Yorucu Bir Gün

Konu: Yorucu Bir Gün Cuma Eyl. 18, 2009 10:45 am

Sarah yorulmuştu açıkçası.Eşyalarını yerleştirmesi biraz zor gelmişti.Etrafına bakındı.Hiç kimse yoktu.Yavaşça ilerledi ve insanı büyüleyen bir şekilde yanan şöminenin karşısındaki puflardan birine kendini bıraktı.Şöminede yanan odunların cızırtıları hafif hafif duyuluyordu ara sıra.Alevlerin yumuşak ışığı yüzüne çarpıyordu.Gözlerini alevlere dikmiş öyle oturuyordu.Alevler gözlerinde yansıyınca ortaya yarı korkunç bir manzara çıkıyordu.Hiç düşünmedi ve işaret parmağını alevlerin içine doğru uzattı…

“Tanrım,kahretsin!” dedi anında ve parmağını geri çekti.”Ne diye yaptın böyle bir şey Sarah?!” diye kendi kendine söylenmeye başladı.Parmağının ucu çok acıyordu.Tekrar etrafına bakındı usulca,bir izleyen var mı diye.”İyi.” dedi.”İyi ki yokmuş,kimse senin bu aptallığını görmedi Sarah.”.Parmağının ucunu ağzına götürdü ve acısının geçmesi umuduyla biraz emdi.Ateş hala bütün ihtişamıyla yanmaya devam ediyordu.

Sarah sırtını duvara yasladı.Gözlerini ateşten kolundaki bilekliğe kaydırdı.Bilekliğinde sekiz tane uğuru vardı.Balık,plaj şemsiyesi,deniz kabuğu,Lotus çiçeği,kutsal suyun vazosu,zaferin bayrağı,öğrenmenin tekerleği ve sonsuzluğun düğümü.Bütün bu semboller aslında insana acayip geliyordu ama o bu bilekliği severdi.Annesi o daha küçükken bu bilekliği ona takmıştı.Kolunu hafifçe kaldırıp bileğini salladı.Birbirine çarpan sembollerin hafif madeni sesi duyuldu.Ateşin ışığı bileklikten yansıyordu.Sarah kolunu yine kucağına koydu ve tekrar ateşe döndü.Baktıkça uyku bastırıyordu sanki.Başı yavaşça solundaki koltuğun koluna doğru kaydı.Göz kapakları gri-mavi gözlerini örterken alevlerin insanı büyüleyen sarı kırmızı renklerine baktı.Birkaç dakika sonra duyulan tek ses odunların hafif cızırtısı ve Sarah’nın yavaş nefes alış verişleriydi….

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün C.tesi Eyl. 19, 2009 1:24 pm

Sıkıcı Sihir Tarisi dersinden çıkıyordum.Hem sıkılmış hemde bunalmıştım bu saatde ortak salonda kimsenin olmayacağını düşündüm ve gitmek için yürümeye başladım.Herkes mutlu, sevinçi, idi bense sıkılmış ve bunalmış olarak bir an önce oartak salonun yolunu gözlüyordum.Ortak salona gelmiştim.Salona girdim.Şöminenin önündeki kanepeye uzanacaktım.

Kendimi tam kanepeye bırakıyordum kii birisi orda oturuyordu galiba yeni bir öğrenciydi.Daha henüz tanışmamıştık.İlk aaa merhaba sen okulda yeni geldin galiba ben Edward,Edward Nigellus Adams demiştim.Oda bana merhaba bende Sarah de Villepin diyerek adnın söyledi.Bana bende tanıştığıma çok memnun oldum Sarah dedi.Oda bana aynı şeyi söylemişti.Sıkıcı gün yavaş yavaş yeni arkadaşlıklar sayedinde yenini mutluluğa bırakıyordu Sarahla tanışmak beni mutlu etmişti.Yeni arkadaşlar edinmek her zman bana mutluluk veriyordu.Sarahla oturup sohbet etmeye başladım.Ona nerden geldiğini soracaktım.

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün C.tesi Eyl. 19, 2009 1:48 pm

Sarah dalıp gittiğinin farkında değildi;ta ki bir çocuk gelip kanepeye oturana kadar.Deri kanepenin kolunun sarsılmasıyla mahmur mahmur gözlerini açmıştı.Başını hafifçe sallayarak kendine gelmeye çalıştı.Yeni geldiği okulda arkadaş edinme ihtmalini elinden kaçırmak istemiyordu.Çocuk ona bakarak "Merhaba sen okulda yeni geldin galiba ben Edward,Edward Nigellus Adams."dedi.Sarah onun iyi birisine benzediğini düşündü."Merhaba,ben de Sarah de Villepin." dedi gülümseyerek ve elini uzattı.Gümüş bileklik alevlerin ışığında yeniden hafifçe parladı.

Eskisinin aksine artık havada asılı duran beyaz mumlar da yanıyordu.Ortak salon daha da aydınlanmıştı."Memnun oldum.".Daha sonra Edward Sarah'ya nereden geldiğini sormuştu.Sarah anlatmaya başladı:"Londra'dan.Ailemin şehir dışında büyük bir malikanesi var,orada yaşıyoruz.Babam,annem,ben,anneannem ve..."durakladı.Carter'ın adı dilinin ucuna gelmişti.Dudaklarını birbirine sıkıca bastırmasa dışarı fırlayacaktı sanki.Kendini toparlamaya çalıştı.Yavaşça duvardaki sarı-kırmızı Gryffindor bayrağına baktı ve sonra yeni tanıştığı arkadaşın döndü."Başka kimse yok."dedi gülümseyerek.Beyaz dişleri ortaya çıkmıştı."Babamlarla 5 yıl önce şehrin dışına taşındık çünkü babam insanlardan bunalmıştı." dedi gözlerini büyüterek.Daha sonra bir kahkaha attı.İçten bir kahkahaydı bu.Sesi dolu olmayan ortak salonda çınlar gibi oldu bir an.Şöminedeki odunlar da ona eşlik eder gibi tekrar cızırdadılar.

"Umarım seni korkutmadım bu gülüşümle." dedi Sarah,çekinerek Edward2a baktı.Burnuna hafif bir çiçek kokusu geliyordu.Nerden geldiğini anlamaya çalışıyordu.Açık kahverengi masalara baktı ama hiç birinde çiçek yoktu.Tekrar Edward'a döndü."Bana S. diyebilirsin istersen.Arkadaşlarım öyle der.Sen nerden geliyorsun?" dedi ve gülümseyerek burnunu havaya kaldırdı ve tekrar koklayarak ekledi."Senin de burnuna çiçek kokusu geliyor mu?"

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün C.tesi Eyl. 19, 2009 2:06 pm

Sarah'ın birazda olsa Kahkahalarından birazda olsa korkmuştum.Bana biraz garip gelmişti ama üstünde durmamıştım.Etrafta birden çiçek kokusu geliyordu.Aa uutmuştum benim Lissa için topladığım çiçeklerdi bunlar bunalrı ona vericek güzel ve küçük süpriz yapacaktım.Sarah bana nerden gelidğimi sormuştu bende ona aslında Paris'te abimle ve amcamla yaşıyorum dedim.Abim bu okulda profesör adı Profesör Stam J Adams olduğnu söyledim biraz övünmüş gibi olacak ama Zümrüdü Anka Yoladaşlığınında başkanı olduğunu söyledim.Sarah çiçeklerimin kokusunu almaya başlamıştı.

Sonra ona geçmişimi anlatmaya başlamıştım.En azıncdan bildiklerimi ailemin bir kaza sonucu öldüğünü söylemişti abim beni bu yaşıma kadar büyüttüğünüde ekledim.Anne ve babamın nerde yada nasıl öldüğünü bilmiyordum ve bunu bana kimsenin analtmadığını söylemiştim.Birden gözünü sarah'ın kolundaki değişik şekiller olan bilekliğe çevirmiştim çok güzel bir mavi bileklikti.Sarah'a gülümseyerek ne kadar güzel bilekliğinin olduğunu söyledim.bilekliğin üstünkedi şekillerin ne anlaa geldiğini çok merak etmiştim.Dayanamadım ve en sonunda sormaya kara verdim.Sorumu güler yüzlü bir ifadeyle sordum.

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün C.tesi Eyl. 19, 2009 2:26 pm

Sarah Edward'ın kahkasından biraz korktuğunu sezinlemişti.İçinden "Aferin sana S." dedi."Ne güzel korkuttun Edward'ı."Hala çiçek kokusunun nerden geldiğini bulamamıştı ama kafasına koymuştu,anlayacaktı.Daha sonra Edward Sarah'nın sorusuna cevap verdi.Abisini,ailesini,anne-babasına neler olduğunu bir bir anlattı.Edward bunları metanetle anlatırken o anlayışlı bir şekilde başını salladı."Ne kadar kötü." diye düşündü."İnsanın annesini ve babasını tanıyamayışı...İşte hepimizin ne kadar farklı dertleri var."Sarah'nın gözleri yine salonu dolaşmaya başladı.Masalar,kırmızı puflar,koltuklar,masalara uyumlu açık kahverengi raflar...Hala lanet çiçek kokusunun nereden geldiğini bilmiyordu!

Tekrar Ed'e döndü.Dönerken hala çiçekleri bulamadığı için,sıkıntıdan yaptığı bir hareketti bu bazen,süveterini çekiştiriyordu.Ed o süveterini çekiştirirken görmüş olacak ki gülümseyerek "Ne güzel bilekliğin var." dedi Sarah'ya.O da gülümseyerek karşılık verdi."Beğenmene sevindim.Annem bunu bana doğduğumda takmış.Tabii o zaman bileklerim çok küçük olduğu için iki kere dolamak zorunda kamış." dedi.Ed daha sonra kendini tutamayarak bilekliğin üstündeki sembollerin ne anlama geldiğini sordu.Sarah anlatmaya başladı."Balık,plaj şemsiyesi,deniz kabuğu,Lotus çiçeği,kutsal suyun vazosu,zaferin bayrağı,öğrenmenin tekerleği ve sonsuzluğun düğümü.Aslında ben de çoğunun ne anlama geldiğini bilmiyorum." dedi."Ama bu bileklik bana uğurlu geliyor.Annemden önce de anneanneminmiş.Tılsımlı bir şey bu bence." dedi ve gülerek bilekliği kolunda salladı.Bilekliğin sembollerinin madeni sesi yine duyuldu.

Çiçek kokusu buram buram etrafa yayılmaya devam ediyordu.Sarah bunu saplantı haline getirdiğini düşünüp alevlere baktı.Kiremitlerden yapılmış devasa şömine çok heybetli görünüyordu.Tekrar Ed'e baktı ve gülümseyerek nelerden hoşlandığını anlatmaya başladı."Alışveriş,arkadaşlarımla zaman geçirmek,sporlar,müzik..."Her başlıktan sonra uzun uzun anlatıyordu.Gri-mavi büyük gözlerinin içi bile gülüyordu,yeni bir arkadaş bulduğu için.Konuşması bitince heyecanla sordu."Eee,ben çok gevezelik ettim.Biraz da sen anlat bana nelerden hoşlandığını." dedi.

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün C.tesi Eyl. 19, 2009 3:12 pm

Sarah'a bilekliğindeki şekilllerin anlamlarını sormuştum.Oda bana anlatmaya başladı daha doğrusu ne anlama geldiğini bilmediğini söylemişti.Daha sonra üstündeki şekilleri saymaya başladı.Hepsini değişik şekilde olması bilekliği dahada gizemli kılıyordu.Sarah'a bilekliği annesini taktığını annesinede anneannesinin taktığını söylemişti.

Daha sonra bana hoşlandıkları şeyleri söylemeye başladı.Alış veriş yapma,arkadaşlaıyla zaman geçirmek,spor yapmak ve müzik dinlemeyi sevdiğini söylemişti.Sonrada bana nelerden hoşlandığımı sormuştu.Bende ona resm yapmak,arkadaşlarımla sohbet etmek onalrla vakit geçirmek,gezmek veee iksir yapmayı çok sevdiğimi söyledim tabi müziğide söylemeği tunuttumadım.Sarah'la çok ortak yönümüz vardı.Onla arkadaş olacağımı biliyordum.Daha sonra Sarah'ın etfrafa bakındığını gördüm sanki bişi arıyor gibiydi her yere yakıyordu kanepe.kahverebgi raflar,derslik panosu,komidin hertarafa bakınıyordu durmadan en sonunda dayanamadım ve ona bir şeyini mi kaybetip kaybetmediğini sordum.

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Paz Eyl. 20, 2009 1:52 am

Edward da neler yapmaktan hoşlandığını anlattıkça bir çok ortak yönleri olduğunu fark etti Sarah.İyi arkadaş olabileceklerini düşündü.Havada sılı duran beyaz mumlar hala yanıyordu ama hiç biri erimemişti.Bunları daha önce görmeyen biri garip olduğunu düşünürdü.Sarah,hala Edward'ın anlattıklarını dinliyordu.Bir an sol işaret parmağı sızladı.Sanki birisi parmağının ucuna yüz milyon iğneyi bir anda saplamıştı."Ah,tabii!" diye düşündü S."Bu salak gibi ateşin içine soktuğum parmağım..."

Şu çiçeklerin kokusu yine Sarah'nın burnuna geliyordu.Resmen insanı deli ediyordu.Çok yakından geliyordu ama o bir türlü kaynağını bulamıyordu.Tekrar salonu gözleriyle taramaya başladı.Yoktu işte çiçekler!Edward'ın da konuşması bitmişti bu sırada.Sarah onun bütün söylediklerini duymuştu zaten;arkadaşlar,resim,gezmek,iksir vs.Dinlememezlik ettiği yoktu ama kendisi de kendisinden rahatsız olmuştu.Aslında insanlarla konuşurken kesinlikle göz teması kurardı ama daha önce hiç gaipten çiçek kokuları geldiğini hatırlamıyordu.

Mumların ve alevin yumuşak ışığı odayı aydınlatmaya devam ediyordu.Başta şöminenin sadece yakınlarına yayılan ılık hava artık bütün ortak salonu doldurmaya başlamıştı.Tekrar Ed'e döndü.Döndüğü anda da Edward ona bir şey sordu yarı endişeli yarı meraklı bir şekilde:"Bir şeyini mi kaybettin?".Sarah içinden "Lanet çiçekler!" dedi.Edward'a bakıp:"Hani sormuştum ya sana,bir yerden çiçek kokusu alıyor musun,diye;işte o koku hala burnuma gelip duruyor.Deli oldum resmen onları arıyorum her yerde." dedi gülerek.Ardından merak ettiği bir soruyu da sordu;"Sen uçuşta nasılsındır?Ben vasatım da o konuda..."tekrar güldü ve küçükken süpürgeyle başından geçen macerayı anlatmaya koyuldu.

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Paz Eyl. 20, 2009 7:40 am

Bahçede birkaç arkadaşıyla ayaküstü gevezelik yapan Lissa, sonunda binaya girmeyi başarabilmişti. Bir yere yetişmesi gerekmiyordu elbette ama her zaman aynı şey oluyordu. Birini görüyordu ve yarım saat konuşuyorlardı. Sanki aynı okulda değillermiş gibi...

Merdivenleri ağır ağır çıkıyor, duvardaki resimleri inceliyordu Lissa. Resimlere bakmak, onların hayatlarını incelemek hoşuna gidiyordu her zaman. Ortak salona en yakın portrelerden birinde Madam Floren duruyordu. Çerçevesini çok nadiren terk ederdi. Bu yüzden onun boşluğu Lissa'ya garip gelmişti.
Daha önce defalarca konuşmuşlardı. Okuldaki her dedikoduyu bilirdi bu kadın. Her seferinde iyi öğütler verip Lissa'nın yüzünü güldürürdü.

Parolayı söyleyip ortak salona girdiğinde hemen yatakhanelere yönelmişti. Ama bir anda gözüne Edward ve Sarah takılmıştı. Gülüp, sohbet ediyorlardı. Birden içine kaynağı belli olmayan bir mutluluk dolmuştu. Sarah'nın yanında hep böyle hissederdi. En azından çoğu zaman...

Sarah çok yakın bir arkadaşıydı. Hatta arkadaştan öte kardeşi gibiydi. Hogwarts'tan önce tanışmışlardı. İlk tanıştığında bu kadar samimi olacaklarını tahmin etmemişti. Trende karşılaştıktan ve aynı binaya seçildiklerinden sonra daha da yakınlaşmışlardı. Herşeylerini birlikte yaparlardı neredeyse...

Lissa birden gereksiz yere ayakta dikildiğini ve Edward ile Sarah'yı resmen dikizlediğini fark etmişti. Düşünceleri yüzünden, yüzüne yansıyan gülümsemesiyle topuklarının üstünden dönüp Sarah ve Edward'ın yanına yönelmişti.

Sarah'nın sırtını şöyle bir sıvazlayıp ''Ne kaynatıyorsunuz bakalım'' demişti.

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Paz Eyl. 20, 2009 7:59 am

Sarah Edward’a küçükken yaptığı süpürge kazasını anlatıyordu.Aslında bu hikaye onu biraz utandırırdı ama hikayenin komikliğinin sınırını düşününce biraz utanması vız gelirdi.Neredeyse her cümlenin sonunda kahkahalarla gülüyordu.Sarah bir ara sağ duvardaki büyük saate baktı.Çerçevesi siyah meşe,dikdörtgen biçimli çok güzel bir saatti bu.Akrebi aslan patisi,yelkovanı da aslan kuyruğu şeklindeydi.Bu yaratıcı düşünceye bayılmıştı S.Mum alevlerinin ışığı camında yansıyarak,kırılarak hoş bir görüntü oluşturuyordu.

O çiçek kokusu yine burnuna gelmeye başladı Sarah’nın.İçinden “Aferin S,kendine yeni bir saplantı edindin” diye düşündü.Sonra birden sırtına bir el dokundu.Sarah üstünde kat kat giysi olmasına rağmen daha konuşmadan gelenin kim olduğunu anladı.Lissa’ydı tabii ki!Dostunu nerde olsa tanırdı.Sırf dost diye nitelemek yanlış olurdu Lisa’yı tabii.Sarah’nın o rezil sakarlıklarının birinden sonra tanışmışlar çok çok çok iyi dost olmuşlardı.”Çok’u sonsuzla çarpıp öyle söylemeliyim aslında.” Diye düşündü o kısacık anda.Lissa onun kalbinde Carter’ın yerini doldurmuş,kardeşi gibi olmuştu artık.Sonra Lissa’nın yumuşak sesi duyuldu:"Ne kaynatıyorsunuz bakalım?”

S,Lisa’ya döndü.Sarı saçları ve mavi gözleriyle arkadaşının ne kadar güzel olduğunu düşündü tekrar.Yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti.Elinde değildi arkadaşını görünce böyle oluyordu.”Senin dedikodunu yapıyoruz.” Dedi ve yarımağız dil çıkardı.”Ben de ne zamandır çiçek kokusu alıyordum da kaynağını bulamamıştım.Sen geliyormuşsun demek ki...Hadi otur bakalım çiçeğim,nerdeydin?” tekrar güldü.

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Paz Eyl. 20, 2009 8:20 am

”Senin dedikodunu yapıyoruz.”

Lissa elinden olmadan SS'in çıkardığı diline karşılık dilini çıkarmıştı.

”Ben de ne zamandır çiçek kokusu alıyordum da kaynağını bulamamıştım.Sen geliyormuşsun demek ki...Hadi otur bakalım çiçeğim,nerdeydin?”

'Çiçeğim' ...
Lissa'nın gülmekten gözleri yaşarmıştı neredeyse. SS her zaman ummadık espriler yapardı. Lissa alışkındı gerçi ama her seferinde güldürmeyi başarıyordu.

Birden dikkatini çekmişti. Burnunu biraz yıukarı kaldırıp etrafını koklayan bir köpek gibi koklamıştı. Gerçekten çiçek kokuyordu. İşte bu gerçekten ilginçti.

''Gerçekten çiçek mi kokuyor yoksa az önceki sözlerinin etkisi hala sürüyor mu?'' diye gülmüştü Lissa SS'e...

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Paz Eyl. 20, 2009 8:45 am

Sarah Lissa'yı yine güldürebildiğine sevinmişti.Komik bir kişiliği vardı.Sarah biraz sola kaydı ve Lissa'ya yer açtı.Lissa yavaşça Edward'la S.'in arasına oturdu.

Daha sonra Lissa da S. gibi etrafı koklamıştı.Ardından da ona dönüp ne zamandır haklı olduğunun ifadesi olan cümleleri söyledi:

''Gerçekten çiçek mi kokuyor yoksa az önceki sözlerinin etkisi hala sürüyor mu?''

Sarah gülümsedi tekrar."Kışın ortasındayız Lisa,ben seni karahindiba zannediyordun,kardelenmişsin demek ki".Sırıttı ve beyaz dişleri yine ortaya çıktı."Sen neymişsin kanka."Kollarını sıkı sıkı Lissa'ya doladı.O sırada Edward turuncumsu çantasını karıştırıyordu.Bir şeyleri aramaya dalmıştı.S. yine arkadaşına döndü."Dur seni boğmayayım."kollarını açtı."Şaka bir yana,evet var bir çiçek kokusu,senden başka" dedi.

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Paz Eyl. 20, 2009 9:05 am

"Kışın ortasındayız Lisa,ben seni karahindiba zannediyordun,kardelenmişsin demek ki".

Karahindiba mı? Karahindiba mı?

Bu kız hiç akıllanmayacaktı. SS kollarını Lissa'ya dolamışken Ed'de çantasında birşeyler karıştırıyordu. Lissa bir an merakla dönüp baksada sonra SS'e dönmüştü.

''Eee SS'ciğim? Bahçede bir anda yanımdan kaybolmanın nedeni nedir? ''

Lissa'nın bakışlarında tehditkar bir ifade vardı. Bazen Lissa arkadaşlarıyla konuşurken arkasını dönüp baktığında SArah'yı bulamazdı. Bu durum onu çileden çıkarırdı. Saklanbaç oynayan iki çocuk gibi okulda birbirlerini ararlardı...

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Paz Eyl. 20, 2009 9:22 am

Lissa Sarah'ya dönüp:''Eee SS'ciğim? Bahçede bir anda yanımdan kaybolmanın nedeni nedir? '' demişti.Ve S'e - seni çok seviyorum ama yine beni kızdıracak bir şeyler yaptın - bakışıyla bakmıştı.

Tabii ya!Yapmıştı yine çünkü.Lissa yine bir arkadaşıyla konuşmaya dalmış o da çok yorgun olduğundan orada bekleyememişti.Sonra buraya gelmişti ve zaten burada da uyayakalmıştı.Tabii giderken Lissa'ya haber vermemişti.Aslında konuşmasını bölmek istememişti ama hani bir parşömen parçasına yazıp verseydi de olabilirdi."İşte." diye düşündü S."Huylu huyundan vazgeçmez."

Lissa'ya dönüp dudaklarını bükerek özür diledi."Özür dilerim Lissa,çok yorulmuştum ve konuşmanı bölmek istemedim.Bu davranışımın doğruluğunu göstermez ama işte ben..." kollarını açarak ben buyum işte hareketi yaptı.Dudaklarını bebekler gibi düşürmüştü.

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Paz Eyl. 20, 2009 2:26 pm

Lissa ve Sarah'ın arkadaş olduklarını bilmiyordum.İkisi meğersem çok iyi anlaşıyorlarmış bende bunu yeni öğreniyordum.İkisinin arkadaş olmasına heleki knaka olmalarına çok sevinmiştim.Lissa yanımıza gelince oda benim topladığım çiçeklerin kokusunu almıştı ama ben yinede çıkarmamıştım bu çiçek kokusu iyicene olay olucaktı anlaşılan çşçekle ilgili espirilerini yapıyolar bi bende mavili ve Gryffindor armalı çantamdan çiçeklerin durumuna bakmak için elime aldım ben çiçekelre bakarken Lissa ve Sarahta sohbete girmişlerdi.

İlkten çiçekleri direk Lissa'ya vericektim.Ama Sarahta kokuyu alınca işler biraz karışmıştı yani arap saçına dönüyordu.Şimdi Lissa'ya çiçekleri versem senden mi geliyordu ve söylemiyordun diyecek diye düşünmüştüm Sarah ama çiçeklerde ölüyordu keşke bitlileri canlı tutmanın bir yolunu bilseydim diye düşünmüştüm o an.Ama yok bu ççekleri Lissa'ya ellerimle koplamıştım artık Sarah'ın sözleri aklıma bile gelmicekti çiçekleri çıkardım vee İkiside birden bana bakmışlardı bu kokular senden mi geliyordu Edward nyie kaç saattir söylemiyorsun bizi arattırıyorsun demişlerdi.Haklıylardı bana kızmakla Lissa'ya aşkım bunlar senin için topladım diyerek uzatmıştım

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Paz Eyl. 20, 2009 3:29 pm

"Huylu huyundan vazgeçmez."

SS'in bebekler gibi özür dileyen masum yüzüne karşı koymak mümkün değildi. Lissa'da karşı koyamamıştı zaten...

Gülümseyerek ve kafasını aşağı yukarı sallayarak affettiğini göstermeye çalışıyordu. O sırada Edward çantasından çiçekleri çıkarmıştı. Lissa da Sarah gibi şaşırmıştı. Bu kadar yakından gelen bir çiçek kokusu bariz bu kadar yakın olabilirdi. Ama Edward'dan çıkacağını hiç tahmin etmemişti.

''Aşkım bunlar senin için topladım.''

Edward'ın uzattığı çiçekleri hemen alıp koklamıştı Lissa. Kışın ortasında direnip bir de böyle güzel kokan çiçekleri alıp koklamıştı. Çiçeklerden yayılan koku sanki tazeliyordu havayı. O an hissettiği huzur yüzüne de yansımış gibiydi. Yüzünde kocaman bir gülümseme oluşurken biraz eğilip Edward'ı öpmüştü ve belli belirsiz teşekkür etmişti.
Ne kadar ince bir düşünceydi. Çiçeklerini Sarah'ın burnuna doğru sokup ''Kokla bak ne güzeller.'' demişti. Biraz fazla sokmuş olacaktı ki Sarah biraz geri çekilmişti...

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Ptsi Eyl. 21, 2009 4:15 am

Sarah Lissa'nın onu affettiğini gösteren hareketlerini görünce yine canlandı.Onunla hep böyle olurlardı zaten.Çiçek kokusu çok belirginleşmeye başlamıştı artık.S çıldırmak üzereydi.Tam artık delirdiğini düşünmeye başladığı sırada Edward mavi-turunu çantasını karıştırmayı bıraktı ve onlara döndü."Tanrım..." dedi Sarah.Çünkü Ed iki saattir kendisinin,bir saattir de Lissa'yla bereber aradıkları çiçek kokusunun kaynağını ortaya çıkarmıştı!Elinde çok güzel bir demet çiçekle duruyordu.Mavi,kırmızı ve sarıydı çiçekler.

Lissa'yla aynı anda Edward'a hafifçe çıkıştılar:"Neden bizi iki saattir arattırıyorsun?".

"Aşkım bu çiçekler sana." dedi Edward gülümseyerek Lissa'ya.Lissa hemen çiçekleri aldı ve göğsüne bastırıp kokladı.Mest olmuştu.Sarah gülümseyerek onlara baktı.Ne kadar güzel bir davranıştı.Bu kışta bu rengarenk çiçekleri bulabilmek...Lissa Edward'ı belli belirsiz öpüp teşekkür etti gözlerinin içi gülerek.Daha sonra S.'e döndü ve çiçekleri burnunun dibine soktu :"Kokla bak ne güzeller."

Sarah hemen çiçekleri geri ittirdi."Evet" dedi."Çok güzeller ama...Ha-hapşuu!!" birden hapşırmaya başladı."Benim...hapşu!!Alerjim var...hapşu!!Biliyorsun...haapşuu!!" Sarah'nın burnu kızarmış gözleri sulanmıştı."O çiçekler sizin aranızda bir yerde dursun.Aşk böcükleri." dedi sırıtarak.

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Ptsi Eyl. 21, 2009 4:31 am

"Benim...hapşu!!Alerjim var...hapşu!!Biliyorsun...haapşuu!! O çiçekler sizin aranızda bir yerde dursun.Aşk böcükleri."

Sarah'nın rengi atmış, gözleri sulanmıştı. Kızaran burnuyla sürekli hapşuruyordu. Lissa af dilercesine dudağını aşağı doğru sarkıtıp ''Özür'' demişti. Bir an aklından çıkmış olmalıydı. Sarah'nın çüçeklere alerjisi vardı ve birkaç şeye daha. Bünyesinin bu konularda biraz zayıf olması Lissa'yı çileden çıkarırdı.

Çiçekleri Edward'a uzatarak ''Biraz daha çantanda kalsalar iyi olur. Yukarı çıkarken verirsin. Yoksa Sarah eşekler cennetini boylayacak.'' demişti en şirin halini takınarak. Edward'ın yanlış anlamamasını umuyordu.

Çiçekleri Edward'a verdikten sonra Sarah'ya dönüp çantasından bir mendil çıkarmıştı. Mendili Sarah'ya verip '' Al bakalım hasta ve yaşlı kadın... Etrafı salyalarınla doldurmadan önce yüzünü temizle..'' demişti. Sarah'nın iğneleyici bakışını görmemiş gibi yaparak yine o şirin haliyle gülümsemişti....

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Ptsi Eyl. 21, 2009 4:44 am

Sarah hapşurmaya devam ediyordu.Lissa dudaklarını düşürerek ondan özür dilemiş S de başını aşağı yukarı sallayarak "Önemli değil." demeye çalışmıştı.Daha sonra Sarah'ya bir mendil uzatıp:

"Al bakalım hasta ve yaşlı kadın... Etrafı salyalarınla doldurmadan önce yüzünü temizle..''

Sarah Lissa'ya ters ters bakmıştı.Lissa'ysa en şirin haliyle gülümsüyordu.

"Hasta ve yaşlı kadın mı?" dedi mendili kullandıktan sonra."Senin tanıdıkların içinde hasla ve yaşlı olacak en son kişi benim." Lissa'ya dili çıkarttı ve koltuktan kalkıp mendili şöminenin yanındaki siyah çöp kutusuna atmak için oraya doğru yöneldi.Ve arkasını dönmeden içini çekerek ekledi:

"Bu alerji beni öldürüyor..."

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Ptsi Eyl. 21, 2009 11:58 am

Celestine yorucu ve yoğun bir günün ardından, çantasında bir dolu çalışılması gerekilen ders ve yapılması gerekilen ödevle ortak salonun yolunu tuttu. Şu günün nihayet bittiğine seviniyordu. Dinlenmek için o sıcacık ortak salonuna yürüyor olması keyif veriyordu ona. Hogwarts’ın yıllardır kullanılmasına rağmen hiç eskimeyen o uçsuz bucaksız koridorlarından geçip başka hiçbir yerde rastlayamayacağınız dönen merdivenleriyle Gryffindor ortak salonunun olduğu kata çıktı. Tabloların koridoru dolduran, kendisiyle ilgili dedikodularına kulak asmayarak Gryffindor ortak salonunun deliğinin önünde asılı durmakta olan portrenin önüne geldi.
“ Parola?”
İlk başlarda ortak salonlara parolayla girme uygulamasını çok sevmişti Celestine. Fakat zaman ilerledikçe ilginçliğini kaybetmeye başlamıştı. Neden böyle bir uygulama yapma gereği duyduklarını bilmiyordu. Sonuçta yakasında açıkça görünen Gryffindor arması işliydi. Kendi ortak salonuna girmek için parola söylemeyi saçma buluyordu. Dahası, sürekli parolaları unutan ya da karıştıran zekadan yoksun veletlere acıyordu. Celestine parolayı söyledi. Tablo, savrularak ileri doğru açıldı, Gryffindor ortak salonuna açılan delik ortaya çıktı. Başını eğerek delikten geçti. İçeri şöyle bir göz attığında üç kişinin, şöminenin önündeki koltuklarda oturup, konuşmakta olduklarını gördü. Evet, bunlar Sarah, Lissa ve Edward’dı. Celestine üçünü de şu an yanlarına gidebilecek kadar yakın hissediyordu kendine. Adımlarını hızlandırarak yanlarına gitti. Yorucu bir günün ardından, bir koltuğa oturmuş olmanın verdiği zevki çıkararak güler yüzüyle arkadaşlarına döndü.
“ Merhaba.” dedi içten sesiyle, Lissa elindeki bir demet çiçeği Edward’a uzatırken.
“ Ne kadar güzel çiçekler.” Elbette Celestine, Sarah’ın çiçeklere alerjisi olduğunu ve çiçeklerin onu böylesi bir duruma soktuğunu bilmiyordu.
“ Neyin var Sarah?” diye sordu. “ Hasta falan mısın?”

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Ptsi Eyl. 21, 2009 12:21 pm

Sarah çöp kovasından geri dönmüştü.Tam o koltuğa oturduğu sırada elestine de yanlarına gelmişti.S. Lissa'nın oturduğu tarafa doğru kayıp ona yer açtı.Daha sonra Celestine de mavi,kırmızı,sarı çiçekleri sevmişti.Ondan sonra Sarah'ya dönüp merakla sordu:

"Neyin var Sarah?Hasta mısın?"

Sarah ona bakıp gülümsedi.Burnunun kırmızılığı gitmeye başlamıştı."Hayır" dedi."Çiçeklere alerjim var da."Hafifçe kafasını çevirip tekrar şömineye baktı.Yakında birinin yeni odunlar koyması gerekecekti.Tekrar Celestine'e döndü."Sen neler yaptın bugün?".Parmağına o acı yeniden saplandı."Lanet olsun!" dedi içinden.Hafifçe parmağının ucunu emdi.Celestine ona bugün neler yaptığını anlatırken bağdaş kurdu.Baaklarını toplarken sağ bacağı Lissa'ya çarptı.Lissa'nın -bir rahat dursan ölür müsün- bakışlarına karşılık mavi-gri gözlerini büyüterek fısıltıyla özür diledi.Tekrar Celestine'e döndü.

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Salı Eyl. 22, 2009 2:00 am

“Hayır.” diye cevap verdi Sarah, yüzündeki hasta ifade yavaş yavaş yok olurken. “ Çiçeklere alerjim var da.”
“ Ah, anlıyorum.” derken, çok kötü bir durum olmalı diye geçiriyordu içinden Celestine. Başını şömineye çevirdiğinde sönmeye yüz tutmuş olduğunu gördü. Artık havaya kırmızı, turuncu kıvılcımlar saçmıyordu. Sadece sönük bir ışıkla yanıyordu. Ortak salonların klasiği haline gelen kadife kaplı kırmızı koltuktan kalkarak şöminenin yanına gitti. Şöminenin sağ tarafında durmakta olan hasır sepetten iki odun alırken Sarah tekrar kendisiyle konuşmaya başladı.
“ Sen neler yaptın bugün?”
Celestine elindeki iki parça pürüzlü ve ince odunu çok da dikkat etmeden şömineye attı. Şimdi alevler bir anda canlanmış, adeta odunları yutuyordu. Geri dönerek tekrar kendini Sarah’ın karşısındaki koltuklardan birine bıraktı.
“ Sıradan bir hafta içinde ne yapılabilirse.” diye yanıtladı Sarah’ı. “ Ders, ders, ders.” İçindeki sıkıntının ses tonuna yansımamasını umdu. Bugün gerçekten çok sıkılmıştı. Ne Gryffindor’dan bir arkadaşına rastlayabilmiş – anca derslerde görebilmişti ki konuşmaya izin yoktu- ne de sevdiği bir derse girmişti. Fakat ortak salonda aynı anda üç arkadaşına birden rastlamak tüm bu sıkıntısını bir anda yok etmeye yetmişti. Lissa’ya baktığında onun Edward’la konuşup şakalaştığını gördü. Hafifçe gülümsedi. Edward’la Lissa’nın birkaç gündür çıktıklarını biliyordu ve her fırsatta konuşmak istediklerini de çok iyi anlıyordu.
“ Siz neler yaptınız?” diye sordu. “ Bütün gün beraber miydiniz?”

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Salı Eyl. 22, 2009 2:13 am

“ Sıradan bir hafta içinde ne yapılabilirse.” diye yanıtladı Celestine. “ Ders, ders, ders.”

Sarah onun sesinde bir sıkıntı mı hissetmişti ne?Ama çok da önemliye benzemiyordu.Celestine'i çok uzun zamandır tanımamasına rağmen nasıl biri olduğunu biliyordu.Çok sıkıntılı olsa bunu gizlemeye çalışır ama başaramazdı.Celestine şömineye birkaç odun daha atmış,alevler yeniden canlanmıştı.S. çocuk gibi sevindi buna.Neden olduğunu bilmiyordu,şöminenin alevleri bu ortamla birleşine onu büyülüyordu."Sadee beni büyülemiyordur herhalde." diye düşündü.Alevler yine am gibi gözlerinden yansıyordu.Ed'le Lissa'ya baktı.Bir şeyler konuşup gülüyorlardı.Sarah onların birbirlerini nasıl sevdiklerini biliyordu.Tabii ki bilecekti Lissa her akşam yatakhanede birbirlerinin saçlarını tararken anlatırdı mutlu mutlu.Onlar adına mutluydu.Gülümsedi.

Celestine'e baktı.O da Edward'la Lissa'ya bakıp gülümsemişti.“ Siz neler yaptınız?” diye sordu. “ Bütün gün beraber miydiniz?” S. on cevap verdi."Biz Lissa'ya beraberdik bütün gün.Edward da daha sonra aramıza katıldı."

Göz ucuyla tekrar Ed'le Lissa'ya baktı.Celestine'e baktı ve sırıttı."Seninle kendime aşk iksiri yapacağım bu gidişle.Yalnız hissediyorum kendimi."Beyaz dişleri daha da ortaya çıkmıştı.Yumuşak bir kahkaha patlattı.

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Çarş. Eyl. 23, 2009 7:25 am

Rengarenk çiçekleri aşkım Lissa'ya vermiştim ikiside çok şaşırmışlardı.Biraz kızmışlardı ama Lissa'ya rengarenk çiçekleri görünce çok sevinmişti.O sevinice bende çok sevinmiştim ve çok mutlu olmuştum beğenmesine.Lissa koklaması için Sarah'a çiçekelri uzatmıştı ama bu yaptığı en kötü şeydi belki.Sarah'ın alerjisi vardı çiçeklere ama Lissa ne yapsın bilmiyorduki çiçekelre alerjisi olduğunu zavalla Sarah benim yüzümden sürekli hapşuruyodu.Keşke o çiçekleri yanlızken vermiş olsaydım diye düşünmüştüm.Sonra yanımıza 1 öğrenci geldi henüz kendisiyle tanışmamıştım ama tanışırsam çok mutlu olacağımı düşündüm.İçeri giren öğrencini adı Marcia Celestine Bickle yanımıza gelip merhaba giyerek aramıza katılmıştı.Yanımıza gelir gelmez oda çiçekleri gördü ve malesef onunda çiçeklre alerjisi avrmı bu çok çotu olmuştu çiçeklere alerji olmak çıok kötüydü.Daha fazla kimse hapşurmasın diye Lissa çiçekleri bana verip çantama koydum.Lissa daha sonra benden alacağını söylemişti.

Çiçeklere çantama koyduktan sonra Celenstine ve Sarah birazda olsa rahatlamışlardı.Bi yandan çok sevinmiş ama bir yandanda biraz üzülmüştüm ama olan olmuştu.En iyi şeyin benim biraz kütüphaneye gidip ders çalışmak olduğunu düşünmüştüm evt böyle olunca 3 kız daha rahat sohbet edebilirlerdi ve arkasından kızlara benim artık kütüphane'ye gitmem gerektirğini söyledim.Lissa hemen kızmış somutmuştu.Lissa'ın somutmasını istemiyordum.Onun üzülmesi benimde üzülmem demekti aam gidersemde diğer 2 kişide rahatlayacaktı en iyisinin gitmek olduğunu düşündüm ve ayağı kalktım kütüphaneın oyunu tuttum.

Konu: Geri: Yorucu Bir Gün Çarş. Eyl. 23, 2009 7:46 am

Edward kütüphaneye gitmesi gerektiğini söyleyip yanlarından ayrılmıştı.Sarah Lissa'nın yüzünün düştüğğünü fark etti.Ona dönerek konuşmaya başladı:

"Bak suratına bak yaa.Canım gülümse azıcık yakında yine görüşeceksiniz." dedi gülümseyerek.Lissa'nın cümlelerine bir tepki vermediğini görünce parmaklarını hafifçe Lissa'nın dudaklarının kenarına koydu ve yukarı doğru kaydırdı."Gülümse biraz." bu yaptığı Lissa'yı biraz neşelendirmişti.Celestine de bu sırada merakla onları izliyordu.Çiçek kokusu hafif hafif yok olmaya başlamıştı.Tekrar Lissa'ya baktı.Yine somurtmuştu.S içinden "Sen gülmessen ben zorla güldürmeyi bilirim." dedi ve sırıttı.Lissa'yı yana doğru ittirdi ve gıdıklamaya başladı.Lissa'nın kahkahaları ortak salonu doldurmuştu.Bir süre sonra buna Sarah'nınkiler de karışmıştı.Celestine de şaşkın bir şekilde onlara bakıyordu.Sarah geri çekildi ve Lissa'nın ona bakış şekline güldü.

Sarah yeniden yerine oturdu ve duvardaki saate baktı.Birden kafasına dank etti.Kütüphane de çantasını unutmuştu!Buraya geldiğinden beri bir şeylerin eksik olduğunu düşünmüştü.Bulmuştu işte şimdi.Lissa'yla Celestine'e özür dilercesine baktı.

"Kütüphanede çantamı unuttum kızlar." dedi.Lissa ona yine -sen böyle gidersen...- bakışıyla baktı.Sarah ayağa kalktı ve Lissa'nın yanaklarını sıktı."Hemen geleceğim kanka söz veriyorum,dakika tut." dedi ona gülümseyerek ve portre deliğine doğru yöneldi.Lissa'ya döndü ve "Başlat!" diyip ok gibi fırladı.