Joey Levin Matter Eski Yazıtlar Profesörü
Mesaj Sayısı : 40 Ruh Hali : Nereden : kimsenin bilemediği , blipte göremediği , görüpte gezemediği yerdeyim.
Seviye RP Puanı: (90/100)
| Konu: Joey Levin Matter Cuma Ağus. 14, 2009 6:48 am | |
| İstenen Mevki:Eski Yazıtlar
RPG:
Buz gibi soğuk, adını bile bilmediği bir caddedeydi Joey. Ellerini, giydiği trençkotun ceplerine sokmuş, dondurucu soğukta rüzgara karşı yürüyordu. Öyle derin düşüncelere dalmış ve korkmuştu ki, yüzüne çarpan beyaz kar taneciklerinin farkında bile değildi. Aklı bu akşam olacaklardaydı. Son iki gündür kabuslarına giren geceyi bugün yaşayacaktı. Nasıl oldu da Joey bu hale gelmişti? Sevdiği her şeyin ve herkesin ellerinden alınmasına nasıl izin vermişti? Daha bir ay öncesine kadar karısı ve çocuğu ile vakit geçirmeyi seven basit ve mutlu bir adamdı. Bir anda hayatı tersyüz olmuş, ve bu bataklığa saplanmıştı. Sanki bataklıktan çıkmak için yaptığı her hamlede daha da içine gömülüyordu. İnsanın hayatında bir şeyler güzel gitmeyiversin, diye düşündü Joey, bir güne kalmaz bozuluyor...
Joey, yanından fişek gibi geçen bir siyah duman huzmesiyle kendine geldi. Duman, kapkara ve korkutucu bir şekilde Joey'in etrafında daireler çiziyor, ona hamle yapmak için hazırlanıyormuş gibi görünüyordu. Joey, korkuyla ceplerini karıştırıp asasını aradı, ama daha asasını çıkaracak vakit bulamadan kara duman huzmesi Joey'e hücum etti. Dumanın ona çarpmasıyla yere düşen Joey, asasına uzanmaya çalışsa da yetişemiyordu. Yetişebileceğinden çok uzaktı. Zaten üstündeki kara duman, görüşünü tamamıyla engelliyordu. Joey havaya doğru bir yumruk savurdu, ama yumruğu, sadece üstüne çullanmış dumanın içinden geçmekle yetindi. En sonunda, kara duman, en az kendisi kadar simsiyah bir pelerin giymiş bir adama dönüştü. Dahası, Joey bu adamı tanıyordu.
"Pislik!" dedi Joey, hızla adamı üstünden iterek. Adam, Joey'in gücüyle yere yapışmasına rağmen katıla katıla gülüyordu. Yumruğuyla yerleri dövüyor, gözlerinden yaşlar akıyordu.
"Bunu komik mi sanıyorsun?" diye sordu Joey tekrar hiddetle, gülmekten yerde yuvarlanan adama. Adam cevap verecekmiş gibi ağzını açtı, ama gülmekten konuşamıyordu bile. Sadece işaret parmağını kaldırıp Joey'e beklemesini işaret etti. Joey da kollarını kavuşturup sinirle adamın gülmesinin geçmesini bekledi. Adam, son kahkahasını da attıktan sonra, "Özür dilerim, Joey," dedi yutkunarak. Sonra, Joey'in asasını alıp ona uzattı ve üstündeki tozları silkeledi. Joey, teşekkür etmeksizin asasını adamın elinden aldı ve yürümeye başladı. Hala kalbi güm güm atıyordu. Ne komik bir şakaymış bu böyle, diye düşündü.
"Hadi ama Joey," dedi adam koşup ona yetişmeye çalışarak. "Ama beni görünce yüzünün aldığı şekli görmeliydin. Kandırılmayacak gibi değildi."
Joey, yanında hevesle yürüyen orta yaşlı adamın yüzüne baktı. Saçları hafif hafif beyazlaşmaya başlıyordu. Gözleri hem soğukça bakıyor, hem de içlerinde bir sıcaklığın izlerini taşıyor gibiydi. Nasıl bu sıcak gülümsemeli adam onlardan biri olabilirdi? Diğerleri çok daha soğuk ve merhametsizdi. Onların aralarında böyle dost canlısı kişilerin olduğunu hiç düşünmemişti. Bu yüzden Nickholas'a kızmayacaktı, en azından bu seferlik.
