Evapsie
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Evapsie

Harry Potter ve RPG'nin birleştiği adres(:
 
AnasayfaKapıLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'...

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Clementine R. Alcore
Ravenclaw 1. Sınıf ~ Kütüphane Görevlisi
Ravenclaw 1. Sınıf ~ Kütüphane Görevlisi
Clementine R. Alcore


Mesaj Sayısı : 624
Ruh Hali : Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Idaree11

Seviye
RP Puanı:
Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Left_bar_bleue40/100Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Empty_bar_bleue  (40/100)

Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Empty
MesajKonu: Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'...   Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Icon_minitimePtsi Ağus. 10, 2009 7:57 am

"Tren 5 dakika içinde Hogwarts 'da olacak. Eşyalarınızı kompartımanda bırakın, onlar ayrıca okula götürülücektir."

Trene bindiğinde içimi kaplayan heyecan duyuru ile birlikte yeniden alevlenmişti. Blaise ancak duyuru yapılmadan beş dakika önce kompartımandan ayrılmıştı. Biz Jo ile kompartımandan, onları yanlız bırakmak için çıktığımızda geri döndüğümüz zaman gitmiş olucağını düşünmüştüm. Ama gitmemişti, aslında iyi de olmuştu çünkü Lu'ya olan özlemini giderdiği için, ilk içeri girdiği andan itibaren yüzünde var olan varlığımızdan hoşnutsuzluğunu ortaya koyan o ifade gitmiş, yerine oldukça sıcakkanlı biri gelmişti. Onun gelmesiyle sıkıcı olacağını düşündüğüm yolculuk, hiç de sandığım gibi olmamıştı. Beş dakika önce ayrılmasının nedeni de artık cübbelerimizi giymemiz gerektiğiydi. Tam hazırlığımızı bitiridiğimiz sırada yavaşlayan tren Hogmeade'e geldiğimizi haber veriyordu. Camdan dışarı baktığımda gündüz var olan güneşin yerini aya bırakmış olduğunu ve güneşin aydığnlığından yoksun kalan gökyüzünün karanlığa büründüğünü gördüm. Koridoru dolduran öğrencilerin gürültüsü etrafı kaplamaya başladığı zaman, biraz daha kompartımanda beklemenin iyi olacağını karar verdik, bu nedenle trenden inen son öğrenciler biz sayılırdık. Trenden inerken yüzüme çarpan soğuk hava titrememe neden oldumuştu. Güneşin sadece var olduğu zaman ısıttığı hava, güneşin gitmesiyle birlikte serinlemişti. Bi an ne yapcağımıza karar veremez halde etrafa bakınmaya başladık. Oluşan birinci sınıf topluluğunu farketmemizden önce, Lu birkaç adım ötede onu bekleyen Blaise'i görmüştü ve "Okulda görüşüz kızlar!!" deyip onun yanına koşmuştu.

"Birinci sınıflar buradan!" diyen bir ses duyduğumuz zaman Jo ile mecburen sesin geldiği tarafa yöneldik.

Dar bir patika yolunun başında duran birisi birinci sınıfları çağırıyordu. Kim olduğunu göremedim çünkü bayağı arkalarda kalmıştım. Birinci sınıf kalabalığına katılan son kişilerden olmamıza rağmen "Başka birinci sınıf var mı?, Birinci sınıflar bu taraftan." sözleri içinde biraz daha bekledik. Baş taraftaki adam herkesin orda olduğuna ikna olduğunda ilerlemeye başladık. Meraklı yanım etrafı incelemek, nasıl bir yerde olduğunun farkına varmak istiyordu fakat karanlık buna engel oluyordu, Sadece Hogsmead'de bir istasyonda indiğimizi biliyordum, onu da kitaplardan. Neden sonra ön taraftan çığlık sesleri gelmeye başladı. Ne olduğunu anlamak için kafamı kaldırdğımda nefesim kesilmişti. Gözalıcı ihtişamıyla Hogwarts karşımda duruyordu. "Vay canına!" diyebildim sadece bu görkemli şato karşısında kesilen nefesimi toplamaya çalışırken. Yanımda duran Jo'da aynı şaşkın ifadeyle kendisini şatonun muhteşemliğine kaptırmıştı.


