Slytherin Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 540 Ruh Hali : Nereden : Helsinki
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Ptsi Ağus. 31, 2009 1:06 pm | |
| Çok az kişi alınacağından biraz daha kişinin katılmasını bekliyoruz. Diğerleri de katılınca başvurun dikkate alınacaktır. | |
| | | Edward Nigellus Moreau Gryffindor 1. Sınıf
Mesaj Sayısı : 1025 Ruh Hali : Nereden : Paris
Seviye RP Puanı: (10/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Çarş. Eyl. 02, 2009 12:37 pm | |
| *Adı-Soyadı: Edward Nigellus Adams
*Neden animagus olmak istiyorsunuz?: Kendimi kötü amaçlılardan ve Ölüm yiyenlerden korumak için
*Kişisel özellikleriniz?: Akıllı,sıcak kanlı,çalışkan,büyü yapmayı seven
*Animagus olunca sizi tanımamızı sağlıycak özelliğiniz?: kanatlarındaki tüğlerin bazıları mavi olması ve parlak olması.
*Dönüşeceğiniz hayvan?: Şahin
*Rp geçmişin?:Bir hafta önce
Aydınlık günlük güneşlik bir çarşamba günüydü.Herkes mutlu ve arkadaşlarıylaydı.Ben ise yanlız ve tek başıma o güzel çiçeklerin açtığı güneşin tam yukarda oldu zamanda yalnız bankta oturuyordum.Bana Giriş kapısını önünde olan 3 slytherin' kişi acayıp bi şekilde bakıyolardı.Sanki beni dövecekmiş gibiydi sonra yanıma yaklaşmaya başladı bu 3 3.sınıf Slytherin'li kişi.Banktan ayrılmak için ayağı kalktım ve hızlı hızlı adımlarla yürüdüm Ama onlar peşimden geliyorlardı.
Biraz daha hızımı arttırdım daha fazla hızlı gidemiyordıum çünkü Bahçedeki uçuş dersliğinde uçarken ayağımı incitmiştim.En sonunda 3 3.snıfı slytherin bana yaklaşıyorlardı arkamdan ''hey sen dur bişi soracağız sana'' diye bağırdılar.
Korkum biraz daha artmıştı sonra kendi kendime''niye korkuyorum ki''dedim ''onlar bana bişi yapcaklarını söylemediler mi''öyle düşünmem hataydı.ben küçük bir bahçedı durdum onlarda hemen arkamdan o küçük bahçeye girdiler.onlar girince bahçede olan herkez çıkmaya başladı.Öyle olunca içimdeki korku dahada arttı yanıma yaklaştılar ve bana ''senin yeni olduğunu duyduk şimdi eğer bize isediğimiz şeyi getirirsen sana bişi yapmayız ama yapmazsan seni çok kötü yaparız '' dedi.
Böyle demesi bi garibime gitmişti ne istiyordu ki istediği şey ise kütüphanenin yasaklı yerinden malum kişinin kitabını almam için zorlamışlardı.Bende onlara yapmıcağımı söyledim işte o anda elimdeki iz aklıma geldi benim animagus olduğumu bilmiyorlardı onlar ve biraz daha üstüme geldiler böyle olunca benim gözlerim platin mavisine dönüyor,heryerimde tüğler çıkmaya başlıyor ayaklarım küçülüyor ve kollarım kanatlarım oluyordu.Ben artık insan değil şahin olmuştum ilk yaptığım 3. sınıf slytherinli öğrencilerin bir bitanesini pençelemek oldu sonra ordan hızlı bir şekilde uçtum göl kenarına gelmiştim.Dinlenmek için oturdum ve gölün o muhteşem manzarasını izlemeye başladım.
En son Edward Nigellus Adams tarafından Perş. Eyl. 03, 2009 4:04 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi | |
| | | Melanore Lilith Longrange Baş Ölüm Yiyen | Konu: Geri: Animagus Alımları Cuma Eyl. 04, 2009 7:17 am | |
| :Bellatrix J. Longrange :Karakterimle animagus olarak farklı kurgular bulabileceğime inanıyorum ^^ :Oldukça sinirli bir tiptir. Dediğini yaptırmaktan hoşlanır. Sorumluluk almasını bilir ve aldığı tüm sorumlulukların altından kalkabilir. Güçlü bir kişiliği vardır, kolay kolay yıkılmaz. Amaçları vardı ve bunlar uğruna feda edemeyeceği şey yoktur. İnatçıdır; hayır dedi mi bitmiştir.Dostlarının yanında da eğlenceli biri olmaktadır. :Simsiyah bir yılan, gözünün alt kısmını saran gri renkte şimşek izi. :Yılan. :5 ay sanırım ^^ :RP;
Evil Appetite Mezarlığı ~
Sözde ufak bir yardımdı yaptığı. Karşısındaki yabancıydı ama onu daha önce gördüğünden de emindi. Muhtemelen Domuz Kafası’dır diye düşündü. Bu tipleri iyi bilirdi, gidecekleri fazla bir yerleri yoktu. Güneş henüz yeni uyanıyordu, Bella daha şimdiden sıcaklığını hissedebiliyordu. Sıcak bir gün olacaktı,evet.
“Evil Appetite Mezarlığı” her zamanki sıkışma hissinden sonra yumuşak bir biçimde taşlı araziye ayak basmıştı. Çabucak etrafına baktı, görebildiği kadarıyla kimse yoktu. Zaten bu saatte kim olabilirdi?
Bu her ne kadar ona başkasının işini yapmak gibi görünüyor olsa da aslında kendisi için yapıyordu. Uzun zamandır yerinden ayrılmamıştı, biraz heyecan hiç fena olmayacaktı. Nelerle karşılaşabileceğinden emin değildi, bu yüzden her şeye hazırlıklı olduğunu umuyordu. Aslında neden oraya gittiğinide bilmiyordu. Ama her zaman sonuna kadar güvendiği, onu bir çok yanlıştan kurtaran o iç ses ona gitmesi gerektiğini üstüne basa basa söylemişti. Mezarlıkta kimseyi görmemiş olsa da olabildiğinde sessiz olmaya dikkat ediyordu. Ancak pekte başarılı değildi, ayağının altında ki kurumuş yapraklar,dallar eziliyor, yanlarından geçerken tuhaf görünüşlü hayvanlar hırlayıp uzaklaşıyordu. Bu şekilde devam ederse fark edilmemesi bir mucize olacaktı.
“Ascendio” yerden biraz yükselerek girişi görmeye çalıştı. Her bir adımında önüne çıkan çıplak ağaçlar ve devasa mezar taşları yüzünden hiçbir şeyi göremiyordu. Yükselip etrafı kuş bakışı inceledikten sonra tekrar yere inip yolunu buldu. Uzunca bir süre yürüdükten sonra ulaşmak istediği noktadaydı. Şimdi başlıyordu. İçeriye giriş ve çıkış tek bir yerden yapılıyordu, bu yüzden geldiği yolu unutmamaya gayret edecekti.
Basit bir numarayla gizlenmiş olan kapağı farketmesi uzun sürmedi. Sırıtarak ilerledi, üzeri yürüdüğü yol boyunca ayaklarının altında ezilen otlarla kaplıydı.
“Tergeo” diyerek bir çırpıda otları yok etti. Kapağın paslanmış, gri çıkıntısını kullanarak kendine çekti. Oldukça ağır olan bu kapak kolayca açılmıştı, şaşırarak deliğe baktı. İçeride her hangi bir ışık yoktu, oraya girecekti evet ama nasıl.
“Lumos” asasının ucundan yayılan ışık huzmesi deliği aydınlatınca içi rahatladı, aşağıya doğru sarmal bir merdiven uzanıyordu. Arkasını dönüp etrafı kolaçan ettikten sonra merdiven basamağına geldi, ufak bir tereddüt yaşadıysa da geri dönmedi.
Merdiven uzakdıça uzuyor, sonsuzluğa gidiyor gibiydi. Bella yaklaşık yarım saattir daracık merdivenden döne döne iniyordu. Yerin kaç kat aşağısında olduğunu kestiremiyordu, oldukça aşağıda olduğu kesindi. Sıkılarak, bunalarak bir on beş dakika daha geçirdikten sonra karşısında üç tane oyuk çıktı. Bunlardan hangisinde ilerleyeceği ona söylenmişti, sağdakini tercih ederek ilerledi. Yine ışık yoktu, asasını tutmaktan koluna kramp girmişti.
Bu tünelde de uzunca bir süre yürümüş, etrafındaki garip çıkıntıları inceleyerek büyük bir zaman kaybı yaşamıştı. Sonradan anladıkları karşısında afallayarak küçük çaplı bir şok geçirmişti; Burada insanlar yaşamıştı, tam burada yerin bilmemkaç kat altında!
O andan sonra daha bir dikkatli olmştu, etrafta iskeletler, kuru kafalar ve bir çok şey vardı. Aslında sağdan gitmeliydi ama o merakına yenik düşerek uzunca bir koridoru tercih etmişti, buradan ilerlemesi imkansızdı. O insanların nasıl ilerlediğini merak ederek animagus formuna dönüştü. Artık ayakları, kolları yoktu. Sürünerek daracık kordidordan ilerliyordu, asasını da ışık yayacak biçimde gövdesinde bir yere bağlamıştı.
