Kadro

Hepsi alıma açıktır!

İstenen Mevki:Seherbaz Karargahı Başkanı

--------------------------------------------------------

BÖLÜM 1:


'Alohamora..!'


Birbiri ardına stabilize edilmiş günlerden biri daha başlayacaktı işte.Tek oğlum olan Anthony nin hogwarts da büyü yapabildiğini hissetmek ise gurur vericiydi.Bu düşüncelerin içinde yorgun ellerim asasına büromun kapılarını açmak için 'alohamora' emrini vermişti.Bu yıl içerisinde oğlumla olan tüm yazımı onla sohbet ve daktilomun başında sihirsel eksik veya fazlaları,yanlışları,öğrenciler için ağır olacak sihirsel etmenleri ve bir çok şeyi tartarak geçirmiştim.Bu gün ise sihirsel işleyiş denetimi için bir toplantı düzenleyecektim.

Herşeyden önce rahatlamak için odamın dip köşesinden birinde yayılmış olan cini uyandırmaya yeltenecektim.Her ne kadar işini kendi gören bir insan olmayı yeğlesemde içimdeki asil ve karanlık kan cini uyandırmak için sabırsızlanıyordu.Her harfte ses tonum artıyordu:

'Hey Dumby ayaklan ayaklan!Yine ortam basık ve iç bunaltıcı ,önce toz almak için davran sonrada başımın ağrısı durduracak denli bir kahve hazırla'

Solgun suratlı dumby efendisinin isteklerini harfiyen yerine getirmek adına taze uykusundan gözlerini ovalayarak uyanmış ve kekeler ağız tonuyla konuşmaya girmişti:

'Eee... mmm.reder emredersiniz eee.. fendim'

Cinin bu hali içimi ufak olarak acıtsada tekrar emir telkininde bulundum.

'Haydi dumby yapacak çok işimiz var acele et..!'

Dumby elinden geldiğince hızlı hareket ederken bense gözümü kapamış içerideki olağan sessizliği dinliyordum.Uyku ile uyanıklık arası geçen 10 dkkada Dumby nin sesiyle birlikte irkilmiştim:

'Yü.. ce.. effee.ndim ka..kahveniz..!'

Onu bu kadar korkutmamama rağmen neden kekemelediğini anlamış değildim.Teşekkür manasında başımı salladıktan sonra elimle rahatına bakabilirsin işareti yollamıştım.Oda sonsuzluğun önünde eğilmiş hissiyatı vererek iki parmağının 'şık' sesiyle birlikte ortadan kaybolmuştu.

Kahvemi içtikten sonra küçük not defterimin üstüne Sihirsel Denetlemeler toplantısının saat kaçta olduğunu görmek için bir'Lumos Maxima' yollamıştım.Kısa bir süre ortaya gelen ışığın ardından başka şahsiyetlere göre yorgun gözüken gözlerim rahatlıkla 12:30 yazısını okuyabilmişti.


----------------------------------------------------
BÖLÜM 2:

'Okullar büyük bir düzen içerisinde dersliklerini açmış ve öğrencilerin yeni sihirsel yaptırımlardan gayet zevk aldığı gözlemlenmiştir Sayın Fidelio..!'


Büyü Yasaları Uygulama Dairesi Başkanı Bay Lorenzonun sesi gençliğinin verdiği çalışma iştahıyla toplantı salonunda yankılanmıştı.Okulların Sihirsel Denetimiyle ilgili tüm yorumları değerlendirdikten sonra bütün yaz daktilosunun başında geçirdiği sihirsel düzenlemelerin boşa gitmediğini anlayarak yüzümde bir tebessüm uyanmıştı.Ciddiyetimi bozmadan toplantıya özel davetli olan St Mungo baş şifacısına sorumu yönelttim:

'Madem dersliklerde herşey rahat işlev görüyor o zaman SyB vaka sayısına öğrenelim öyle değilmi Bayan Dickenson'