Biz şaşkın şaşkın bakınırken, "Gerçekten harika, öyle değil mi?" diyen bir ses geldi yanımdan. Kafamı çevirdiğimde trendeki çocuk olduğunu gördüm. Yanımda duran, trende Jo ile vakit geçirmek için dolanırken karşılaştığım çocuktu. Onu gördüğüm zaman yüzüne oldukça uzun bakmıştım fakat onun beni farkettiğini sanmıyordum. "Hem belki farkettiği için değil denk geldiği için benimle konuştu." diye düşündüm, hemen kendimi kaptırmak bana göre değildi. Ama yine de içimde bir umut barındırmayı seçmiştim, kim bilir belki bilerek yanıma gelmişti. Tam cevap vermek için ağzımı açmıştım ki şatonun yansımasını barındıran göl kenarındaki kayıklara binmemiz için sıranın bize geldiğini farkettim. Dörder dörder binilen kayıklarında bir tanesine adım attığımda benimle birlikte gelen Jo dışında, az önce benimle konuşan çoucuğun da kayıkta olduğunu gördüm. Jo'nun oturduğu yer nedeniyle ben çocuğun tam karşısına oturmak zorunda kalmıştım. Zorunda kalmıştım ama durumdan hoşnutsuz değildim. Karşımada oturan çocuğa biraz utangaçlıkla ufak bir bakış atmak için kafamı kaldırdığımda onun da bana bakıyor olduğu hissine kapılmıştım nedense. Oysa o herkes gibi karşımızda duran şatoya bakıyordu....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Anthony Tate Fidelio
Ravenclaw 1. Sınıf ~ Quidditch Sahası ve Eşyaları Sorumlusu
Ravenclaw 1. Sınıf ~ Quidditch Sahası ve Eşyaları Sorumlusu
Anthony Tate Fidelio


Mesaj Sayısı : 99
Ruh Hali : Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Karizm10
Nereden : Roma

Seviye
RP Puanı:
Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Left_bar_bleue40/100Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Empty_bar_bleue  (40/100)

Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Empty
MesajKonu: Geri: Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'...   Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Icon_minitimePtsi Ağus. 10, 2009 8:34 am

'Gerçekten harika,öyle değilmi?' derken pek gerçekci olduğumu söyleyemezdim.İşin açıkcası babamın müsteşarlığı sebebiyle 5-6 kere Hogwarts a gelmiştim.Böyle söylenmemin nedeni kendimce sesimin en etkileyici tonunu düzebilmek ve nahoş bir şekilde onu etkileyebilmekti.Bunu söylerken gözlerine bakmaya çalışsamda,o derin ihtişamlı ela tonlarındaki büyünün içinde kaybolduğumu belli etmemek için hemen başımı çevirir olmuştum.Bana baktığını hisseder gibiydim.Arada sırada sesi vücumdumda yankı yapan kalbim yüzünden elim kalbime gidiyordu.Kompartımandan inmeden önce müsvette bir kağıda arkadaşına vermek için de ufak bir ileti yollamıştım'Lütfen güzel arkadaşının yanına otur ki varolan güzelliği görmek için kör olmaya hazır olan gözlerim yolunu şaşırmasın'.Hemen kızarıp bozarmış ve onun yanına yanaşıvermişti.Hafifçe başımı kaldırdım ve kitap okurmuş gibi eğik durmaya çalışan tedirgin ama kusursuz yüzüne baktım.Ay ışığı yüzüne vururken ufak tatlı bir tebessüm etmişti.Bu tebessüm güzelliğini daha da ortaya çıkarmaya yetmişti.Başını kaldırmamaya kararlı gibiydi.Kayık ise daha yeni yola çıkmıştı.Bense böyle hayasızca bekleyemezdim.Ufak bir dikkat çekici hareket yapmam gerekliydi.Masum görünen yüzümün ardındaki romantizm tutkusu ortaya çıkmalıydı.En sonunda kendimi tutamamıştım ağzımdan ufak bir cümle parçası çıkıvermişti:

''Masallara inanır mısın?''

Önce şaşkın bir ifade alan suratı cevap vermek için toparlanmıştı.Yüzünü bana doğru döndüğünde ise güzelliği iyiden iyiye kendini gösteriyordu.

''Şey...Tabi kide hayır.''

''Ya gerçekleşmesi olağan masallara''

''Efendim?''

''Güzelliğinin mutlu sona ulaşacak denli bir masal olduğunun hala farkında değil misin?''


Yanında ki kız ise söylemlerin karşısında iki elini yumruk haline getirip çenesine dayamıştı.Ona baktığımı anlayınca hemen toparlandı.

''Hey sen bakanlığın meşhur müsteşarı bay fidelio nun oğlu Anthony Fidelio değil misin?''

arkadaşının bu sorusu benim için huzur ile dolmaya hazır olan ortamı bir buz kütlesinde kalmış üşüyen insanın soğuk tenine olan rahatsız dokunuş kadar soğutmaya yetmişti.

