Yine karanlığın içinde yürüyordu,son günlerde olanlar bu yürüme olayını dahada artırmıştı.Hogwarts'tan nerdeyse her akşam çıkıyor,sabaha karşı geri dönüyordu.Bu olayın gizli yapılması gerekli olduğu için kimsenin haberi olmuyordu.Siyah giyiniyor kimsenin onu görmesini istemıyordu.Ne kadar alışsada herzaman tedirgin oluyor yüzüne vuruyordu.Can sıkıntısı bir hal almış bu işin hemen bitmesini istiyordu.Okul arazisinden çıkıncaya kadar kalbinin atışı anormal bir şekilde atıyordu.Sanki ona gitmemesini emrediyor gibiydi,karanlığın içinde yürürken aynı zamanda Evaline aklından çıkmıyordu.Rahatsız edici bir şekilde eskiden olduğu gibi aklından çıkmıyordu.Okul arazisinden cıkmasına çok az bir mesafe kalmıştı.Yolun bitmesine az bir zaman kala kalbinin atışı normale dönmüştü.Karanlık yolu görmesine sadece Ay'ın ışığı yardım ediyordu.Nezaman karanlıkta kalsa herzaman yanındaydı sanki,bugün herzamankinden farklıydı farklı bir yere gitcekti.Yolun bittiğini farkettiğinde cisimlenmeye hazır bir konuma geçti ve Vlorë Ormanına cisimlendi..
Deminki yürüdüğü yerden tek farkı buraya ışık girmıyordu.Ağaçlar Ay'ın ışığını kapatıyor,korkutucu bir ortam oluşturuyordu.İlk defa böle bir yere gelcekti,ormandaki canlıları uyandırmak istemıyordu.Ama bunu göze alması gerekiyordu''Lumos''Asası küçük bir alanı aydınlatıyordu.Yavaş ve dikkatli adımlarla ilerlemeye başladı,ayağıyla dal parçası kırdığında cıkardığı ses hariç başka seslerde geliyordu.Duyduğuna göre buralarda gizli bir geçit olması gerekiyordu.Karanlıkta nasıl görebilirdiki belirli kişilerin görebilceği geçit karanlığın içinde saklanmış olmalıydı.Etrafında çıkan sesler daha ürkütücü bir hal almaya başlamıştı.Baykuşların sesi ormana haber veriyor gibiydi.Karanlık ormanda ilerlemeye devam ederken değişik bir ağaç gözüne ilişti.Diğer solmuş ve kurumuş ağaçlara göre daha iyi durumdaydı.Yapraklarının her biri rüzgarda dalganıyor güzel bir görüntü oluşturuyordu.Hızını arttırarak ağaca doğru yürümeye başladı.Küçük taşlı yoldan geçtikten sonra ağaca ulaşmıştı.Ağacın bir yerinde ilginç bir şey yoktu.İçinde küçük bir umutsuzluk meydana geldi.Yoluna devam etmeye hazırlanırken kendi boyutu büyüklüğünde ağacın kabuğu acılmıştı.Onun boyutunda biri rahat bir şekilde içeri girebilirdi sanki.Asasını içeri doğru tutarak küçük canlıları uzaklaştırdı.Yavaş ve tedirgin adımlarla içeri girmeye başladı,hiç ışık kalmamıştı asasındaki ışık sönmüş yerine karanlık gelmişti.
Aniden ayağı kaydı ve küçük deliye dogru düştü.Delik eğimli olduğu için yer altına doğru iniyor gibiydi.Ağaça girerken tek elini dışarıda tuttuğu için yara almıştı.Elinde büyük bir kanama olduğunu farketmemişti bile aşağıya çok hızlı bir şekilde iniyordu.Tuzağa düşmüştü sanki ölümü hissedebilicek bir hal almıştı.Artık ölceği kesindi yanlış kapıyı bulmuştu,ona kimse yardım edemezdi.İçerideki karanlık biraz daha aydınlanıyordu,cıkışın oldugunu farketti ama cok hızlı iniyordu.Sakat kalcağını düşünerek beyaz ışığa doğru indi''Ayhh!!''Küçük yerden düşündüğüne göre yavaş bir şekilde toprağın üstüne düşmüştü.Yavaş bir hamleyle ayağa kalkmaya başladı elini silktikten sonra diğer elinede kan bulaştığını farketti.Çok yoğun bir şekilde kan akıyordu.Asasını yerden aldıktan sonra koluna eşine doğru tuttu''Ferula''Eli sarılmış kan akmasını engelliyordu.Bakışlarını ileriye doğru attığında karşısına düz bir yol çıktı.Yolun diger tarafları ağaçlarla çevriliydi.Hiç bir canlının sesi gelmıyordu,tek duyduğu ses yürürken ayağının toprağa çarpmasıydı.Küçük Patika gittikçe uzuyordu sanki hiç bitmicek gibiydi.Zaman geçiyor ve yol bitmiyordu.Kalkmıştı artık burda neden böle bir yere gelmiştiki,umutsuzluk yüzünden okunuyordu.Her yeri toprak olmuş kanla karışık bir hal almıştı,sanki aynı yerleri sürekli dolanıyordu.Yoluna devam etmeye karar verdi.Her yer karanlık olduğu için bütün ümidi gitmiş hüzülü bir ifade sarmıştı yüzünü.Etrafına daha dikkatli bakıyordu artık biraz daha ilerledikten sonra takip ettiği patikanın yanında bir patika daha çıkmıştı sanki.Ne kaybedebilirdi ki diğer patikaya girmişti bu sefer ondan farklı canlılar var gibiydi.Yolun sonu görünüyordu sanki karşısında küçük bir ışık vardı.Hızlı adamlarla oraya ulaşmaya çalıştı.Yürüdüğü yere bakmıyor sadece ışığa bakıyordu.Ayağının bişiye takıldığını farketti ve yere hızlı bir şekilde düştü.