Tüm endam ve ihtişamıyla ayaklanan Bayan Dickenson büyük bir ciddiyetle gözlerimin içine bakarak yanıt vermişti:

'Efendim ne hoş bir durumdur ki I. Sınıflardan bile ders işlenişi düzeninin güveni sayesinde rahatsızlık duyumu almadık'

İyice mutlu olmuştum.I. sınıflardaki oğlum Anthony inatçı ve özgüveni tam bir çocuktu.İlk sybsinde başına bir şey gelecek diye ödüm patlıyordu.Biraz da bu yüzden bu kadar irdelemiştim.Son olarak kurulun en değerli üyelerinden olan Esrar Dairesi Başkanı Bay Léwi's e döndüm.Ciddiyet dolu temiz yüzü onun ne kadar aydınlık bir geleceğinin olduğunu gösteriyordu:

'Esrar Dairesi nesnelerinin denetimi ne durumda acaba..?'

'Kontroller her gün yapıldığı için elimizden kayıp giden üzücü bir sonuç yok Sayın Fidelio.Bu işbirliği devam ettikçe yüzümüz yere gelmeyecektir.'

Zaferim gitgide büyüyordu.Mesleğimin meyvelerini topladığım bu yıllar benim için çok önemliydi.Berrak ve kendimden emin ses tonumla söze girdim:

'Uzun yıllar sihir dünyasının büyük bir refah altında yaşayacağı ortadadır arkadaşlar.Bakanımız Colean ın işbirliği altında emeklerimizi sürdürüp genç büyücüler adına daha sağlam bir gelecek inşa etmeye devam edeceğiz.Hepinize teşekkür ederim toplantı sona ermiştir..!'

Salon gitgide boşalırken yalnızlık vaktinin geldiği uyarısı beynimde yankılanıyordu.Oğlumun evimdeki artık olmayan neşeli ses tonu iyice eksik bırakmıştı hayattan beni belkide.O sırada Dumby salonun giriş kapısından gözüktü.Onu görünce yalnızlık demimin bi parçada olsun köreldiğini düşünerek içten bir tebessüm yollamıştım.Dumby ise 'vay canına' ifadesiyle gözlerini kocaman açmış ve elverdiğince gülmüştü.Sonra kendince yaptığı bu durumdan utanarak tek bir 'şık' la ortadan kaybolmuştu.Gelecek günün beynimde istişaresini yapmak için odama yöneldim.Monoton hayatım çıkışsız bir labirenti anımsatsada kendimce hoşuma gider olmuştu.Evet sıkılmakta bir zorluktu ve zorluklar bir nimetti insanlar için.Bu düşünceler içinde beynimde bir melodi tutturarak çalışan bakanlık görevlilerinin ses karmaşası içinde ikinci kez odamın kapısına

'Alohamora!' dedim. Ve son olarak içimden şöyle tekrarlayıvermiştim:

SINIR TANIMAYAN BİR ZEKA EN BÜYÜK HEDİYEDİR İNSANA...

rüteniz verilior.

öğrencilerde yoldaşlıktartübe alabilirmi???

Hayır malesef yoldaşlığa üye olamıolar...

kabul edildin rütben veriliyor...

Zümrüdüanka Yoldaşlığı Başkan Yardımcısı
Profesör alımlarında Rp'im vardır. (Birde rütbe rengim değişmese acaba. ^^ Çok sevdimde bu rengi. Profesör renginde kalsa. Zaten Profesör'üm. ^^)

Kabul edildiniz. Rütbeniz ekleniyor.