''Bunu nerden biliyorsunuz?''

''Gazete de okumuştum safkan babanız muggle doğumluların tekrar kayıt komisyonuna alınması için başvuruda bulunmuş.Bu biz safkanları derinden etkileyen bir etmen''

''Evet ama ben babamın laflarının altında kalacak bir küstah değilim.Safkan olabilirim ama büyüyü bilen her insan zekasıyla bu yolu aşmış demektir.Böyle alenen laflar etmenize gerek yok.Büyü zeka ister zeka ise dilimizin ucundan bir mızrak gibi çıkan laflarda ve asayı tutan parmaklarımızda gizlidir..! '

Bu sözlerim onun çenesini kapatmaya yetmişti.Belki de arkadaşını kıskanmıştı kim bilir.Ama yolculuk boyunca bir daha konuşmayacağa benziyordu.Ay ışığındaki kusursuz melek ise cevabım karşısında etkilenmiş gözüküyordu.Kısa diyaloğumuzdan sonra onun söz hakkı almasına fırsat kalmamıştı.Kayıkla yolu yarılarken hiç beklemediğim şekilde söze girdi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clementine R. Alcore
Ravenclaw 1. Sınıf ~ Kütüphane Görevlisi
Ravenclaw 1. Sınıf ~ Kütüphane Görevlisi
Clementine R. Alcore


Mesaj Sayısı : 624
Ruh Hali : Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Idaree11

Seviye
RP Puanı:
Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Left_bar_bleue40/100Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Empty_bar_bleue  (40/100)

Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Empty
MesajKonu: Geri: Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'...   Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Icon_minitimePerş. Ağus. 13, 2009 5:38 am

Şato gökemliydi, üzerinde ilerlediğimiz karanlık ama gökyüzünde tüm benliğiyle parlayan ay nedeniyle aydınlanmış göl huzur ise verici... Ayın parlaklığını taçlandırabilmek adına etrafını süslemiş olan yıldızlar göz alıcı, sakince esen rüzgar tüm serinliğiyle sonbarın kokusunu taşıyor, içinde oturduğumuz kayıksa tüm bu kusursuz ambiyansı bozmamak adına hafifçe gölün yüzeyinden akıp giden dalgalara ayak uyduruyordu. Bense tüm bunların farkına varabilmekten aciz bir şekilde, karşımdaki çocuğa kaçamak bakışlar atıyordum. Huşu içerisinde yola devam ederken ben, "Bu an hiç bitmese... "diye geçirdim aklımdan...Henüz tanışmamış olsak da karşımda oturuyor olması bile yeterliydi benim için... Ben böyle düşünürken hiç beklemediğim bir taraftan, beklenmedik bir cümle geldi. Hızla kafamı çevirdim, hayır bu bir hayal değildi. Karşımda oturan çocuk bana bakıyordu ve sarfettiği cümle bana yöneltilmişti.

''Masallara inanır mısın?''


Bir an ne dediğini anlayamamıştım. Nasıl bir girişti bu böyle... Karşımda tüm çekiciliğiyle oturan çocuk daha ilk cümlesinden ilgimi yitircek gibiydi. Sanki öylece oturup hiçbir şey yapmamak, benim içinde bulunduğum huzurlu ruh halinin aksine onda sabrısızlık yaratmıştı. Benim gibi ruh hali değişken bir insan için zamanlama çok önemliydi ancak karşımda duran ve beklemeye dayanamayan tatlı çocuk için önemsiz gibiydi. Elimde olmadan yüzüme yerleşen hayal kırıklığı ve saşkınlık içeren ifademden kurtulmak için çabalayan ben, karşımdakinin yaptığı gibi aklına ilk geleni dudaklarımın arasından salıvermiştim.

''Şey...Tabiki de hayır.''

Aklıma söyleyecek başka bir şey gelmemişti. Ama doğruyu söylemiştim en azından...Bu sohbetin nereye varıcağını merak ediyordum. İlginç bir başlangıç yapmıştık, heralde sonu da ilginç olurdu. Ben kendi düşüncelerimle meşgulken, tam emin olamamakla beraber, bir başka sorunun bana yöneltildiğini sandım. Alışkanlık olarak bir "Efendim?" çıktı ağzımdan bu sefer. Gelen cevap umduğum gibi oldukça ilginçti.

''Güzelliğinin mutlu sona ulaşacak denli bir masal olduğunun hala farkında değil misin?''