Ayağından bişi tutuyordu sanki artık umutsuzluk içini kaplamış hareket etcek gücü kalmamıştı.Burda ölebilirdi,kimse yardım edemezdi artık ona kalkıcak gücü kalmamış gözlerini yummuştu.Son yutkunmasını vericek gibiydi artık.Bütün hayatını etkileyen şeyleri görebiliyordu,Evaline'yle gecirdiği günler gözlerinin önündeydi şimdi herşeyi uzaktan izliyordu.İlk tanıştıkları zamanı bile görmüştü aralarında ondan ayrılırken sölediği şeylerde geçiyordu ondan özür dileme fırsatı bile bulamamıştı.İçinde ona duyduğu sevgi alev almıştı şimdi.Nekadar acı cekse bile ondan özür dilemeden ölmicekti.Parmaklarını hareket ettirebilmeye çalıştı ve başarmıştı.Gözleri yavaş bir şekilde açılmaya başlamıştı,birazda olsa hareket edebiliyordu.Elini toprağa bastırarak yavaş bir şekilde kalkıyordu yeniden,ışık karşısındaydı tüm gücünü toplayıp yoluna devam ediyordu artık.Işığa ulaştıktan sonra içinden geçti,bu sefer geniş bir arazideydi şimdi.Etrafı topraklarla cevriliydi ve yağmur yağıyordu.''Nasıl bir büyüdür bu!''Toprakla birlikte küçük su birikintileri vardı.Yavaş bir şekilde geniş araziye giden tümsekten indikten sonra yürümeye ve etrafına bakmaya başladı.Toprak çamur bir vaziyetteydi nerdeyse küçük su birikintileri arazinin her bir köşesinde vardı.Geniş araziyi hızlı bir şekilde araştırmaya koyuldu,bir yandan yürürken bir yandanda ilginç bir şeyler bulmaya çalışıyordu.Uzun süre yürüdükten sonra hiç bir şeye raslayamamıştı.Bulunduğu yerden etrafına göz gezdirmeye başladı,yağmur şiddetli bir şekilde yağıyordu.İleride diğerlerinden farklı bir göl bulmuştu sanki diğerlerine göre daha parlıyordu ve daha büyüktü.Yanına vardığında gölün içi parlıyordu.İçinde sanki birşey vardı.Tek yol bunu öğrenmekti,asasını cebine koyduktan sonra suya atladı.Çok derin ve soğuktu kollarını hissetmicek bir dereceydi.Dalmaya devam eddikçe daha soğuyordu.Kolundaki sargı açılmıştı artık kan gölü ele geçiriyordu.Nefesi gittikçe azalıyordu okadar derine inmişti ki artık geri çıkmaya çalışsa bile nefesi yetmeyebilirdi.Taki karşısına elinde bir kadehle devasa bir ejderha çıkana kadar.Yüzündeki korkmuş ifade azını açmaya yeterliydi,kendi boyutu kadar bir kadeh tutuyordu.Eliyle ejderhayı incelerken kanı akmaya devam ediyor küçük kadehe giriyordu.Her girişinde biraz daha geri gidiyor gibiydi,bunu yapması cok aptalcaydı ama denemesi gerekiyordu.Elini ejderhanın kadehi tuttuğu sivri parmaklarıyla kesti.Kan gölü tamamen ele geçirmiş,soğuk içine giriyordu.Kadehe doğru elini götürdükten sonra yavaş bir şekilde kadeh ejderhaya doğru çekilmeye başladı.Belirli bir mesafeye geldikten sonra kadehin içinde birşey açılmıştı.Artık hiç nefesi kalmamış son nefesiyle kadehin içine girip açılan kapıdan içeri girdi..
Arkasındaki kapı aniden kapatılmıştı.İçeride boğazına kadar gelebilen su birikintisi vardı.Nefes almanın verdiği sevinç ve karanlığın verdiği üzüntüyle bekleyemeye başladı.Altında küçük bir kapı daha açılmış onu içine çekiyordu.''Lanet olsun!Yinemi?''Karanlıktan hiç bir şey göremıyordu nereye kaydığından biri habersiz bir durumdaydı.Bütün hisleri kapanmıştı şimdi küçük su birikintisiyle kayıyordu ve uzun sürmedi yine başka bir yere düşmüştü.Yerden kalktıkten sonra bakışlarını önüne kaldırdı ve gelmişti.Uzun yolculuk sona ermiş,ain alanına gelmişti.Yirmi tane meşale aralarındada kırmızı koltuklar vardı.Hızlı bir şekilde ve suratında sırıtmayla ilk koltuğa atladı.''Ansem nerde kaldın?!!''