İstediğiniz mevkii:Önemli değil.
RPG:Karanlık yolda tek başına olduğunu düşünerek pek de emin sayılmayacak adımlarla ilerliyordu Ted.Yolun sağ tarafında renkli renkli güller,menekşeler vardı.Ama sol tarafındaysa sağ tarafın tam aksine bakımsız ağaçlar, kuru dallar, çok büyük bir yarısı filizlenmiş diğer yarısıysa kuru meşeler vardı.Sürekli bir şeylerin kıpırdadığını düşünerek sol tarafa bakıp duruyordu.Sağ taraf nedense ona çok güvenli ve cazip geliyordu ama tam aksine sol taraf da bir o kadar tekin olmayan kötü bir yer olarak düşünüyordu.Tehlikeye atlamayı çok sever fakat yalnız kaldığındaysa çok korkak birisi olurdu.Birden arkasından birisi ona seslendi "Hey dostum!".Birden irkildi ve nefesini çekti.Aniden elinde asasıyla arkasına döndü."Efendim.?" dedi.İçindeki hisler birden ayaklanmıştı sanki bütün sinirleri boşalmış gibiydi, titremeye başladı.Elinden asası düşer gibi oldu.Sıkı sıkı tuttu sağ elini.Fakat arkasında kims yoktu.Birden daha çok korkmaya başladı.Ağlayacak gibi oldu bağırmamak için kendini zor tutuyordu.Tekrar aynı ses duyuldu:"Hey burdayım görmüyor musun?Sağına baksana."Ted sağına dönünce yere yığılacaktı.O kadar korkmuştuki cüppesinin sol göğüs tarafı inip inip kalkıyordu.Ted asasını doğrultarak:"Sen de kimsin?" dedi."Lumos" diye fısıldadı.Asasını adamın suratına doğru götürdüğünde en yakın dostu olduğunu gördü.Omzuna yumruk atarak:"Seni pislik az kalsın ölüyordum.Sen aklını mı kaçırdın?Beni mi takip ediyorsun yoksa?Ted ne olduğunu anlamadan beraber yolda yürümeye başladılar.Dostu konuşmaya başladı:"Son günlerde ölüm yiyenler müthiş bir şekilde yandaş topluyor.Ama ZAY çok zayıf derecede.ZAY'nın acilen üye toplaması lazım.Ted anlıyordu.Kendisini ZAY'na davet etmek istiyordu."Yani benim de ZAY'na üye olmamı mı istiyorsun?""Aynen öyle.Ee?Cevabın nedir?"Ted düşünüyordu.Katılmayı çok istiyordu fakat ölebilirdi.Ölüm yiyen olmak onun için hiç hoş değildi.Ama dosunun söylediği gibi ölüm yiyenler müthiş şekilde yandaş topluyordu.Tarafsız olsa bile eninde sonunda ölüm yiyenler onu aralarına almak için ısrar edeceklerdi.O da istemeyince eninde sonunda ölecekti.Boş yere ölmektense bir maç uğruna, bir yola baş koyduğu için ölmek isterdi her zaman."Kabul.Tamam katılacağım." dedi.

rütbeniz veriliyor...

İstenen Mevki: ZAY üyesi
RPG:

Henüz yeni ışıldıyordu güneş. Taze bahar havası insana mutluluk veriyordu. Çiçekler, kuşlar ve diğer tüm canlılar bir bahar şarkısı tutturmuştu. Fleur gülümseyerek camdan dışarı baktı. 'Harika bir gün daha!' diye düşündü. Üzerine beyaz uzun bir kıyafet giydi. Beyazı severdi. Beyaz onun için saflıktı. Bu gün neler yapacağını gözden geçirdi. Dükkanı açmadan önce baktığı güzel Fransa'nın böyle kalabilmesi için ZAY'a katılmak istiyordu. Asasını çıkardı ve kendisini karargâhın önüne cisimledi. Güvenlik için içeri cisimlenmediğini duymuştu. Önemli değildi de zaten. Tek sorun karargâhın İngiltere'de olmasıydı. Gerçi İngilizcesi vardı idare edecek kadar. Kapıyı çaldı "Kim o?" sesi duyuldu içeriden. "Beğn Fleur Williems. Habe-iğniz olacakti." dedi konuşmasının ne kadar komik olduğunu düşünerek. En kısa zamanda aksanı halletmeliydi. Kapıda kızıl saçlı bir bayan onu gülümseyerek karşıladı "Buyrun lütfen." dedi. "Teşekkü-ğler." diyerek içeri girdi. İçerisi umduğundan farklıydı biraz. Daha açık renkler bekliyordu. Resmiyetten olmalıydı. "Bir şey içermisiniz Miss. Williems?" dedi yine kızıl saçlı kadın sevecenlikle. "Olabiliğr tabiğ." dedi Fleur da gülümseyerek. Kahvesini alırken teşekkür etti ve uzun boylu adamın konuya girmesiyle rahatlayarak konuşmaya katıldı. "Eveğt. Yoldaşlığa giğrmek istiyo-uğm." elinden geldiğince düzgün konuşmaya çalışarak. "Amacınız nedir?" dedi adam kanıt istercesine. "Fransa'nığn hep böğ-le kalmasını istiyo-uğm. Canlığ!" dedi kız yarı mutlu yarı üzgün. Bir an alınmayacağını düşündü. Pes mi ederdi? Tabi ki hayır! En sonunda uzun boylu olan konuştu "Deneyebiliriz." Fleur başıyla onayladı ve o akşam yemeğe kalması için ısrar eden kızıl saçlı kadına yardım etmek için mutfağa indi.

İstediğiniz mevkii:fark etmez ama aralarında en psikopat ve casus ama sonra voldemortu satıp iyilere katıldı
RPG:bartemius o gün voldemortun karargahındaydı voldemort ondan bişey istedi casusluk yapmasını z.a.y katılıp bilgileri bana getir dedi bartemius tabiki efendim dedi kimse onun ölüm yiyen olduğunu bilmiyordu ve gidip diagon yoluna doğru yol aldı yedek bir asaya ihtiyacı vardı tabiki asayı ollivandersten alabilirdi ve öyle yaptı gidip asasını aldı ve çıktı orda Audrey E. Moreau yu gördü peşinden gidip z.a.y ın karargahının yerini öğrendi ve birgün Audrey E. Moreau onun peşinden geldiğini anladı bartemius gidip merhaba dedi beni z.a.y a alabilirimisiniz dedi Audrey E. Moreau ise güçlerini bilmem lazım diyip onu bir teste soktu testlerde büyülerde başarılı bulup onu z.a.y karargahına götürdü orda dumbi yi görüp merhaba efendim dedi dumbldore de ona merhaba dedi bartemius sizin gibi zay a katılmak istiyorum dedi dumbledore ise Audrey E. Moreau dediğine göre baya bir güçlümüşsün bartemius kafasını salladı ozaman dumbledore z.a.y ı her zaman koruyacağına yemin eder misin dedi bartemius etti dumbledore:asla ölüm yiyenlere katılmayacağıma yemin et dedi ben etmedim neden diye sordu beni casus yaptılar ölüm yiyenlerden kurtulmak istiyorum lütfen bana yardım edin dedi dumbledore kabul etti ve tekrar sordu asla ölüm yiyenlere katılmaycaksın yemin et dedi bartemius yemin etti dumledore ona güzel bir görev verdi voldemorttan bilgileri alıp bize vermesini yani casusluk yapmasını söyledi bartemius kabul etti ve dumbledore bartemiusa bunu düşüneceğiz bir toplantı yapıp değerlendireceğiz dediklerini sen üst kattaki yatak haneye git dedi bartemiusda gitti dumbinin tarif ettiği kapı kilitliydi bartemius kapıya alahomora dedi kapı yavaş yavaş açılıyordu asasını indirmedi ve bir çığlık duydu oda ev cininden çıkmıştı bartemius biraz uyudu ve aşağıya indi dumbledore ona kararı açıklıyacaktı ve bartemiusa söyle dedi z.a.y tamamen toplanıp senin alınıp alınmıyacağını konuştuk ve dumbledore z.a.y alınnnnnnnnn dedi