Ah, gerçekten çok tatlıydı bu çocuk fakat romantizm pek benim tarzım değildi. Bu sözcükler bir başkasının acayip mutlu olmasını sağlardı, emindim. Ancak gel gör ki bende karşımdakine duyduğum ilgiyi azaltma gibi bir etki yaratıyordu. "Ah, Rose. Gerçekten normal biri değilsin... Ne zaman kendine çekidüzen verip, yaptığın bu çocukluktan kutulucaksın?" dedim kendi kendime... Benden cevap gelmeyince çocuğun bakışları Jo'ya kaymıştı. O benim farkedemediğim bir şeylerin farkındaymış gibi dizlerine koyduğu dirseklerinin, çenesine dayadığı yumruklarına verdiği destekle birlikte, yüzünde bir gülücükle etrafını seyrediyordu. Ta ki ona yönelen bakışların farkına varana kadar. Az önce benimle konuşan çocuğun şimdi ona baktığını gördüğünde, alışılmışın dışında bir şekilde kendini konuşmaya zorunlu hissetmiş gibi, bir soru cümlesi çıkmıştı ağzından.

''Hey sen bakanlığın meşhur müsteşarı bay fidelio nun oğlu Anthony Fidelio değil misin?''


Ağzından çıktığı an kendide rahatsız olmuştu sorusundan, en azından ben öyle düşündüğünü sanmıştım. Fakat böyle bir şeyi neden yaptığının açıklaması hala adını bilmediğim çocuğun soru karşısında duyduğu rahatsızlıktan kararan yüzüyle birlikte, Jo'nun bunu nerden bildiğini sormasıyla ortaya çıkmıştı.

''Gazete de okumuştum safkan babanız muggle doğumluların tekrar kayıt komisyonuna alınması için başvuruda bulunmuş. Bu biz safkanları derinden etkileyen bir etmen.''


Bu en başta sorduğu sorunun beklenmeyenliğinin aksine, oldukça beklenilen bir cevaptı Jo'dan gelen. Benim gibi onun da muggle doğumlulardan hoşlanmıyor olduğunu bilmiyordum. Fakat az önce duyduğum cümle kesinlikle benimle aynı düşünceye sahip olduğunun kanıtı niteliğindeydi. Ailem bu konuda oldukça katıydı, bu nedenle benim için vücudumda dolaşan safkan benim için onur kaynağıydı. Çünkü bana bu öğretilmişti. Merakla çocuğun cevabını bekliyordum. Ne uzun ne kısa, oldukça göz alıcı bir rengi olan saçının alnına düşmüş kısmını düzelttikten sonra bu konu hakkındaki kendi düşüncelerini belirtti.

''Evet ama ben babamın laflarının altında kalacak bir küstah değilim. Safkan olabilirim ama büyüyü bilen her insan zekasıyla bu yolu aşmış demektir. Böyle alenen laflar etmenize gerek yok. Büyü zeka ister zeka ise dilimizin ucundan bir mızrak gibi çıkan laflarda ve asayı tutan parmaklarımızda gizlidir..! "


Bu süslü cümlelerle dolu konuşmasından sonra, söyleminin beni etkilemesini bekliyormuşcasına bakışlarını üzerime çevirdi. Etkilenmekten çok şaşırmıştım. Zekayı savunan bir yapısı vardı, evet bu oldukça çekiciydi. Ancak anladığım kadarıyla kanın değeri onun için önemli bir etken değildi. Bu da ileride aramızda büyük sorunlara yol açabilecekmiş gibi gözüküyordu.

"Demek düşüdüklerini özgürce savunmak senin tarzın değil öyle mi? Ben de Jo ile aynı fikirdeyim ve bunu tereddütsüz söyleyebilirm..." dedim ciddi bi yüz ifadesiyle birlikte. Az önce benim şaşırdığım gibi, o da benden böyle bir cümle beklemiyordu ki şaşkınlık yerleşmişti yüz ifadesine. Durum böyle olunca, en sevimli tavrımı takınıp konuyu değiştirdim. Aslında az önce yanıtını aldığım bir soru sorucaktım, ama sonuçta resmi olarak tanışmamıştık.

