"Off.." dedim etrafıma bakınarak.
Londra sokaklarındaydım işte. Hava çok sıcaktı. 15 dakikadır yolun ortasına durmuş birini bekliyordum. Sinirli bir şekilde arkamı dönerek ilerlemeye başladım. Bütün gün orda durmak gibi bir niyetim yoktu. Hızlı hızlı ilerlerken nereye gittiğimi bile bilmiyordum. En azından biraz Londra'da dolaşabilirdim. Üstüme baktım. İğrenç. Bulduğum en yakın mağazaya daldım. Sanki ne alacağımı biliyormuş gibi sabit bir şekilde ilerledim. Gördüğüm ilk elbiseyi çekerek aynanın karşısına geçtim. "Bu daha iyi" dedim kendi kendime mırıldanarak. Mor bir elbise seçmiştim. Dizime kadar uzanıyordu ve biraz fazla şıktı. Kendine özgü bir kaç küçük taşla süslenmişti, daha açık bir mor tonuyla da beline bir kemer konulmuştu. Beş saniye içinde elbiseyi ve ona uygun bir çift ayakkabıyı satın aldım. Mağaza da giyerek tekrar Londra sokaklarına çıktım.
En azından nereye gideceğim aklıma gelmişti. Çatlak Kazan. Belki birkaç tanıdık ile karşılaşırım diye düşünüyordum. Yeni ayakkabılarımla kalabalık caddede ilerlemeye devam ettim. Mugglelar hayatlarının tek amacı yürümekmiş gibi etrafta dolaşıyordu. Oysa cisimlenmek varken yürümek saçmaydı.
Sokağı dönünce küçük Çatlak Kazan'ı gördüğüme sevinmiştim. En azından Diagon Yolu'nda biraz dolaşabilirdim sanırım. Muggleların farkına bile varmadığı Çatlak Kazan'ın kapısını açıp içeri girdim.
C.tesi Ara. 19, 2009 12:17 pm