Bu gezi oldukça rahatsız edici olmuştu, yine de böyle bir yeri keşfetmek, ya da keşfedilmiş ama kendisinin haberdar olmadığı yerde bulunmak çok farklı bir duyguydu. Zamanında insanlar burada yaşamıştı, bu açıkça görülebiliyordu. Bir sürü eşya vardı, hepsi şuankilerden çok farklıydı. Sürünerek mağaramsı,evimsi yerin derinlerine doğru ilerledi, gördüğü manzara sayesinde daha da şaşırmıştı. Burası kordidora göre çok daha geniş, daha renkli bir yerdi. Duvar dibinde yarımşar metrelik tümsekler vardı, yerlerde de kırık dökük eşyalar… Hatta duvarların bazı yerlerinde açıklı koyulu siyah şekiller vardı. Bella buna değeceğini düşünmekte haklıydı.
Yaklaşık bir saat kadar bulabildiği her odayı sürünerek, yürüyerek incelemişti. Hatta birinde bir sınıf gördüğünden emindi. Zeminden daha alçak oturulacak biçimde oyuklar ve hemen bitişiklerinde duran tümseklerle okul sıralarını andırıyorlardı. Bella hayranlık ve şaşkınlıkla insanların burada nasıl yaşayabildiklerini anlamaya çalışıyordu. Fakat bir an için görevini unuttuğu düşüncesiyle kendine gelerek merakına yenik düşüp etrafı incelemeye başladığı yere geri döndü. Yönünü bulmakta zorlanmamıştı, ordan oraya sürünürken etrafı fazlasıyla gözlemişti.
Şimdi adamın verdiği tarife göre hareket etmeliydi, geniş koridorda ayakları üstüne dikilerek pelerinini çekiştirip düzeltti. Nefes alıp vermek onu şu an için biraz zorluyordu. Adam ona en fazla iki saat içeride kalması gerektiğini söylemişti, o ise bir buçuk saattir burada keyfiyen geziyordu.
“Aptal. Daha sonra vaktin olacaktı!” diye kendi kendine söylenip, yoluna sağdan devam etti. Adamın söylediklerine harfiyen uymuş, on beş dakika kadar daha zaman geçirmişti. Ama hala aradığını bulabilmiş değildi. Kirli taş duvarlar etrafa buz gibi bir hava yayıyordu. Bu da ürpermesine neden olmuştu.
“Accio anahtar” ve beklediği gibi ne ses ne de uçan bir anahtar. Hiçbir şey gelmiyordu. Aramaya devam etmek zorundaydı. Soluk alıp verişi ise iyiden iyiye zorlaşmış, başını döndürmeye başlamıştı. Çıkarsa tekrar girip bunları yaşayabileceğini sanmıyordu, hem yeterince vakit kaybetmişti zaten. Adamın onu beklerlen kök saldığına emindi.
Blast Bar ~
“Ah, evet. Birkaç saat içinde döneceğinden eminim” diyordu hizmetkârı.Adam ise son derece sinirliydi, deliye dönmüştü. Kadını tanıyordu, bu işi neden yaptığını da tahmin edebiliyordu. Ama ihanet. Bu affedilemezdi. Adamlarının anahtarı alıp getiremeyeceklerini de biliyordu. Çünkü sadece varisi tarafından alınabilirdi, Longrange kendi rızasıyla anahtarı ona getirmezse büyük planı suya düşecekti.
“Derhal oraya gidiyorsunuz, anahtarı alıp geliyorsunuz”
Evil Appetite Mezarlığı’nda Yer Altı Şehri; Adelha ~
“Tanrım, sonunda” Bella yine mecbur kalıp animagus formuna dönüşmüştü. Bu aslında çok bilinen bir özelliği değildi. Her zaman işe yaraması da buna bağlıydı zaten. Bir düelloda ve ya kaçması gerektiği bir anda hemen dönüşüverirdi. Kimse bilmediğinden genellikle kurtulabilirdi. Dikkat etmedikleri bir ayrıntıydı bu yılan.
Sürünerek sıkışık, pis duvarların arasından geçip normal şartlarda ancak kafasının sığabileceği bir delik bulmuştu. Şu anda da çok küçük sayılmazdı, iri ve simsiyah bir yılandı. Sadece boyun kısmı denilebilecek bir yerde gri bir işaret vardı. Dikkat edilmediği sürece farkedilemeyecek bir kurukafa.
Sadece bir yılanın sahip olabileceği çeviklikle deliğe girdi, içeri girince odanın girişi gibi olmadığını, bu yer altındaki şehrin diğer bölümlerinden farklı olduğunu anladı. Daire şeklinde ki odanın tam merkezinde taştan yapılma, zeminle bütünleşmiş bir heykel vardı. Büyük ihtimalle burada yaşamış insanların taptığı bir tanrıçaydı. Kıvrımlı vücut hatları oldukça açık bir şekilde her ayrıntısına dek yapılmış, havaya kaldırılmış elindeki parmaklarının arasına bir anahtar yerleştirilmişti. Anahtarı gördüğü an hiç düşünmeden insan formuna geçen Bella başını odanın alçak tavanına çarpmıştı. Acıyla haykırıp başını tutarken nefes almaya çalıştı. Bu o da diğerlerinden de beterdi. Nefes alamıyordu, acısını bir kenara atarak anahtara yöneldi. Zaten birkaç adım atması yetmişti, o da ne geniş, ne de yüksek tavanlı bir odaydı. Kendine heykeli incelemek için vakti olmadığını hatırlatarak anahtarı kaptı, vücudundan geçen elektrik akımı karşısında ne yapacağını bilemeyerek anahtarı bırakıverdi. Anahtarın zemine çarptığı anda çıkardığı ses kulakları sağır edecek bir haykırıştı. Öyleki Bella yere çökerek başını dizlerine gömdü. Sinirinden ağlayacaktı, bunlar için onu uyarmayan o adama küfürler savurarak ayağa kalkmaya çalıştı, baş dönmesi yüzünden hiçte kolay olmamıştı. Odanın ayaklarının altından kayıp gittiğini hissederek yere yığıldı.
Evil Appetite Mezarlığı ~
Siyah cüppeler giymiş iki adam Mezarlığa ufak bir şak sesiyle cisimlenmişlerdi. İkiside etrafı gözleyerek daha önceden bir kez gelmiş oldukları ve zaman kavramını unutarak nefessiz kalıp baygın halde çıkartıldıkları kapağa doğru ilerliyorlardı. İkiside korkuyordu çünkü ilk deneyimleri neredeyse ikisininde ölümüyle sonuçlanıyordu. Bir mucize olmuş ve Bay Darski onların saattler boyu olan yokluklarını farkederek birkaç adamını onlara yönlendirmişti. Biri bir koridora sıkışarak nefessiz kalmış, diğeri ise yönünü kaybederek vakit kaybetmişti. Bay Darski ikisinin de başarısız olacağını bildiği halde söylemedik laf bırakmamıştı. Adamlardan biri iri yapılı ve esmerdi, İngiliz olmadığı belli oluyordu. Diğeri ise daha sıskaydı, yine de normal bir insana göre yapılı denilebilirdi.Evil Appetite Mezarlığı’nda Yer Altı Şehri; Adelha ~
Bella bayıldığından beri sadece beş dakika kadar geçmiştiki büyük bir öksürük nöbetiyle kendine geldi. Deli gibi öksürüyor, duramıyordu. Sağlıklı düşünememeside cabasıydı. Tek bildiği; Burada daha fazla kalamazdı. Niçin burada olduğunu hatırlayarak yere düşürdüğü anahtarı kaptığı gibi animagus formuna geri döndü. Hızla, yani bu halde sürünebildiği kadar bir hızla ilerliyordu. Bu halde diğerine göre çok daha iyi idare ediyordu. Nefes alma sıklığı bile az ama daha rahatlatıcı bir hale gelmişti. Uzunca bir süre ilerledi, insan formuna dönüşebilirdi ama o merdivenlere kadar dayanabileceğini düşünmediğinden bu halde kalmayı tercih ediyordu. Yaklaşık onbeş dakika içinde başladığı ilk noktaya ulaşabilmişti, şimdi de merdivenlere ulaşabilmesi gerekiyordu. Darski’nin canı cehenneme diye düşündü. Bunların hiç birinden haberdar değildi. Bu adamın derdi neydi ? Derdi yoksa bile bundan sonra olacaktı.
Yukarı doğru tırmandıkça nefes alıp vermek iyice kolaylaşmıştı, merdivenlere kadar çok az bir yolu vardı, çabucak tırmanıp bir şeyler yiyip içmek için can atıyordu.
Beş dakika kadar daha ilerledikten sonra merdivenlere gelmişti, bu arada geçtiği yerlere dikkat etmek istemese de –çünkü zaman kaybettiriyordu– kendini bakmaktan alıkoyamıyordu. Bu insanlar burada nasıl nefes alıyorlardı? Animagus muydular yoksa oksijen tüpleri falan mı vardı? Hem sinirli hem de şaşkındı, temiz havaya, daha doğrusu o mezarlığa ulaşma yolunda büyük bir çaba sarfediyordu.
Evil Appetite Mezarlığı ~
İki adam şimdş üzerinden bitkilerin ve kirin temizlendiği açık kapağa bakıyorlardı. İkisi de ne yapmaları gerektiğinden emin değillerdi. Cüsseli olan tam ağzını açıp fikrini belirtecekti ki aşağıdan gelen seslerden dolayı ağzını kapatmak zorunda kaldı. Aşağıdan birinin düzensiz soluk alıp verişleri ve bir çift topuklu ayakkabının taş zeminde bıraktığı sesler geliyordu. İkiside ağzı açık birbirlerine bakakaldılar. Kadın yaşıyordu ve bu hiç iyi değildi. Darski’nin planına göre ya kadın sağ salim anahtarı zamanında getirecekti ya da ölecek ve güvenilir olduklarını kanıtlayan bu iki adam gidip kadının ölüsünü getireceklerdi. Çünkü eğer ilk varis ölür de onun yerine ikinci varis anahtara dokunmadan bir başkası alırsa büyü işleyebilecekti.
Macleod arkadaşına dönüp ağzını oynatarak;
“Öldüreceğiz” deyince diğer adam onaylarcasına kafasını salladı. İkisi de ellerini cüppelerinin ceplerine atıp asalarını çekmişlerdi ki kadın asası elinde, kapağın kenarına tutunarak çıkıverdi. Tüm bu hazırlık sonucunu verecek, Darski anahtarı kullanarak kapıyı açabilecekti. Bu sayede Darski’nin söz verdiği üzere sonsuzluk onların önüne serilecekti.
“Bayan Longrange, zorluk çıksın istemi-” Marcleod henüz cümlesini tamamlayamadan Bella burada pis bir şeyin döndüğünü anlamış fakat ne olduğunu çözememişti. Asasını her zamanki gibi kurbanından önce kullanarak;
“Avada Kedavra” haykırışıyla birlikte çıkan parlak, yeşil ışık hedefini tam göğsünden vurmuş, adam anıdna yere serilmişti. Diğeri ise arkadaşının ölümü karşısında afallayarak asasını düşürmüş, neler olduğunu kavrayınca ise doğrudan arkadaşının katiline bakarak;
“Lütfen bayan.” Bella adamın sesindeki tonu duyunca bir an tereddüte düşmüş olsa da onu öldürmek zorundaydı. Yoksa bu çok kıymetli anahtarının kaybolduğu Darski’nin kulağına gidebilirdi. Dudakları alayla kıvrılırken sinirle;
“Seni küçük böcek. Arkamdan iş çevirdikten sonra ha? Şaka ediyorsun!” diye soludu. Çılgın bir kahkaha patlatarak tekrar haykırdı;
“Avada Kedavra”
En son Bellatrix J. Longrange tarafından Ptsi Eyl. 07, 2009 3:15 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Darius Dejanira Büyücü
Mesaj Sayısı : 20 Ruh Hali :
Seviye RP Puanı: (94/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Cuma Eyl. 04, 2009 7:30 pm | |
| *Ad-Soyad. Darius Dejanira
*Neden animagus olmak istiyorsunuz? Kurgumda bir gezgin hayatı yaşadığım için hem gerektiğinde hızlı hareket edebilmeliyim. Ayrıca değişik kasabalara uğrayıp cebime birkaç kuruşun girebilmesini sağlayabilmek için oradaki tüccarlara avladığım hayvanların etlerini satıyorum. Bu yüzden avlanabilmek benim için önemli. Bir insanın avlanmak için silaha ve tuzaklara ihtiyacı vardır, bunlarsa tonla çaba anlamına gelir. İstediğin zaman yırtıcı bir hayvana dönüşebilmek hem daha basit, hem de daha faydalı.
*Kişisel özellikleriniz? Biraz başına buyruktur, kendini kısıtlayan hiçbir şeyden hoşlanmaz. Özgürlüğünün peşindedir. Çok kötü biri sayılmasa da insanların takdir ettiği bir karakteri yoktur. Örnek olarak gösterilmekten nefret eder. Ön planda olmaktan hoşlanmasa da zaman zaman kendini göstererek biraz kabarık olan egosunu tatmin eder. İstediği şeyleri yapmaktan çekinmez, etik kurallar onun üzerinde etkili değildir, hayatını kendi rotasında ve kendi kurallarıyla yaşamayı sever.
*Animagus olunca sizi tanımamızı sağlıycak özelliğiniz? Hiçbir fikrim yok, aslana dönüşüp cesur ve atılgan olmayacağım, yılana dönüşüp sinsilik yapmayacağım, sadece yağmurla dövülmüş bahar çayırlarıyla kaplı bir yüseltinin doruğunda kükreyen bir kaplan görürseniz, muhtemelen o ben olurum ^^
*Dönüşeceğiniz hayvan? Kaplan
*Rp geçmişin? Bir yıldan fazla.
Bu özelliğe sahip olduğunu düşünerek yazacağın bir rp.
Boğuk ve bir o kadar da kanlı bir günün son saati. Güneş sanki önündeki manzarayı daha fazla aydınlatmak istemiyormuşçasına hızla ufka doğru ilerliyor. Rüzgar etrafı tek notalık derin bir şarkıyla doldurarak hafifçe esiyor ve yere düşmüş olan bir yaprağı havalandırıyor. Yaprak usulca süzülürken kendi etrafında birkaç tur atıp geniş kırmızı bir lekenin üstüne konuyor. Kırmızı renk hemen kuru yeşil tonundaki yaprağı ele geçirmeye başlıyor, önce yaprağın kenarları, daha sonra en ince damarların birleştiği düğüm noktaları, derken yaprak, düştüğü kan gölünün içine gömülüyor...
Önündeki manzaraya bakarak içini çekti. Zavallı geyik, birkaç dakika öncesine kadar sonunun böyle olacağının farkında mıydı acaba? Ağaçların arasındaki siluetin onu izlediği o dakikalar boyunca? Muhtemelen değildi. Çünkü Darius görmüştü hayvanın dehşetini. Üstüne atlayıp pençelerini boğazına geçirdiğinde geyiğin gözlerinin nasıl irileştiğini görmüştü. Pençelerini kaplayan kırmızı sıvı hayvanın vücudundan boşalırken inlemelirini duymuştu. Bu sesler çaresizliğin, korkunun ve ölümün melodisiydi.
Geyiğin cansız bedenini ittirerek kan gölünün dışına çıkardıktan sonra yavaşça kendisi de gölün içinden çıktı ve kana bulanmış patilerinden birini kaldırdı. Hafifçe yalayarak temizledi. Neden bilmiyordu ancak ne zaman kaplan formuna dönüşse içgüdülerinin baskınlaştığını hissediyordu. İnsan görünümündeyken yapmaktan iğreneceği bu olay, yani elini yalaması, kaplan formundayken ona ayrı bir zevk veriyordu.
Diğer patisini de temizledikten sonra ağaçlıklara, keselerini bıraktığı yere gitti. Oraya vardığında bıraktığı asasını aldı ve boynuna dokundurdu. Hiçbir sözcük söylemeden sadece kafasının içinde insan halini şekillendirdi ve yavaşça patisinin üstündeki tüylerin çekilip yerlerini açık renkli deriye bıraktıklarını gördü. Birkaç saniye sonra insan haline dönüşmüştü.
Keselerine uzandı ve bir köşeye sıkıştırdığı katlanmış deri parçalarını çıkardı. Derileri kolunun altında tutarken en alttaki keseye uzandı ve elini içinde gezdirirken aradığı keskin teması buldu. Sertleştirilmiş çelikten yapılmış keskin kısmı dikkatlice kavradı ve bıçağı günün son ışıklarında parlayacak şekilde gözlerinin önüne getirdi. Merkezden kenarlara gidildikçe incelen çeliği, ucunun sivrilmeye başladığı yere yerleştirilmiş olan üç tane oyuğun oluşturduğu tırtığı hayranlıkla seyrettikten sonra vakit kaybetmemesi gerektiğini kendi kendine hatırlattı. Bıçağın sırt kısmını parmaklarına sürterken kasabadaki tüccarların biraz daha beklemelerini umdu. Elini çabuk tutmalıydı. Bu geceyi dinlenerek geçirdikten sonra sabah eve doğru yola çıkacaktı.
Bıçağı geyiğin yumuşak etine saplayıp yavaşça hayvanın derisini yüzerken çocukken beraber söyledikleri bir şarkıyı mırıldanmaya başladı. | |
| | | Paul St. Tyrus Astronomi Profesörü ~ Koro Şefi
Mesaj Sayısı : 73 Ruh Hali :
Seviye RP Puanı: (90/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları C.tesi Eyl. 05, 2009 12:07 am | |
| *Ad-Soyad:Paul S. Tyrus *Neden animagus olmak istiyorsunuz?: Tam bir iylik neferi olduğum için kötülüğü daha çabuk yakalmak ve cezası vermek için hızlı olmam gerekir o yüzden *Kişisel özellikleriniz? -İyi bir insanım -Çokk tecrübem var -Bilgeyim -Biraz aksi hafif çatlak *Animagus olunca sizi tanımamızı sağlıycak özelliğiniz? Gözlerimin altınta beyaz 2 tane çizgi olacak *Dönüşeceğiniz hayvan? Anka kuşu *Rp geçmişin? 1 yıl oldu Bu özelliğe sahip olduğunu düşünerek yazacağın bir rp: -Lanet olsun çabuk olun geçite koşun ben onları tutarım çabukkk.diye bağırıyordu Tiran.Herzaman dava konusunda kendini feda etmeye hazırdı zira karanlığa karşı büyük savaşlarda çok büyük yaralar almıştı.Paul son öğrenciyi gizli geçite soktuktan sonra tam kendisi girecekti ki Tiran'ın acı çığlığıyla beraber kulağına nice kem kahkahalar çalındı.Önce hüzün dalgası kapladı vücudunu zira Tiran ondan 20 yaş daha küçük olmasına karşın onun kadar olgundu.Ayak sesleri yaklaşıyorlardı hemen geçiti saklamalıydı öğrencilerin hayatı söz konusuydu hala aklı almıyordu bu kadar Ölüm Yiyen Hogwarsta nasıl girmişlerdi kesin bir hain kapıyı açmıştı.Ayak sesleri kapıya ulaştığında kapı pervasızca açıldı.Hemen içeriye bir ölüm yiyen ak babanın leşe atıldığı gibi atılmıştı bile. Ölüm yiyen içeri girdiğinde şaşırmıştı.İçerisi bomboştu fakat bir dakika karşısında elbisesi kir toz için yer yer yırtıklar olan bir adam duruyordu deli olmalıydı.Dışarıda ise şen kahkalar yükseliyordu.Ölüm yiyen dışarı seslendi: -Burası boş içerde sadece bir del.. ahhhh ses birden kesildi dışardakiler merakla içeri daldıklarında.Yerde ölü bir insan cesetiyle karşılaştı.Karşılarında ise daha önceki ölüm yiyenin gördüğünden farklı bir adam vardı.Evet yaşlıydı lakin artık temiz kıyafetler için gözlerinin içi parlayan bir adam vardı.Cırtlak sesli iğrenç görünümlü bir kadın ileri atıldı: -Sevgilim ona ne yaptın bunu ödeyeceksin seni adi moruk. -Ölüm bir kanundur bayan ve siz buna çok yakınsınız bayan. -Ya bence sen daha yakınsın "imperio" Mor ışık hüzmesi kendine doğru yayılan adam kılını bile kıpırtatmadı.Işık huzmesi neredeyse yarı yolu katetmiştiki adam asasını kaldırdı ve salladı.Yeşil bir ışık diğer ışıkla hava çarpıştı ve sekti kadın şaşkındı adamsa pervasız.Kadın ileri doğru geldi ve bağırdı: -Yok olacaksın sebi asla bulamayacaklar moruk profesör seni yerin yedi kat dipine gömeceğim. -En bilgeler bile geleceği göremez ki sizin neyinize sizin gibi insanlar asılmalı bence. -Yaaa göreceğiz "Avada Kedavra" gene ışık geliyordu Paul'un üzerine aynı hamleler laneti savurduktan sonra bağırdı:Az laf çok iş prensibim budur madam""Sectumsepra"ve asıl düello başlamıştı lakin bu daha çok 3 karşı birdi her yerden büyüler geliyordu tam kötülere göre bir durumdu.Çoğunluktaysan savaş azınlıktaysan sıvış yaşam biçimleri buydu. Gece nerdeyse dönmüştü.Paul2un beyaz gömleği kırmıza boyanmış bu arada 2 Ölümyiyen ölmüştü lakin hemen yerleri doldurulmuştu.Paul2un en iyi asa kullandığı sol eli yaralanmış asası sağ eline geçmişti.Buda büyü gücünü biraz düşürmüştü.Ve bir bombarda ve istediği olmuştu.Ölüm yiyenler Paul kaçış yolunu kendileri yapmışlardı.Paul gediğe yaklaştı yerden en az 50 metre yüksekiti kendini aşağıya bıraktı. -Ahmakkkk demek büyüyle ölümden korkuyorsun o zaman neden büyücü oldun.dedi kadın aşağıya bakarak hırs gözlerini kör etmişti yere dikkatla bakmıyordu baksaydı eğer yerde bir insan ölüsü olmadığı görürdü yer sadece kırmızı tüyler vardı aynı zamanda gök yüzünde uçan ve acı acı öten bir kırmzı bir kuş...
Paul kendini en güvendiği şifacı arkadaşının evine zor atmıştı.Kanlar içindeydi.Ve yorgundu birde o halde animagus formuna geçtimişti.Arkadaşı söylendi: -Sen hakikaten kadının söylediği gibi ahmaksın bu kadar yorgun ken animagus olmamalıydın.Bir daha insan olamayabilirdin. -Ama oldum işte bak hem başka çıkış yolu yoktu sen beni öldürmek istemiyorsan şu kanamaları durdur istersen ölmek üzereyim. -Tamam ilgileniyorum peki bunları Hogwarsta kimin aldığını tahmin edebiliyor musun? -Hayır ama lanet haini bir bulursam... Kendinden geçmişti kan kaybı yüzünden olamalıydı.Tam zamanına yetişmişti Paul ölümün pençesinden bir kuş olarak kurtulmuştu fakat çoğu Hogwart çalışanı kurtulamamıltı ölümün acı pençesinden şimdi rujsuz bedenleri binayla birlikte yanıyordu... | |
| | | Eddy Rodolphus Lestrange Slytherin 1. Sınıf
Mesaj Sayısı : 16 Ruh Hali :
Seviye RP Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Paz Eyl. 06, 2009 6:10 pm | |
| *Ad-Soyad. Eddy Rodolphus Lestrange
*Neden animagus olmak istiyorsunuz? Animagusluğu seviyorum ve rplerime renk vermek istiyorum
*Kişisel özellikleriniz? Eddy karanlık sanatlara ilgili, Karanlık Lord'a sadık, Salazar Slytherin, Karanlık Lady ve Karanlık Lord'un izinden gitmeye çalışan, Düşmanını öldürmekten değil, ona işkence etmekten hoşlanır. O ileride Karanlık Lord ve Lady'nin tahtını korumak için savaşmaya, onlar için kendini feda etmeye önem verir. O fazla sevmez hatta hiç. O karanlığın içinde korktukları ve ondan korkanlar sistemiyle yaşar. Karanlığın en sevdiği şeylerden biri olması dışında onu tam anlamıyla tanımlaması da onun için çok önemlidir. Sinsi, zeki ve işkencecidir. Ve Çoook cesurdur. Ve adaletlidir.
*Animagus olunca sizi tanımamızı sağlıycak özelliğiniz? Diğer vaşaklara göre rengi biraz daha Kanada Vaşağını andırır fakat tam olarn o renk te değildir.
*Dönüşeceğiniz hayvan? Vaşak
*Rp geçmişin? 3-4 ay oldu ama iyi olduğumu söylerler... (burada yeniyim)
RP: Eddy'nin peşinde iki üç adam vardı. Eddy onlardan birkaç metre ötedeydi. Sonra ayağı takıldı ve yere yapıştı. Adamlar tam onu yakalayacakken birden karşılarında buldukları vaşağın korkunç bakışlarından kaçmaya başladılar. Eddy vaşak haliyle onları kovalarken sırtına bir büyü çarptığını hisseder ve insan formuna dönmüştür. Adamlar hemen büyü yaparak onu yakalarlar ve efendilerinin ayağına götürürler. Efendilerinin suratı özükmez ama öfkeli sesi her yerde yankılanmaktadır. Sonra Eddy bunların olmasının imkansız olduğunu düşünür ve tekrar vaşağa dönüşür. Bu sefer patronları ona büyü yaparak onu insana çevirir. Eddy ter içinde uykudan uyanır ve hemen elini yüzünü yıkamaya gider. Sonra kafasında bir ses "Seni ele geçirdim artık." der. Eddy hala kafasının içindedir. Bu sefer gerçekten uyanır. Karşısında bir adam duruyordu. Orada hemen vaşağa dönüşür ve oradan uzaklaşır. daha güzeli p.m. ile daha sonra yollanacaktır. | |
| | | Miranda L. Ramora Slytherin Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 540 Ruh Hali : Nereden : Helsinki
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Salı Eyl. 08, 2009 11:15 am | |
| Melanore Lilith Longrange kabul edildin. Darius Dejanira kabul edildin. Paul S. Tyrus kabul edildin.
James A. Slytherin kabul edilmedin. Edward Nigellus Adams kabul edilmedin. Eddy Rodolphus Lestrange kabul edilmedin.
*Profilinizdeki özel yetenek bölümüne, özelliğinizi ekleyin lütfen *15 gün içinde bana yeteneği aldığınızı gördüğünüze dair Pm atmazsanız, yeteneğiniz elinizden alınacaktır.
| |
| | | Remus Teddy Worep Seherbaz Bürosu Çalışanı ~ Zümrüdüanka Yoldaşlığı Üyesi
Mesaj Sayısı : 48 Ruh Hali : Nereden : Londra
Seviye RP Puanı: (78/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Perş. Eyl. 10, 2009 1:37 pm | |
| *Ad Soyad: Remus Teddy Worep *Neden animagus olmak istiyorsunuz? üşmanlarıma daha sinsice ve daha dikkat çekmeyen şekilde yaklaşırsam onların karşısında daha fazla şansım olabilir. *Kişisel özellikleriniz:Ailesine çok düşgündür. Aynı zamanda da dostlarına. Bu özelliğide ZAY'a yardımı dokunacağını düşünerek almıştır. *Animagus olunca sizi tanımamızı sağlıycak özellik?:Gözlerini kapadığında sağ gözünde T, sol gözünde W harfleri bulunacak. *Dönüşeceğiniz hayvan:Kara Kedi. *Rp geçmişin?: 1 ay. *RP: - Spoiler:
Ted geçen gün rüyasında gördüğü patikada ilerliyordu. Yine rüyasında gördüğü gibi yağmur yağıyordu, her yer çamurdu ayağını bastığı anda ayağı kayboluyordu resmen. Neden rüyasında gördüğü yerdeydi? Neden buraya gelmişti? Bilmiyordu ama amaçsızca yürüyordu. Aynen rüyasında duyduğu ses arkasından yeniden seslenmişti:
"Hey dostum nereye böyle?"
Ted bu sefer arkasına bile bakmadan yeteneğini kullanarak hemen kediye dönüştü ve hızla ormanın derinliklerine girdi. Kaçmıştı; çünkü adam onu rüyasındaki düelloda yenmişti. Adam arkasından hızla geliyordu. Bir insan ya da insana benzeyen her neyse nasıl bu kadar hızlı koşabiliyordu? Adam arkasından tekrar seslendi:
"Sana benden kötülük gelmez. Kaçma. Kaçsanda seni eninde sonunda yakalarım!"
Ted bu sefer kendinin sınırlarını zorlamayı, elinden gelenin daha da fazlasını yapmayı denedi. Çok daha hızlı koşmaya başladı. Birden sağa dönerek uzun, geniş, bayağı da yaşlı bir ağacın arkasına girdi. Hemen normal haline bürünüp asasını cebinden çıkardı ve hızla adama dönüp:
"Expelliarmus!" diye bağırdı.
Adam öylesine hızlı ve kıvraktı ki hemen kenara çekilip büyüden kurtuldu. Ted hızlı hızlı asasından büyüler fışkırtıyordu ama adam hepsinden kaçmayı başarıyordu. Bu nasıl bir hız, nasıl bir kıvraklık, nasıl bir güçtü. Hiç bir şey anlayamıyordu. En sonunda:
"Conjunctivitis!" diye bağırdı.
Büyü isabet etmişti. Ne yapacağını bilemedi; içini öylesine bir sevinç kaplamıştı ki sanki I. sınıfta ilk kazandığı düelloyu yeniden yaşarmışcasına yerinde zıplayacaktı neredeyse. Bunu yapamayacak kadar az zamanın olduğunu düşünerek tekrar animagusuna dönüştü ve hızla kaçmaya başladı. Adam artık o kadar hızlı koşamıyordu arkasında. Omzunu, elini, kolunu, kafasını hiç durmadan ağaçlara çarpıyordu. Ani bir hareketle uzun bir ağaca tırmanmaya başladı. Adam onu görmemiş gibiydi, ağacın önünden geçip gitti. Şimdi de Ted adamı kovalıyordu. Bir an için yerlere yatıp gülesi geldi. Çocukluğunda izlediği çizgi filmler gibiydi. Kovalanan adam şimdi kovalıyordu. Ted yeniden insan olarak adamın arkasında şöyle dedi:
"Dostum nereye böyle?"
Adam arkasını döndüğünde suratının kanlar içinde olduğunu gördü. O kadar iğrenç ve bitkin görünüyordu ki asasını kaldırmaya gücü kalmamış gibiydi. Adam bütün bu kovalamacayı nedensiz bir şekilde yapmış gibiydi ve suratında merhamet dilenirmişcesine bir ifade vardı. İleri geri sallanmaya başladı, asasını kaldırmaya çalışıyormuş ama başaramıyormuş gibi yumruğunu sıktı. Onu kurtarmak istermiş gibi:
"Expelliarmus!" dedi.
Adamın asası elinden fırladı. Ted tam "Sersemlet!" diye bağırmıştı ki adam yere yığıldı büyü ıska geçti. Ted öldüğünü düşündü. Kocaman karanlık ormanın içinde yolunu kaybetmişti. Yeniden kara kediye dönüşerek oraya buraya koşmaya başladı sonra insan haline dönüştü POP sesi duyuldu. Ted ortalıktan kayboldu ve adamı yalnız başına ormanın derinliklerinde çürümeye terk etti...
RP OUT:Conjunctivitis:Bir kişiye isabet ettiğinde görüşü bozar. | |
| | | Carmen C. Calveline Ölüm Yiyen
Mesaj Sayısı : 4 Ruh Hali :
| Konu: Geri: Animagus Alımları Salı Eyl. 22, 2009 1:10 pm | |
| *Ad-Soyad: Carmen Cassandra Velasqué *Neden animagus olmak istiyorsunuz? Daha hızlı kaçmak, ortadan kaybolmak, karanlıkta daha rahat gezinebilmek için. *Kişisel özellikleriniz? Her zaman için haklı benimdir. Yoğun eleştirileri kabul etmem. Yanımda olmayanların acı çekmeleriyle, başına gelenlerle fazla ilgilenmem. İstediğimi elde edene kadar mücadele ederim. İnatçı bir yapım vardır. *Animagus olunca sizi tanımamızı sağlıycak özelliğiniz? Kuyruğumda biri yeşil biri lacivert iki hare olacak. *Dönüşeceğiniz hayvan? Kedi. *Rp geçmişin? Yaklaşık 4 yıl. *Rp: Büyük, tahta kapıyı tüm gücüyle iterek açtı. Çıkan gıcırtı kulaklarını tırmaladığından istemsizce kapatmıştı gözlerini. Kapının kolu bir hayli eskimişti ki küçük, zarif elinde kalacak gibi oldu. Aynı şiddetli gıcırtıyı tekrar duymamak için kapıyı ağır ağır iterek kapattı. Burası hiç mi ışık almıyordu? Karanlıkta uçuşan beyaz toz zerreciklerini izledi bir süre. Vakit kaybetmemesi gerekiyordu, kendine gelip merdivenleri aramaya başladı. Bir sağa, bir sola koşup duruyordu. Giriş katı bayağı genişti demek... Asasını çıkarıp ''Lumos.'' diye fısıldadı. Asanın ucunda beliren küçük ışık huzmesini etrafında gezdirerek nerede olduğuna bir baktı. Yüksek tavandan örümcek ağları sarkıyordu. Örümceklerden hiç haz etmezdi. Bina uzun zaman önce terk edilmişti. Yaşayan tek canlıların örümcekler olabileceği ve sayılarının bugüne kadar yeterince çoğalmış olma ihtimalinden korktu. Işık yetersizdi, yavaş ilerlemek zorunda kalıyordu. ''Nox.'' Giriş katı tekrar eski karanlığına büründü. Küçücük bir pencereden giren ışık, katın bir kısmını aydınlatmaya yetiyordu. ''Lumos maxima!'' Evet, bu aydınlatma daha iyiydi. Son birkaç dakika boyunca ortalıkta koşuşturarak aradığı merdivenin ayağının dibinde olduğunu görünce kendine gülmeden edemedi. Merdivene adımını attığı anda kendisini rahatsız eden o gıcırtıyı tekrar duydu. Merdivenin sağlamlığından şuphe etmeye başlamıştı. Parmak ucunda, hızlı hızlı tırmandı merdivenleri. Üst katta yeterince pencere vardı; fakat dışarısı da karanlık olduğundan kat aydınlanmıyordu. Asasının ışığına sevinmek üzereyken ışığın dışardan görülebileceği, içerde biri olduğu anlaşılabileceği geldi aklına. ''Kahretsin! Nox.'' Görüşü yetersizdi. Geceleri etrafı görebilmek... Ah, bazen ne kadar da unutkan oluyordu. Vücudunda bir titreme hissetti. Patileri daha az ses çıkartıyordu, bu iyiydi. Gece görüşü de işine yaramaya başlamıştı. Animagusluğunu bile unutacak kadar dalgındı bugünlerde. Aklı yeterince meşguldü. Bir de kalbi çalıp durmasa mantığının kapısını... İkisini bir arada yürütemeyecek gibi görünüyordu. Zamanının sınırlı olduğunu tekrar aklına getirip onu düşünmemeye çalıştı. Şimdi sırası değildi. Hızlıca katı dolaştı. Burası temizdi. Diğer merdivenleri bulup üst kata çıktı. Son kat burası olmalıydı. Bir üstte çatı katı vardı muhtemelen... 2. kat ötekilere oranla daha çok odaya sahipti. Hepsini tek tek gezdi, burada da yoktu. Küçücük bir parşomeni bu kadar büyük bir malikanede aramak kadar saçma bir şey olamazdı. Yorgunluktan ölüyordu; ama bu, ulaşacağı şeyin yanında önemsizdi. Çatı katına çıktı. İnsan haliyle sığamayacağı kadar alçak tavanlıydı burası. Dar pencereye doğru ilerledi. Tüm sokak ayaklarının altındaydı sanki. Vakti olsa oturup saatlerce izleyebilirdi bu karanlık manzarayı. Aradığını burada da bulamadığını düşünüp kapıya yöneldi. Patilerinin altından bir şey kayıyordu. Geri dönüp baktığında aradığı parşömenin o olduğunu, merdivenlerde olduğu gibi yine dibindeki şeyi göremediğini anladı. Silindir şeklindeki parşömeni kapının dışına kadar patisiyle sürüdü. Merdivenlerden yuvarlayarak giriş katına kadar indirdi. Girişe geldiğinde aynı titremeyle insan formuna döndü. Elleriyle kapının kolunu yokladı. Büyük kapıyı yavaşça araladı, hızla çıkıp kapattı. Çıkan gürültü umrunda değildi, istediğine ulaşmıştı. Sözleştikleri yere cisimlenerek sokaktan kayboldu. | |
| | | Draco Slytherin Slytherin 1. Sınıf
Mesaj Sayısı : 59 Ruh Hali : Nereden : Hogsmade
Seviye RP Puanı: (0/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Cuma Ekim 16, 2009 1:45 pm | |
| Ad-Soyad.Draco Ronaldo Neden animagus olmak istiyorsunuz?Kendimi ve dostlarımı savunmak için Kişisel özelliklerininiz?Sevdiğim kişilere ve dostlarıma saygım-sevgim vardır. Animagus olunca sizi tanımamızı sağlıycak özelliğiniz?ayaklarım ve kollarım simsiyahtır ve vücudum yeşil pullarla kaplıdır ve çok hızlı uçarım ve ateşim siyah veyeşil renklerindedir. Dönüşeceğiniz hayvan?ejderha Rp geçmişin? evapsie halen evapsie o gün tatildeyken bir gün dışarda hırsızlara uğramıştım hırsızlar beni dövmeye başladılar,bir an vücudumun değişime uğramaya başladığını farkettim birden arkamda birşeyler çırppıyordum hırsızlar bana korkuyla bakıyorlardı canım çok yanıyordu birden dişlerim uzamaya başladı canım hala çok acıyordu gözlerim yemyeşil olmuştu.Daha sonra ağzımı açtığımda ağzımdan yeşil ve siyah renginde bir kıvılcım çıkmıştı.ben neler olduğunu anlayamıyordum sonra vücudumda tekrar değişim oldu kendimdeki kanatların sarardığını ve geri içeri girdiğini farkettim.eve geldiğimde dedem yoktu sdadece bir köpek vardı.Köpek birden dedeme dönüştü dedeme sordum:-Dede nasıl oluyorda köpeğe dönüşüyorsun? dedem dediki:-Bak yavrum ben bir animagus um köpeğe dönüşebilirim belki yakında sende bir animagus olacaksın.Ben dedeme dedimki:-Dede dedim ben dedim bu sabah kanatlarımın çıktığını büyüdüğümü ve ağzından ateş saçan birşey olduğumu farkettim ejderhaydım galiba yani bendemi animagus'um? dedem evet anlamında başını salladı demek ki bende kendimi koruyabilirdim ejderha olarak | |
| | | Aurélia Michelle Moreau St. Mungo Şifacısı
Mesaj Sayısı : 23 Ruh Hali : Nereden : Paris
Seviye RP Puanı: (100/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları C.tesi Kas. 28, 2009 12:02 pm | |
| *Ad-Soyad. Sophie Lisa Moreau
*Neden animagus olmak istiyorsunuz? Aslında daha çok animagus olmak istememin nedeni bir çok hayvanın gece karanlıkta daha iyi görmesi, daha hızlı olması gibi özelliklerinden. Birazda kedileri sevmemden kaynaklanıyor. Kurgumda işe yarayabileceğini düşünüyorum. Ayrıca karakterim Sophie çılgın bir kız, bir kediye dönüşebilmesi yeteneği harika kurgular çıkarmamı sağlayacaktır.
*Kişisel özellikleriniz? - Zeki. - Sabırsız. - Sempatik. - Meraklı.
*Animagus olunca sizi tanımamızı sağlıycak özelliğiniz? Animagus formunda bembeyaz bir kar kedisi olmasına karşın sol patisinin etrafına dolanan siyah bir kalıcı yarası vardır.
*Dönüşeceğiniz hayvan? Kedi.
*Rp geçmişin? Ocak ayından beri rpg yazıyorum. Yaklaşık 1 yıl oldu.
Bu özelliğe sahip olduğunu düşünerek yazacağın bir rp. - Spoiler:
Saat neredeyse gece yarısına yaklaşmıştı ve ben sokakta yürüyordum. Yağmur yağıyordu. Her şeyin acısını çıkarırcasına, keskin ve hızlı bir şekilde. Ailemi ziyarete mezarlık için gitmiştim. O saatte beni mezarlıkta gören deli bile sanabilirdi. Şimdi ise eve gidiyordum, yada sadece evim diyebildiğim yere. Birden sokak lambalarının sönmesiyle durdum. Zifiri karanlıkta hiç bir yeri göremiyordum. Daha iyi görebildiğim sırada iki silüet dikkatimi çekti. Bana doğru geliyorlardı. Bir ses duydum.
"Nerede bu kız! Az önce burada değil miydi?" Aradıklarının ben olup olmadığımı merak ettim.
"Bağırmasana bizi duyacak!" İkinci bir ses. Artık neredeyse dibimdeydiler. Korkudan kımıldayamaz haldeydim.
"Git buradan pis kedi! Frank, bence kız kaçmış. " İlk ses tekrar konuşmuştu. Yapmacık bir edayla miyavladım ve ayak altından çekilmek için koştum. İkisini görüş mesafemden çıkarmadan başka bir yerde bekledim. Bir lamba direğinin yanında durarak beni mi aradıklarını kestirmeye çalıştım. Bir süre sonra dönüşmekte doğru olanı yaptığımı anlamıştım.
"Yapma. Her yeri karanlık yaptık. Sophie denilen kız buharlaşıp uçacak değil ya! Araştırmayı bizzat ben yapmıştım. Cisimlenemediğini biliyorum." dedi Frank denilen adam. Ne yani bir de gözetlenmiş miydim?
" O kızı bulmazsak bizi öldürürler!" dedi ilk ses. Çok sinirli ve sabırsız bir tonda konuşuyordu. Iyyh. İkisini izlemekten sırılsıklam olmuştum ve kedi halimde bundan nefret ediyordum. İki adamın derin nefes alışlarını ve ayaklarını sinirle yere vuruşlarını dinledim. Ardından birinin hızlıca etrafa bakarak gözetlemesini..
"Bu aptal kedi neden hala bizi izliyor?" Birden donup kaldım. Bu karanlıkta beni nasıl görmüşlerdi? İkisininde yanıma doğru geldiğini görünce masum bir şekilde miyavladım.
"Dur biraz..." dedi Frank. Hızlıca söyledikleri korkudan donup kalmama yetmişti. "Sophie belki de bir animagustur. Özel bir yeteneği olduğunu duymuştum. Ya kediyse? Buradan o kadar hızlı uzaklaşmış olamaz."
Bir kaç adım geriledim. Bana yaklaşmaya devam ettikleri sırada yere çakılmış gibi durup tısladım. Bu, genelde çok korkutucu görünürdü. İşe yaramıştı da. İkisi de yürümeyi kesip bana bakmaya başlamışlardı.
" Üç deyince yakalıyoruz. Bir , iki, üç !" Aynı anda üstüme doğru atlamalarıyla geriye doğru çekilerek koşmaya başladım. Benim Sophie olduğumu anlamışlardı. Arkamda bağırışlarını ve koşuşturmalarını duyabiliyordum.
Ne kadar süre koştuğumu hatırlamıyordum. Bir saat? Belki de iki. Bir uçurumun kenarına gelene kadar koşmuştum. Gidecek yerim kalmadığında korkuyla miyavladım.
"Gel buraya pisi pisi Sophie." Frank'ın yanındaki adamın delice konuşmasını duydum. Çok hızlı düşünmem gerektiğini farketmiştim. Arkamda bir uçurum vardı. Önümde beni yakalamak isteyen iki adam vardı. Hangisi daha fenadır acaba diye düşündüm bıkkınlıkla. Uçurum mu yakalanmak mı?
Birden aklıma delice bir fikir geldi. Neden böyle düşündüğümü bilmiyordum ama çok işe yarayacağını anlamıştım. Eğer uçurumdan atlarsam, benim öldüğümü düşünebilirler ve beni aramayı kesebilirlerdi. Elbette çok büyük bir tehlikeydi. Ama adrenalin tutkunuydum ve benim için hiç bir sakıncası yoktu. Hain bir sırıtıştan sonra arkama dönüp hızla koştum. Kenara gelince kendimi boşluğa bıraktım.
Daha önce hiç böylesini hissetmemiştim. Genelde bir yerden atlarken belime bağlı bir kanca gibi bir şey olurdu ve havada asılı kalmamı sağlardı. Şimdi ise böyle bir ip yoktu. Resmen uçuyordum. Gözlerimi kısarak uçurumun altında ne olduğuna baktım. Kilometrelerce su. Daha çok okyanusa benziyordu. İngiltere'nin sınırından mı atlamıştım ne? Havada yere düşerken tekrar insan halime döndüm. Bir kedi olarak suya düşmeyi istemiyordum.
Neredeyse bir kaya kadar sert bir şekilde suya gömüldüm. Tanrım! Donuyordum! Başımı sudan çıkarıp hala yağan yağmurdan gözlerimi kısarak yukarı doğru bakmaya çalıştım. Gitmiş gibi görünüyorlardı. Kıyıya doğru yüzerek ilerledim.
"Sen aklını mı kaçırdın yoksa intihar mı etmeye çalışıyordun!?" Sırıttım. Erkek arkadaşım beni düşerken görmüş olmalıydı mutlaka. Evi çok uzakta değildi. Bana verdiği bir paltoya sarınarak ona sarıldım. "Eğlenceliydi aslında." dedim başımı sallayarak.
En son Sophie Lisa Moreau tarafından Salı Ara. 22, 2009 11:45 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Caius Brock Ronaldo Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Mesaj Sayısı : 44 Ruh Hali : Nereden : Tottenham
| Konu: Geri: Animagus Alımları C.tesi Kas. 28, 2009 2:28 pm | |
| *Ad-Soyad:M.Caius Brock MARQUEZ *Neden animagus olmak istiyorsunuz:Animagusluk ile kendimi daha iyi savunabilir ve saldırı yapabilirim.Hem rplerimide etkileyecektir.Daha iyi rp yazacağıma eminim. *Kişisel özellikleriniz: Caius bazen o kadar sinirleniyor ki kendine hakim olamıyor ve istemeden kaplan formuna geçiyor. -ayrıca cesurdur(Karanlık Trafatadır fakat Karanlık LorD'u bile öldürebilecek cesareti vardır)
Çabuk sinirlenen biri olarak Caius bu özelliğini sevmese bile sinirlendiğinde kendine hakim olamıyor kaplan formuna geçiyor ve bazı sevdiklerine bile saldırabiliyor. *Animagus olunca sizi tanımamızı sağlıycak özelliğiniz:Gözlerimin altından başlayıp boynuma kadar devam eden bir çizgi ve sadece animagus formundayken tüylerin kapattığı insan formundayken apaçık görünen bir aslan yarası.Bu yara hiçbirzaman geçmemiştir ve sadece animagus formundayken tüyler onu kapadığı için görülememktedir.Sadece rüzgar vurduğunda azıcık farkedilebilir.Ayrıca bir gorilden 40 kat daha ağırdır ve güçlüdür ve eğer 20 kat daha büyüseydi tam bir ayının boyunda olacaktı. Ayrıca bir çitadan tonlarca kat daha hızlıdır aynı zamanda kedi formundaykende çitadan katkat hızlı olmasının yanında kaplanken olduğu gibi sarı çizgiler vardır fakat kaplan hali gibi değildir normal bir kedidir sadece çitadan tonlarca hızlı olması ve kaplan formunda gibi sarı çizgileri vardır. Dönüşeceğiniz hayvan:Siyah Kaplan-Siyah Kedi(ikiside kabul edilir umarım) *Rp geçmişin:Daha önce terkedilmiş bir site buldum daha sonra bu siteye başladım. Bu özelliğe sahip olduğunu düşünerek yazacağın bir rp:
Tek başıma bayıltılmıştım ve beni kaçırıyorlardı.Kendilerinin bir vampir çetesi olmaları beni korkutmuyorda değildi.Oraya vardığımızda ayılmış haldeydim.Yanımda asam yoktu.Daha animagus olduğumu dahi bilmiyordum.Birden beni bıraktıklarını hissettim.Çetelerinin lideri beni ısırmak için üzerime ilerliyordu.Ayılsam bile daha tam ayılamamıştım,bu kötü bir şeydi.İçimden:''Keşke bir Animagus olsaydım o zaman kaçabilirdim,kanımı bu pisliklere emanet etmezdim''.Birden mavi gözlerime birşeyler olduğunu hissettim.Daha sonra bunu çete liderininde farkettiğini farkettim,çete lideri aynen şu sözleri söyledi: -Ahh,o ağız sulandırıcı gözlerin sararıyor.Eskisi kadar güzel değiller,dedi.Bir an sevindim bu pisliklere kan vermeyeceğim için...Fakat boşa: -Ama umurumda değil,yüzün hala ağız sulandırıcı.dedi çete lideri.Kendimi kötü hissetmeye başlamıştım.Birden kıllarımın çıkmaya başladığını hissettim.Birden midemin bulanması artmıştı.Kalbim küt,küt atıyordu.Böyle olunca dahada korkmaya başladım.Birden ''AHHHH!''diye acı bir bağırmayla kendime birşeylerin olduğunu farkettim;öncelikle vampirin beni dişlediğini sandım fakat daha sonra gözlerimi açtığımda hayatı bambaşka görüyordum.Sanki kollarım yoktu.Sanki dörtayaklı bir kedi,bir kaplandım.Vampir: -BU ADAM BİR ANİMAGUUS!diye bağırdı çete lideri.Sevindim koşmama gerek kalmadan beni bırakacaklardı.Ama öyle değildi..Çete lideri: -Ama yinede kanını emeceğim,yakalayın..Sevinmem birden bozulmuştukaçmaya başladım.Birden içgüdülerimin devreye girdiğini farkettim:Yukarıdan bir yaratık senin üstüne zıplıyor,dedi.Daha sonra ise:!!DİKKAT ET!!diye bağırdı.Yukarıya baktığımda bir vampir üzerime atlıyordu şöyle dedi gülerek: -Hahahahahhahahayyy!Çete Lideri Matt bunu yakaladım diye beni ödüllendirecek,dedi.Diğer tarafıma baktığımda ise diğer vampir üstüme düşmek üzereydi.Bir anda hızımı arttırdım.Vampirler yere düştüler.İleride bir hayvanat bahçesi vardı.Hayvanat Bahçesinde hemencecik atladım.Şansıma bakarsak şanssızdım.İlk sıraya aslanları koymuşlar.Aşağı baktığımda tam 2 sırayı geçip atladığımı farkettim.Ne kadarda uzun atlamıştım böyle.Aslanlar 3.sıradaydı demekki.Bir aslan bana saldırmaya hazırlandı bir-iki kez dönüp daire çizdik birbirimize bakarak daha sonra ise saldırdık birbirimize.Ardından başak bir aslan sırtıma atladı onu hemen sırtımdan attım.Diğer aslanla dövüşüyordum.Aslanı boynundan yakaldı aslansa ayağıma çok derin bir çizik attı.Aslanın birden ölmek üzere olduğunu farkettim.Hemen aslanı bıraktım.Diğer aslanlarda sürekli sırtıma geldiği için onlarıda sırtımdan attım.Aslana hayvan dilinde birşey söyledim: -Yaptıklarım için özür dilerim fakat peşimde vampirler var.Bu arad görüşürüz. Daha sonra hemen kafesten atladım.Kaçıp evime döndüm.Yorgun bir gündü bittiği için mutluydum ama o vampirlerin peşimi bırakacağını hiç sanmıyordum.
hehe Mordred Poulsen'de gördüm başka kimsede görmedim ama yinede böyle yapayım 1 rp daha yazdım:
Yasak Orman'ın vahşiliği beni dahada vahşileştiriyordu.Vahşiliği severdim.Birden etrafımda 10a yakın vampir gördüm.Benim karşımdaki eskiden arkadaşım olan Matt'ten başkası değildi.Animagusluk özelliğimi biliyordum ama kontrol edemiyordum.Etsemde %1 kontrol edebiliyordum. Matt bana şöyle dedi: -Kanını istiyorum,Brock.Aslında adım Mordred Brock MARQUEZ'di ama büyünce ismimin Mordred Caius Brock MARQUEZ olduğunu söylemiştim.Kimse beni hatırlamıyordu.Zaten Matt artık ismimin böyle olduğunu bilmiyordu.Aslında Matt bir vampir mahallesinde oturuyordu.Bu vampirlerin hepsi Matt'in evine geldiğimdeki gördüğüm Wade ve diğer vampirlere benziyordu.Matt'in oradada çetesi vardı.Ve hemen karşı mahalle ise bir kurt-adam mahallesi olduğu için Matt ve çetesi her dolunay gecesi o çeteye bulaşırlardı.Ama artık bunlar beni ilgilendirmiyordu.Matt birden şöyle deyince irkildim,bunlar Wade ve diğerleri miydi?: -Wade,ilk açılışı yap daha sonrada Max devam etsin ancak banada bırakın. Eskiden Matt,Wade ve Max ile çok iyi arkadaştık ancak şimdi benimde kanıma susamışlardı.Anlayamıyordum,benden ne istiyorlardı bunlar.Tüm vampirler üstüme atlamaya başladığında hemen kaplan formuma geçtim ve kaçtım.Hepsi birbirlerinin üstlerine düştüler.Hemen insan formuma büründüm.Matt'e şöyle dedim: -Matt,böyle olması gerekmiyor.Neden arkadaşlığımız bir anda bozuldu ve hepiniz benim kanıma susadınız? Matt: -Böyle olması gerekiyor,Kai.Şaşırdım.Benim adımın Caius olduğunu nereden biliyordu diye düşünürken birden vampirlerin akıl okuma yeteneği olduğunu hatırladım.Bana kısaca Kai demesi hoşuma gitmişti.Matt'in sinirli bakışları korkunçtu ancak ben fazla korkmamıştım.Tamam korkuyordum fakat çok fazla değil.Şöyle dedim: -Matt,ne kadar güçlü olduğumu bilmiyorsun.Matt ateş püskürten gözleriyle hafiften güldü ve: -Biliyorum.Sen Karanlık Lord'a bile kafa tutabilecek bir insansın.Küçükken bana büyüdüğünde Karanlık Lord'u öldüreceğini söylemiştin.Hala kafa tutabiliyorsun.Bu beni çok etkiledi küçükken aklın ermiyor diye kafa tuttuğunu düşünmüştüm meğer cesurluğundanmış.Ama ben Karanlık Lord'dan daha güçlüyüm. Birden heyecanlandım ve sinirlenmeye başladım.Sinirlendiğimdede aynı şey oluyordu.Birden gözlerime birşey olduğunu hissettim.Midem bulanıyordu.Matt: -Yine animagus formunamı gireceksin Tavuk Kai? Bense şöyle dedim: -Matt,çetenle beraber kaç yoksa hepinizi öldüreceğim!Bazen herkese zarar veriyorum eğer sinirlenipte kaplana dönüşürsem içimdeki kaplan beni kontrol ediyor sanki,dedim. Matt korkusuzdu: -Beni hep güldürdün.Bizi öldürebileceğinimi sanıyorsun? Pençelerim çıktı.Benim iki ruhum bir bedenim olduğunu biliyordum.Ruhlardan birisi kendi halim,diğeri ise kaplan formumdu.Kaplan ruhum beni ele geçirmiş olmalıydı.Beynimde iki insan vardı sanki.Bunlardan biri ben birisi içimdeki vahşi kaplan.İnsan halim kaplan halime: -Dur.O Matt benim arkadaşım ona saldıramazsın,diyordu.Ama beynimdeki Kaplan onu dinlemiyordu.İnsan halimle pençelerim çıkmıştı kaplan gibi koşarak Matt'i kovalamaya başlamıştım.Kaplan gibide kükrüyordum.Daha sonra birden kaplana dönüştüğümü farkettim.Matt'İn birden üstüne atladım.Onu parçalıyordum.Beynimdeki Caius ''HAYIIR!''diye bağırarak beynimdeki kaplana atladı.Birden insan oldum.Ne yapmıştım böyle?İçimdeki kaplanı ortaya çıkarmamalıydım.Sevdiklerimee zarar veriyordum.Birden diğer vampirlerin yaklaştığını duydum.Hemen kaçtım.Korkuyordum.Bu kaplanı ortaya çıkartmamalıydım.Kaplanı kontrol etmeyi öğrenmeliydim.Ancak sinirlendiğimde kontrol edemeyeceğimi biliyordum.Çünkü amcamda bir parstı ve parsı kontrol edebiliyor fakat çok sinirlendiğinde istemeden pars haline geçiyor üstüne üstlük kendine hakim olamıyordu.Arkadan vampirlerin sesleri geldi: -Olamaz.Bu hayvan Matt'i parçalamış.Animaguslardan nefret ediyorum.Haydi onu bulalım. Korktum çünkü sesleri çok vahşiydi.Korktuğum içinde kaplana dönüşmüştüm.Kaçtım.Henüz sabahın dokuzuydu.Sophie ile buluşmam vardı.Hemen Çatlak Kazana gittim.Hemen Sophie'yi gördüm ve geldim.Biraz konuştuk.''Biraz yürüyelim'' dedim ve yürüdük.Ormanda dolaşıyorduk.Ormanda korkmaya başladım.Vampir çetesi heran önümüzü sarabilirdi.Birden Matt'in leşini bulduk.Sophie iğrendi ve: -İğrenç,dedi.Geri döndük.Beynimdeki kaplan sanki bana şöyle diyordu: -Birazdan geliyorum.Vampir çetesinin yakalştığını duydum. Korkmaya başlamıştım.Sophie'me zarar verebilirlerdi.Hatta onu kaçırabilirler veya öldürebilirlerdi.İçimden şöyle düşündüm: -Kaplan çıkmakta serbestsin.Eğer vampir çetesi bizi öldürmeye çalışacaksa onları korkutmak sana düşer. Bir profesör olarak Matt'i ben parçalamamıştım,onu kaplan parçalamıştı. İçimdeki kaplanın ruhu ve ben Sophie'yı korumaya hazırdık.Sophie'yle beraber çıktık.Daha sonra ikimizde evlerimize döndük.Kaplan bana şöyle dedi: -Ormana dön. Kaplan düşündüklerimi duyuyordu.İçimden''olmaz başka bir insanı daha parçalamana izin veremem''diye geçirdim.Kaplan ısrar etsede ormana dönmedim.Başak birini daha parçalamasına izin veremezdim.Evimdeydim.Kurtulmuştum vampirlerden. Peşimi bırakmayacaklardı ama yinede şimdilik kurtulmamdan dolayı mutluydum. sürekli rp yazmak istiyorum ve bu nedenle buraya bir rp daha verdim: Canım sıkkındı.Vampir çetesine korktuğum bir kişi gelmişti:SilverSurfer(gümüş-sörfçü)küçükken vampir arkadaşlarımdan biriydi çok sörf yapıyordu ve tenide gümüş renginde olduğu için biz ona SilverSurfer diyorduk.Buda yetmezmiş gibi o dalgaların hakimi,sörf kralı,harika bir vampir(Matt'i bile yenecek güçteydi Matt'i parçaladığımdan sonra o bu çetenin lideri oldu)ve bir Ö.Y. olan SilverSurfer'nün benimle hiçbir işi yoktu.Sadece Matt'ten daha iyi olduğunu kanıtlamak ve vampirlerin kralı olmak istiyordu buda onu bu çetenin arasına karıştırmıştı.Kedi olarak oraya gittim.Baktığımda SilveraSurfer'ın beni hissettiğini anladım.SilverSurfer bana doğru şaşırmış gibi bir halde bana baktı.Gümüş renkli teni parlayınca beni gördü.Korkuyla miyavladım.Silver animagusların ve kurtadamların kim olduğunu anlayabiliyordu.Ve bir karakedinin sarı çizgileri olmazdı.Bana baktı ve şöyle dedi:-Kai.Ve çetesine onu yakalama emri verdi pşimden hıphızlı koşuyorlardı.Hemen kaplan formuna girmeliydim.İnsana dönüştüm hızlıca ve daha ne olduğun anlayamadan kaplan oldum.Böyle oluyordu kedi halimden kaplan halime geçmek.Silver'ın önünde kaplan olarak durdum.Silver:-Gel buraya vahşi kedi,dedi.Wade birden arkamdan bana atladı ve beni yakaladı.Hemen kedi halime büründüm ve küçüldüm bu sayede kurtuldum.Gide gide yorulmuştum sağ tarafa dönünce orada bir uçurum göreceğimi biliyordum çünkü orada bir uçurum vardı.Vampirler peşimden geldiler.Oraya baktım.İçimdeki kedi korkmuştu.Silver'ın cildi dahada faza parlamaya başladı.O sırada insana dönüştüm ve el sallayaraak:-Hoşçakal Silver,dedim.Atladığımda sivri bir uca gelip takla attım daha sonrada düşmeye başladım bir kayaya daha çarpıyordum ki kaplan halime geçtim ve kayayıda kırarak kolayca kurtuldum.Altta topraktan başka birşey yoktu.Bir su olsaydıda suya düşseydim ama hayır toprağa düşüyordum.Yere kaplan halimle düştüm.Baktığımda ayaklarım ve dev gövdem yere büyük bir krater açmıştı.Ancak vampirler ölmediğimi görmüşlerdiki onlarda atladılar ve buda kötü birşeydi.Onlarda krater açmışlardı.Onlara kaşrı korkmadım ve kendimi savunmaya hazırlandım.Arkamda 4 kişi olduğunu hissettim ve bana şöyle dediklerini duydum:-Hey kedi yardım ister misin?sinirlice onlara baktım onlarsa birden aslana dönüşerek karşılık verdiler.Bunlar bir kabile veya çete falan mıydı anlayamamıştım.Hemen yanıma geldiler ve vampirlere sertçe baktılar şimdi 5e karşı 5 eşitliği olmuştu.Hepimiz vampirlerin üzerlerine atladık.Silver,Wade,Batista ve Jay kaçmıştı ancak diğer 2 tanesini yakalamış ve öldürmüştük.Aslanlar insan formuna büründüğünde bende insan formuna büründüm.Kendilerini tanıştırdılar birinin adı Jeff diğerinin adı Jasper'dı.Diğer ikisi ise ikizlerdi ve birinin ismi Benjamin diğerinin adı ise Thomas'dı.2 gün orada kaldım ve 3.gün evime döndüm.Ara sıra oraya giderdim bazende onlar bana gelirdi evimi onlara göstermiştim zaten.Vampir çetesi geri dönemezdi,yani uzun bir süre dönemezdi bu nedenle mutluydum. | |
| | | Audrey E. Moreau Biçim Değiştirme Profesörü ~ Hufflepuff B.S ~ Eğitim Müsteşarı
Mesaj Sayısı : 740 Ruh Hali : Nereden : Paris
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Animagus Alımları Paz Mart 07, 2010 7:36 am | |
| Remus Teddy Worep, Carmen C. Calveline ve Aurélia Michelle Moreau, başvurularınız kabul edildi. Draco Ronaldo ve Caius Brock Ronaldo, başvurularınız kabul edilmedi.*Profilinizdeki özel yetenek bölümüne özel yeteneğinizi ekleyin lütfen. *15 gün içinde bana yeteneği aldığınızı gördüğünüze dair Pm atmazsanız, yeteneğiniz elinizden alınacaktır. DİKKAT! Yetişkinler için ANİMAGUS alımı kapanmıştır. Sadece öğrenciler başvurabilir. | |
| | | | Animagus Alımları | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|