"Ah, hala tanışmadık değil mi? Ben Clementine Rose.." dedim yüzümde meleksi bir gülücükle...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Anthony Tate Fidelio
Ravenclaw 1. Sınıf ~ Quidditch Sahası ve Eşyaları Sorumlusu
Ravenclaw 1. Sınıf ~ Quidditch Sahası ve Eşyaları Sorumlusu
Anthony Tate Fidelio


Mesaj Sayısı : 99
Ruh Hali : Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Karizm10
Nereden : Roma

Seviye
RP Puanı:
Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Left_bar_bleue40/100Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Empty_bar_bleue  (40/100)

Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Empty
MesajKonu: Geri: Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'...   Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'... Icon_minitimePerş. Ağus. 13, 2009 12:37 pm

Ciğerimde derin bir saplantı hissetmiştim.Hızlıca atan kalbimin ritmi durmaya yönelmiş gibiyd.Güzel gözleri 'ben eski safkanlardım' dercesine gibi bakmıştı,ritmik 2 saniye boyunca.Bu beni derin bir kaosa sürükledi lakin hız kesmeden dudaklarının arasından gelen sözcükler beni metanetlendirmeye yetmişti:

"Ah, hala tanışmadık değil mi? Ben Clementine Rose.."


Clementine Rose...Bakışları kadar aşikar sözleri kadar hırçın bir ismi vardı.Ufak bir yutkunuştan sonra cevabımı verdim:


'Bende Fidelio.Anhtony Tate Fidelio.Duyduğunuz gibi babam müsteşardır.Ve karanlık taraf destekçisidir.Lakin benim amacım asamla karanlığı aydınlatacak denli ışıklar saçmaktır.Yalnız bayan Clementine bakışlarınız yüzünden asamı başka güzelliklere mahmuzlayabilirim.'

Gözlerim gözlerine kenetlenmişti.Başını ay ışığı kadar şehvetli hogwarts a çevirmek istesede gözlerime karşı ayıracağı bir dakika onun için daha rahatlatıcı olabilir gibi gözüküyordu.Aynı durum benim içinde geçerliydi.Arkadaşı ise umursuz bi tavırla hogwarts a bakıyordu.O ise bir melek edasıyla söze karıştı:

'Anthony...Mahmuzladığın asa bir gün kendine isabet edebilir bundan korkmuyormusun ? '

'Tek korkum elimdeki güzelliği kaybetmekdir!Gelen isabetler sadece beynimde yer edinecektir.Ama bu ihtişam kalbimin loş ışığını aydınlatacak kadar umut verici Rose...'

Söylemlerimin onu sadece etkilemek için olmadığının farkına varmış gibiydi.İçten içe ondan vazgeçemeyeceğime inanır olmuştum.Gözleri ay ışığına yöneldiğinde yüzündeki derin azamet iyiden iyiye ortaya çıkmıştı.Dalgınlığım öylesine artmıştı ki 2. seslenmede farkına varmıştım:

'1. sınıflar kayıklardan inme vakti geldi acele edin'

Dalgınlıktan çıkmamla birlikte hayal kırıklığına uğramıştım.Bu ihtişamlı an son bulacak gibiydi.Kayıktan ikimizde ağır hareketlerle yola iniyorduk.Kayıktan inerken son kez ve ilk defa yanıma bu kadar yaklaşmıştı.Aceleci bi tavırla koşmayı denedi.Kendimden habersiz bir şekilde kolunu sıkıca yapıştım.Güzel yüzü ufakta olsa bir acıyla bürünmüştü.Kulağına kısa bir cümle fısıldadım:

'Ay ışığının ihtişamı şahidim olsun ki seni seviyorum Clementine...'

Dedikten sonra gözlerinin içinde usulca kaybolmuş gibi bi hal aldım.Bende seni seviyorum dercesine bakıyordu .Etrafı sevinç çığlıklarımla donatacakken yine o meleğimsi gülücüğün ardından sus artık bitti tamamdır dermiş gibi işaret parmağıyla susmamı işaret etti.

Sıkıca kavradığım kolunu sonra yavaş yavaş gevşetmiştim.Clementine koşar adımlarla Hogwartsın ihtişamına doğru ilerlerken bense bugünkü şansımın hatrına ikimizinde aynı binada olmasını diliyordum..Aykırı aşkın ilk kıvılcımları atılmıştı bile...

Anthony Tate Fidelio & Clementine Rose Alcore

HogWartS bU aŞkA şAhitLik EtmELi...

-----------------------------------------------------

Rp Sonlanmıştır Konuyu Kilitleyebilirsiniz.Başta Rp Partnerim Deniz Olmak Üzere Hepinize Teşekkür ederim .. =)


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ay Işığının Altındaki Tek Hece ' Aşk'...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Evapsie :: Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu :: Giriş Katı :: ♣ Giriş Salonu-
Buraya geçin: