İstenen Mevki : Lord'a yakın bir yer
RPG
Yerin dibine girmek ve orada kaybolmak. İşte tüm istediği buydu Nava'nın. O gördüklerinden sonra yaşaması bile imkansızdı. Koşmak istiyordu. Kaybolmak. Uçmak. Ve bir dahada gelmemek. Gizli barınağına geldi ve seyahat pelerinini çıkardı. Masanın üzerinde boş ateşviskisi ve şarap şişeleri vardı Jared demekki burdaydı. Onla beraber buradan kaçabilirdi. Hiç keşfedilmemiş yerleri keşfedebilir, hiç varolmamışlar gibi davranabilirlerdi. Jared'ın sadakatine inanıyordu. Kimseye inanmadığı kadar çok..
Kendini yayları çıkmış, eski rahatsız yatağa bıraktı. Biraz uyusa iyi olacaktı en azından Jared gelene kadar. Herşeyi anlatmalıydı ona. En karanlık sırları oda bilmeliydi. Biliyordu onuda kendi gibi harcamaya hakkı hiç yoktu ama bunun ağırlığında ezilmekten korkuyordu. Uyudu. Düşlerde bile rahat yoktu ona. Rüyasında Carmilla'yla yaptığı düelloyu yeniden yaşıyordu ama bu sefer zarar gören babası değil kendisiydi. İç geçirdi. "Keşke" dedi."Keşke ben olsaydım. Keşke bunları öğrenmeseydim. Ahhh".
Kapı yavaşça açıldı. Jared ,koyu saçları denizden gelen meltemle sallanarak içeri girdi. Nava ne diyeceğini bilmiyordu. "Merhaba aşkım."dedi gözleri dolarak.."Korkunç şeyler oldu. Gidelim buralardan. Yoksa kaldıramam. Her baktığımda yüzü gözümün önünde , ben hiç istemedim böyle olsun-" Jared korkmuş görünüyordu. Nava'nın sözünü kesti. "Nava neler oluyor, sakin ol ne oldu anlat bana hadi canım anlat". Nava hıçkırıklarına hakim olamıyordu. O hiç tahmin etmemişti. Onun yüzündendi. Herşeyin sorumlusu kendisiydi.Öğrendiği gerçekler. Hiçbir zaman peşini bırakmayacaktı onun. Lanetti resmen üzerindeki. Hiç var olmamayı diledi ne kadar imkansız olsada.
Nava o günkü yaşadıklarını anlattı. Jared soğukkanlılığını koruyordu. Ve bir kez bile yargılamadı onu. Teselli etti. Seviyordu onu.Çok seviyordu. Ölene kadar yanında kalsın istiyordu....
10 dakika sonra artık hazırlardı. Gitmek için. Birgün gelecekti buralara. Herşeyi bir kere daha düşünecekti. Belki pişman olacaktı gittiği için yapması gereken buydu. İtaati az halsın hayatına mal oluyordu. O aptal güveni sayesinde biricik babasını kaybetmişti. Gitmesini istiyordu onun. Bu uğurda ölmüştü. Babası boşuna ölmemiş olacaktı. Yalnız Nava buna değmiyordu. Kendini o kadar değerli hissetmiyordu. Belkide değildi. Ama giden geri gelmiyordu ne yazıkki..
Tam kapıdan çıkmak üzereydilerki kapı önlerine devrildi. Jared ve Nava yere düştüler. Gelen Carmilla'ydı. Lanet ölesice Carmilla. Nava ayağa kalktı. Asası elindeydi. Hafifçe kaldırdı. Carmilla'nın yüzünden sadece iğrenme vardı. Sanki dünyanın en iğrenç pisliğine bakıyormuş gibiydi. Nava " Geldin demek. Yarım kalmış işi halletmek mi istiyorsun haaaa" artık haykırıyordu. "Hayatımı mahvettiğin yetmedi mi ? Ne istiyorsun yaşayan en lanet yaratık olduğumu söylemek mi? Söyle. Zaten öyleyim. Bir korkak gibi davrandım. Ama unutma burda kalmayacak hiçbir şey. Birgün geleceğim ve o zaman hesaplaşcaz. Şimdi çekil önümden." Jared'ı kolundan çekti ve kapıya sürükledi. Konuşma sırası Carmilla'daydı. "Hahaha ne güzel. Babamızı öldüren bendim öylemi. Hayatını mahveden benmiydim. Hayır tatlı Nava. O sendin. Hepsi sen. Zehirledin hepimizi. Lanetlendik. Hayata gelmen hataydı senin. Dedim ben başarabilirdim engelleyebilirdim ama yapamadım. Ama şimdi bitiricem işini buraya kadar. Elveda vakti." Nava gözlerini kapadı belki tam sırasıydı şimdi. Ölmenin. Kardeşlerini kurtarabilirdi. Onlar yaşayabilirdi. Böyle bir hayatı hak etmeyecek kadar iyiydiler. Kendisiyse kötü. Ama o tercih etmişti. Kimseyi suçlayamazdı. Evet sırada ölme vakti vardı. Gözlerini kapadı. Yine hiç var olmamak istedi....
Not : Rütbe olarak bakanlık kalmasını istiyorum. Ama ölüm yiyen yazabilirsiniz.