"Bu akşam toplantıda ne yapacağını düşündün mü?" diye sordu Nickholas, şimdi çok ciddi ve üzgün görünüyordu. Joey başını iki yana sallayıp sessizce yürümeye devam etti.
Evet, aslında düşünmüştü, hem de çok. İki gündür her gün kabuslarına giren bir konuydu bu sonuçta. Kristin'in, ve küçük oğlu J.T.'nin, o iğrenç herifler tarafından kaçırılması, Joey'e gönderilen, onların elleri ve ağızları bağlanmış görüntüleri, ve işleri batırırsa onların hiç acınmadan öldürüleceğinin bilgisi. Evet, bunları çok düşünmüştü. Bu yüzden her hareketini çok dikkatlice planlamıştı. Ondan istenen her şeyi yapmış, her bilgiyi o iğrenç heriflere ulaştırmıştı. Bakanlık binası içinde neredeyse girmediği ofis, karıştırmadığı çekmece kalmamıştı. Dışarıdan bakıldığında sadece sıradan bir Bakanlık Çalışanı olarak görülse de, (Joey bu düşünceden iğreniyordu) aslında bir Ölüm Yiyen'di.
"Sanırım Voldemort benden hiç memnun kalmayacak," dedi Joey, çarpık bir gülümsemeyle. Nickholas ise soluğunu tuttu. Belli ki efendisinin isminden korkuyordu. Joey'in ise hiçbir korkusu kalmamıştı. "Ne oldu?" dedi gülerek. "Korktun mu? Uuuu!! Voldemort! Volldeemmort! Voldi!"
Nickholas buluşma yerine gidene kadar onunla bir daha konuşmadı.
Buluşma yeri olan mezarlığa vardıklarında Nickholas, Joey'in sırtını sıvazlayıp, "İyi şanslar," dedi ve kendi için belirlenen yere geçti. Joey da dikkatle etrafını inceledi. Boş, daire şeklinde bir alandaydılar. Burası bir ormandı, ama sanki bulundukları dairenin ağaçları sökülüp atılmıştı. Yerde, yaklaşık on tane mezar taşı vardı. Joey, isimleri incelemedi bile. Kafasını kaldırıp etrafına baktı, ve yirmiden fazla siyah cüppeli ve kukuletalı adamın yere çömelmiş beklediğini gördü. Sinirle burnunu çekti. Diğer Ölüm Yiyen'lerin çömeldikleri yerden onu izlediklerini biliyordu. Elini cebine soktu ve asasını kavradı, ve diğer Ölüm Yiyen'lerin beklediği kişiyi beklemeye başladı. Bir mezarlıkta ölecekti, ne ironik.
Joey, yukardaki ağaçların üstünde yolda gördüğüne benzer, ama daha koyu bir duman şeridi gördü. Onların bulunduğu yere doğru süzülüyordu. Joey, cebinde asasını tutarak pervasızca gülümsedi. Kara duman mezarlığa doğru yaklaştığında zihnindeki tüm düşünceleri silmeye çalıştı. Bu akşam Zihinbend'in sınırlarını zorlamalıydı. Gözlerini kapatıp yüzünü buruşturdu. Düşünceleri kafasından sildiğine emin olduktan sonra gözlerini açtı. Ve tam karşısında ona bakan bembeyaz bir yüz gördü. Tebeşir beyazı bir ten, burun yerine yılanınkı gibi delikler, kıpkırmızı, yılanınki gibi dikey bebekleri olan gözler... Voldemort, karşısındaydı. | |
|
Amelia N. Ramanicol İksir Profesörü ~ Ravenclaw Bina Sorumlusu ~ Müdüre
Mesaj Sayısı : 1125 Ruh Hali : Nereden : Buradan(:
Seviye RP Puanı: (95/100)
| Konu: Geri: Joey Levin Matter Cuma Ağus. 14, 2009 6:51 am | |
| kabul edildiniz(: rütbenizi veriyorum... | |
|